Author Topic: Aren tanımının tarihsel serüveni  (Read 59693 times)

0 Members and 1 Guest are viewing this topic.

Offline recep memis

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 94
Re: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #15 on: April 24, 2010, 00:21 »


Bu arada bir noktaya da vurgu yapmak istiyorum sözü gelmişken. "Aren" ve "Ahriyan" sözcüklerinin aynı kesim için kullanılmış olmaları aynı anlama geldiklerini göstermez.  "Aren"  topluluğun kendisine verdiği ya da çok eski tarihsel süreçlerde benimsediği isimdir. "Ahriyan" ise; tıpkı (yardımcı /işbirlikçi içeriğiyle) "Pomak" adlandırmasında olduğu gibi başkaları tarafından ve onların "öteki" olduklarını ifade etmek üzere kullanılmıştır.

Aralarındaki ses benzeşmesi, yalnızca "ahriyan" sözcüğünün; kökenini zerdüşt inancındaki  "ahriman/ehrimen" adındaki kötülük tanrısından aldığı varsayımında özdeş bir etimolojiye işaret edebilir. Bu varsayım; anaerkil ilkellerin güneş tanrıçası "arin/arinnita" nın, ataerkil dönem inançlarından olan zerdüşt dininde ötekileştirilerek,  kötülüğü(ilkelliği) temsil eder hale dönüşmesi ile mümkündür.  Yani anaerkil dönemde ve anaerkil kültleri yaşatmaya devam eden topluluklar için olumlu bir içerik taşırken, ataerkil yapıya geçerek  anaerkilliği yadsır hale gelen  kültürler için olumsuzluk ifade eder. Bu durumda bile kökenleri aynı kabul edilse dahi birbirine zıt iki ayrı anlama geldikleri kesindir.

Adlandırma üzerinden "geçmiş" tartışıldığında; "ahriyan" sözü; görece yakın bir dönemdeki konumu algılamamıza yardımcı olabilir ancak... "Aren" adlandırması ise çok daha eski bir geçmişin izlerine ışık tutar.  Bu izlerin silinmesini arzulayan yaklaşımlar tarafından "ahriyan" ifadesindeki ses benzerliğinden yaralanarak "aren" adının unutturulma gayesi güdüldüğünü düşünmek te mümkün bu açıdan...  Özellikle farklı köken iddiaları dile getirilirken; "agaryan", achryani, "ahiyan" benzeri akraba  sesli sözcüklere geçiş yapılmasında sezilen ideolojik saptırma gayretleri dikkate alındığında, geçmişi doğru yerde arama çabaları için "aren" sözünün önemi daha iyi anlaşılır.

Offline recep memis

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 94
Re: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #16 on: April 27, 2010, 13:14 »
________________________________________________
"Kars Tarihi’nin yazarı Kirzioğlu, Çamciyan’ın  Ermenistan Tarihi’ne dayanarak şunları yazmaktadır:
 
“Ermeni kilise tarihlerinde Mananalı (Doğu Dersim) ve  Taranali (Divriği) adlı iki yerde dinsiz sayılan Pavlikyan ve Tondraklılar’dan  çok şikayet olunur. (Bk. Çamcıyan’ın Ermenistan Tarihi’ndeki M.S. 655, 717 ve  1394 yılları vakaları bölümüne).
 
…….
    ;güneşe taptıkları  için bunlara Are-vortik (Güneş-Oğulları) denilir.
…….
Bugün de Dersim Zazaları, yani Kızılbaş-Alevi’ler güneşe  tapınıyorlar.
Kızılbaşlar’da doğacılık halen yaşıyor. Ermenistan’daki eski  putperestlik bugün en çok Dersim’de ve güneş ve aya tapım biçiminde yaşıyor”.  (Bk. Fahrettin Kirzioğlu, Kars Tarihi, s. 131)


Aktaran: Seyfi Cengiz   http://www.alevizyon.com/2010/04/03/elkesailer-mani-ve-kizilbaslar/ 
_____________________________________________


"Are Vortik" tamlamasının eski Ermeni kaynaklarında Paulikan/Bogomil/Kızılbaş-Alevi süreğini vurguladığı ve "Güneş Oğulları" olarak çevrildiğine dair Seyfi Cengiz'den yaptığım bu aktarma; "aren" sözcüğünün Ermeni dilinde, "güneş / ışık" anlamlı olduğuna işaret ediyor. Aramice'de "ışık" demek olan "mana" sözcüğünden türeme, "Mani"ci inançlara vurgu yapan bu terimin;  Rodop'lu Pomaklar'ı adlandırmış olması da onların Manici/Bogomil olduklarını gösteriyor olmalıdır.

Yine Seyfi Cengiz bir dialogunda;

"
Başka deyişle düalizmin Manici versiyonunda Işık, Ruh ve İyi arasında bir özdeşlik/eşitlik kurulmaktadır."

