Български > История
21години от клането в Сребреница!- 11.7.1995г.
bozman:
Iztrito ot moderator!
Subeyi Kurt:
--- Quote from: bozman on October 24, 2012, 18:40 --- БГ е заставена да подпише сумати международни договори започвайки с Лозанския Международен Договор 1923.
--- България няма нищо общо с Лозанския договор - тя е само наблюдател. Само невеж анадолец може да пише подобни простотии.
Иначе много добре знаем и толерантността на някои българи.
--- Кои сте вие, Анадолската осведомителна агенция ли ?
--- End quote ---
С Ганйовски тарикатлъци не можете да се отървете от Лозанския договор, защстото има пък друг договор между БГ и ТР (1925-Анкара) където специално е подчертано че правата на малцинствата в БГ и ТР се подсигуряват така както е залегнало в самия Лозански Договор (1923)
Така че без да го извърташ трябва да си признаеш че БГ е задължена да спазва правилата на Мюсулманското малцинство ( Точно така го пише в договора)
Ами Европейските конвенции свързани с малцинствата и правата на човека. Май че трябва първо да си човек и после да говориш за правата на другите.
Вместо да ми правиш дървена философия вземи та се позамисли защо сте на това дередже и не ми се фръцкай че някои гурбетчии немили недраги в Испания са печелили добре. Защо не преподават на българските си деца а ? През Османско дори никой не е ходил в странство за да се препитава. Я се съвземи малко че е срамота да се оправдаваш. Кой ви докара на това дередже?
------------------------------------------------------
2. 1925 Türkiye-Bulgaristan Dostluk Antlaşması’nda Azınlıklar Konusu
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından, Ankara yönetimi pek çok devletle yaptığı antlaşmaların benzerini Bulgaristan’la da tesis etmiştir. Türk-Bulgar Dostluk Antlaşması, iki devlet arasında ‘bozulmaz bir dostluk’ ve devletler hukuku ilkelerine uygun olacak biçimde diplomatik ilişkilerin kurulacağını; iki ülke arasında bir ticaret, bir oturma ve bir de hakemlik antlaşması yapılacağını öngörmektedir. Oturma Sözleşmesi Ankara Dostluk Antlaşması’nın imzalandığı gün tesis edilmiştir.
18 Ekim 1925 tarihinde Ankara’da imzalanan Türk-Bulgar Dostluk Antlaşması ve antlaşmanın ayrılmaz bir parçası olan ekli Protokol, Bulgaristan’daki Türk azınlığa yönelik bir takım düzenlemeler içermektedir. Antlaşmaya bağlı olan ekli Protokol’ün A paragrafı aynen şöyledir:
“İki Hükümet, azınlıkların korunmasına ilişkin olarak, Neuilly Antlaşması’nda yazılı hükümlerin tümünden Bulgaristan’da oturan Müslüman azınlıklarını ve Lozan Antlaşması’nın tümünden Türkiye’de oturan Bulgar azınlıklarını yararlandırmayı karşılıklı olarak yükümlenirler. Neuilly ve Lozan Antlaşmalarından herhangi birini imzalayan Devletlerin azınlıklar konusunda sahip oldukları tüm hakları Bulgaristan Türkiye’ye, Türkiye de Bulgaristan’a karşılıklı olarak tanır.”
Söz konusu maddeden de anlaşıldığı üzere, 1925 Ankara Dostluk Antlaşması’yla Bulgaristan, ülkesinde yaşayan Türklere yönelik bir takım yükümlülükler altına girmiştir. Bu kapsamda, Bulgaristan’daki Türk azınlık Neuilly Antlaşması’nın azınlık hükümlerinden faydalanırken; Türkiye’deki Bulgar azınlık da Lozan Antlaşması’nın azınlıklarla ilgili maddelerinden istifade edecekti. Dolayısıyla, Neuilly, Lozan ve 1925 Ankara Dostluk Antlaşmaları arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır.
http://balturk.org.tr/lozan-antlasmasinin-bulgaristan-turkleri-icin-gecerligi/
Nedim Mehmedoski:
In 2004, in a unanimous ruling on the case of Prosecutor v. Krstić, the Appeals Chamber of the International Criminal Tribunal for the former Yugoslavia (ICTY), located in The Hague, ruled that the massacre of the enclave's male inhabitants constituted genocide, a crime under international law. The forcible transfer of between 25,000 to 30,000 Bosniak women, children and elderly which accompanied the massacre was found to be confirming evidence of the genocidal intent of members of the VRS Main Staff who orchestrated the massacre.
Theodor Meron, the presiding judge of the Appeals Chamber, stated:
By seeking to eliminate a part of the Bosnian Muslims, the Bosnian Serb forces committed genocide. They targeted for extinction the 40,000 Bosnian Muslims living in Srebrenica, a group which was emblematic of the Bosnian Muslims in general. They stripped all the male Muslim prisoners, military and civilian, elderly and young, of their personal belongings and identification, and deliberately and methodically killed them solely on the basis of their identity.
In February 2007 the International Court of Justice (ICJ) concurred with the ICTY judgement, stating:
The Court concludes that the acts committed at Srebrenica falling within Article II (a) and (b) of the Convention were committed with the specific intent to destroy in part the group of the Muslims of Bosnia and Herzegovina as such; and accordingly that these were acts of genocide, committed by members of the VRS in and around Srebrenica from about 13 July 1995.
ibrahim65:
--- Quote from: bozman on October 24, 2012, 20:21 ------ Както дойде - един път на тепсийка, друг път дране до кокал, но пък издъхване няма - кораво е племето и на глад и на бой носи, като пощурее пък, знаеш какво става . . .
--- End quote ---
Тук си прав, от хиляда и триста години история хиляда и двеста в робство.
Ще ти е кораво племето разбира се, а пък няма смисъл да полудяваш защото си достатъчно луд.
ibrahim65:
Специялно за bozman-а.
http://nestinar.blog.bg/history/2012/01/26/bylgarski-dobrovolci-uchastnici-v-paravoenni-formirovaniia-v.890336
Дано и на теб Аллах като на този ,,герой,, ти покаже правият път.
Hamza Raznjatovic - Macbeth - Moj povratak Islamu
Navigation
[0] Message Index
[#] Next page
[*] Previous page
Go to full version