Soykırım çok ciddi sonuçları olabilecek bir iddiadır. Savaşlar esnasında savaş hukukuna ve temel insani değerlere aykırı bir çok olay olur. Savaş p...olojisinde zaman zaman bazı insanlar zıvanadan çıkmaktadır. Bunlar doğru ama kimim kime bu uygulamaları yaptığında iş karışıyor. Türkler derler ki Bulgarlar, Yunanlılar, Ruslar bu yüzyılın başındaki savaşlar zinciri içinde soykırım yaptılar. Belgeler, kayıtlar, fotoğraflar.... Doğru mu ? doğru... Diğer yandan Bulgarlar aynı biçimde kendine göre belge ve kanıtlar yayınlarlar.. Türkler, Pomaklar bize soykırım uyguladılar diye..
Biz de deriz ki evet o tür olaylar oldu. Mesela Batak katliamında Bulgarlar Pomakların Batak köyünde 5000 bulgarı kestiklerini belirtirler. Peki o köyde o kadar bulgar var mıydı. Araştırmalar köyün nüfusunun 1000 civarında olduğunu ortaya koyuyor. Demekki bulgarlar olayı olduğundan büyük göstermişler ve bütün Avrupayı ve Rusyayı ayağa kaldırıp koskoca Osmanlı devletinin sarsılmasına ve çöküşüne yol açmışlar.
Şimdi konu sadece 1000 yada 5000 rakamından hangisinin doğru olduğunu kanıtlamakta mıdır? Konu istatistiksel bir hata mıdır. Yoksa isterse bir tek kişi dahi savaş hukukuna aykırı biçimde öldürülmüşse, hele sivilller ibadethanede öldürülmüşse bu camideki müslüman için de aynıdır, kilisedeki sivil hristiyanlar için de aynıdır.
Onun da canı candır, bizimki de candır. Ama ulusalcılık herşeyi kendi çıkarları açısından bakınca, sadece kendine yapılanı görür. Kendinden olanların başkalarına yaptığını unutturmaya çalışır.
Bunları niye yazdık. Herkes yaptığında haklıdır gibi bir sonuç çıkarmak için değil.. Savaşların zaten kendisi bir cinayetler zinciridir. Kendini savunmanın dışında savaşlar çok az bir zümrenin çıkarları için halkın cephelere sürülüp telef edilmesidir. Kusura bakmayın ama tarih tümüyle savaşlarla doludur ve hepsinin de kendine göre bir reel politik çıkar yanı vardır.
Aslında biz başımıza gelen felaketleri sonuç veren savaşların iç yüzündeki bu temel niteliği anlamak için irdelemeliyiz. Onun için ben her zaman savaştığımız ülkelerle kaç yıl barış içinde kaç yıl savaş halinde yaşadığımızın kıyaslamasını yapmamız gerektiğini yazmıştım. Yani madem çevremiz düşmanlarla doludur işte bu anlayışın bizi nereye kadar gö.türeceğini de sorgulamamız lazımdır. Kim savaş istiyor, kim barış istiyor. Savaşın bizim toplumuza kazandıracağı yada kaybettireceği şeyler nedir.
İşte biz onun için Osmanlı yüzyılları içinde barış içinde çeşitli unsurların nasıl yaşadığını esas alıyoruz. Camilerin kiliselerin havraların yanyana yaşamasındaki sırra inanıyoruz. Bunun için bu Pax Ottomanayı gerçekleştirmiş olan Türk Milletini ve Türk Milletini oluşturan ögeleri önemsiyoruz.
Bu öğeler içinde Türkiye Balkan Müslümanlarının tümünü kucaklayacak bir vizyona sahip olmalıdır. Yoksa bu dar kapsamlı soy ve kan esasına dayalı ulusçuluk nedeniyle diğer unsurlar Türk Milletine kardeşliğini hissedemeyecek.. Bunu da yalnız başına soydaş kavramı karşılayamıyor..