( http://www.alevizyon.com/2010/03/29/manicilik-ve-alevilik-arasinda-bir-sureklilik-vardir/ )

       ;..ifadesini kullanır.

Karacaovalı Pomakların kullandığı "aren sam -iyiyim-" deyişindeki "aren" sözcüğünün "iyi" ile özdeşleşmiş "ışık" içeriği taşıdığna işaret eden bir başka örnek olarak görülebilir. Dilde bu içeriğiyle yaşıyor olmasını "bogomil geçmiş"ten bir hatıra olarak algılamak mümkün bu açıdan...

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Ynt: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #17 on: April 27, 2010, 13:53 »
" Тая особеност се среща в речта на помашкото население в южната част и напомня много южноруския диалект. "

... Bu özelliğe smolyan bölgesinde (ahriyanlarında bulunduğu) pomak yerleşimlerinde yani güney konuşma gurubunda karşılaşılır  ve güney rusça aksanını çok andırır.

Eğer dil hususunda parelellik varsa bogutevolunun bulduğu bir farklılığı sizlerle paylaşayım.

Offline bogutevolu

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 1000
  • Gender: Male
Re: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #18 on: April 27, 2010, 14:47 »
http://www.promacedonia.org/jchorb/st/st_2_b_izt_3.htm

Българска диалектология
Ст. Стойков
 
  adlı makalede smolyan ve Şiroka Laka ağızlarının güney rusça'ya olan benzerlik ve yakınlığı vurgulanmaktadır. 

Bu konuda 17.yüzyılda Orta Rodopları gezen bir seyyahın burada yaşayan halkın Rusçaya çok yakın bir dille konuştuğu ifade edilmiştir.
 
Diğer yandan yakın bir arkadaşım da Bulgaristandan gelen göçmenlere kendi pomakçasını konuşarak yardım etmek istediklerinde "siz Rusça konuşuyorsunuz" dediğini bana anlattı.
 
Bu da Pomakların ana çekirdeğini oluşturduğunu düşündüğümüz Smolyani slavlarının Orta Rodoplara MS. 6 yüzyılda yerleşmiş olduğunu ve Rodop tarihinin büyük ölçüde Tuna nehri - Balkan sıradağları arasında gelişen Bulgar kırallığından ayrı ve kendi özgün gelişim sürecini izlediğini düşünüyoruz.
 
Ancak dominant kültür olan slav kültürün yanında bölgeye zaman içinde bir çok farklı kültürün de eklemlendiğini ve çeşniyi zenginleştirdiğini, sonuçta Pomak kültürünün şimdiki farklı niteliğini kazandığını düşünüyoruz.
 
 

Offline recep memis

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 94
Re: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #19 on: April 27, 2010, 15:18 »



Bu saptama sanırım "Pomakların Slav Ataları Kimlerdi?"  başlıklı eski bir yazımda değindiğim olguları destekliyor...

"...
Dikkat çeken bir başka olgu ise Beyaz Rusya/Ukrayna topluluklarının dahil olduğu “Doğu Slavları” grubundan olmalarıdır (Rodoplar’daki Smolyan gibi Beyaz Rusya’daki Smolyani yerleşimi de adını onlardan alır.). Güney Slavları grubunda bulunan Bulgarlar’dan bir farklılıkları da budur. Bulgarca ve Pomakça arasındaki dilsel farklara bakarak, Pomakça’nın Ukrayna Slavcası’na daha yakın görülmesinin nedeni bu olmalıdır.  ..."


Quote from:  Recep Memiş Pomakların Slav ataları Kimlerdi?

Bogomilizm ile ilgilenirken, “Dragovitsa Kilisesi’nin adını bulunduğu köyden aldığı ve Trakya Makedonya sırında bulunan bu köyün eski bir Slav kabilesinin adını taşıdığına dair bir not dikkatimi çekmişti. Bunun üzerine 5-6 asırlarda bölgeye gelen Slav Kabilleri hakkında bilgi edinmenin yollarını aramaya başladım. Türkçe kaynaklardaki bilgi kıtlığı, olmayan yabancı dil ile diğer kaynaklara göz atmayı zorunlu kıldı. Edindiğim sınırlı bilgiler “Pomakların Kökeni” konusunun bu açıdan ele alındığında sözü edilen ayrımların izah edilebileceğini ortaya koymuştur..
Harita, Pomakların yaşama alanları çevresinde yerleşen Slav kabilelerini göstermektedir. Şimdi bu kabileler ve etkileşimleri hakkında edinebildiğim bilgileri paylaşmak istiyorum.
SMOLYANİLER:
5-6. yüzyılda, Mesta (Nestos-Karasu) vadisi ve Rodoplar’a yerleşmiş Slav kabilesi. Kuzeyde yerleşerek sentezlenmeye başlayan Bulgar toplumunun uzun süre dışında kalmışlardır. 9. yüzyıla kadar otonom güçler olarak Bizans için önemli bir sorun oluşturduğu belirtiliyor. 830’lardan sonra (Çar Boris ve Persiyan dönemleri) Bizansa karşı Bulgarlardan yardım isterler. Kurulan ittifak sonucunda Bulgar güçleri tarihlerinde ilk kez Akdeniz kıyılarına (Kavala yakınlarındaki Filippe’ye kadar) iner. Smolyaniler bundan sonra Bulgar devletinin bir parçası olarak kabul edilirler. Ancak Rodoplar’daki otonom yaşamlarına devam ederler.
Smolyani’lerin Rodoplardaki otonom konumu ve oluşumundan yaklaşık 2 asır sonra Bulgar toplumu içinde değerlendirilmeye başlanması dikkat çeken bir olgudur. Yaşama alanları günümüzde Bulgaristan (Katrancı) Pomakları olarak adlandırılan kesimin yaşama alanlarıyla örtüşür. Bu topluluğun günümüze kadar taşıdığı “asi” karakteriyle (93 harbinde (1878) de Rusları bölgeye sokmayıp Pomak Timras Cumhuriyetini kurmuşlardı.) Bizans ve Bulgar otoritesini yaşama bölgesine yaklaştırmamış olması, kuzeyden gelip bölgeye hakim oluşları esnasında yerli trak nüfusun önemli bir bölümünü Rodoplar’ın güney eteklerine sürdüklerini düşündürmektedir.
Dikkat çeken bir başka olgu ise Beyaz Rusya/Ukrayna topluluklarının dahil olduğu “Doğu Slavları” grubundan olmalarıdır (Rodoplar’daki Smolyan gibi Beyaz Rusya’daki Smolyani yerleşimi de adını onlardan alır.). Güney Slavları grubunda bulunan Bulgarlar’dan bir farklılıkları da budur. Bulgarca ve Pomakça arasındaki dilsel farklara bakarak, Pomakça’nın Ukrayna Slavcası’na daha yakın görülmesinin nedeni bu olmalıdır.
Bir başka ayrım noktası ise içerdikleri karışımlarla alakalıdır. Bulgar toplumu; yerli Traklar, (Türk) Bulgarlar ve Slavlardan oluşan üç ana bileşenden oluşmuştur. Her bileşenin eşit ağırlıkta bulunduğunu varsayarak kabaca 1/3 oranında Slav unsur içerdiğini söylemek mümkün. Somolyaniler arasına (Türk) Bulgar unsuru katılmamıştır. Yerli Traklar’ın önemli bir kısmı ise güneye sürülmüştür. Bu bakımdan kabaca 2/3, hatta 3/4 oranında Slav unsur içerdikleri rahatlıkla söylenebilir. Bu farklılık günümüz Bulgar ve Pomak (Katrancı) nüfusun morfolojisinde de izlenebilmektedir. Sarışın mavi göz ve iri fizik olarak öne çıkan Slavik karakter Bulgarlara nazaran Pomaklarda çok daha belirgindir.

MİRVATSİLER:
Smolyani’lere komşu küçük bir Slav kabilesidir. Drama çevresindeki arazide konumlanmış ve Smolyanilerin itmesiyle bölgede yoğunlaşan Trak nüfusla kaynaşmışlardır. Yaşama alanları uzun süre Draguviti ve Smolyanilerin çekişmelerine sahne olan tampon bölgeyi oluşturur. Bu nedenle bir miktar Draguviti ve Smolyani unsurun da aralarına katılarak eridiği düşünülebilir. Günümüzde dil dışında Mirvatsi kültürüne ilişkin izlerin azlığı yaşanan bu yoğun karışımlarla alakalı olmalıdır. Drama çevresindeki eski yerleşimlerden Mirsinia (Ola,Platanovrisi) ve Mirsineron (Pepeleş) köy adlarının Mirvatsi’lerden gelmesi mümkündür. Öte yandan bölgedeki Arda, Rodop, Drama, Drachista (Traklar kendilerini” Drasikes” olarak adlandırıyordu. Bu söz Yunan dilinde Trakhos (Traklar) biçiminde söylenmiştir.) gibi coğrafi adlar ise Trak kültürüne işaret etmektedir.
Mirvatsilerin yaşama alanları günümüzde “Aren Pomakları”nın yaşama alanlarına denk gelmektedir. Sonraki dönemlerde Arap, Peçenek (Lebaunion Katliamı sonrası), Umur bey ve Osmanlı dönemlerindeki Türk İskanından da derin izler taşıyan bu kesimin dilsel ve morfolojik özellikleri sözünü ettiğim çoklu kaynaşma olgusuyla uyumlu görünmektedir. Özellikle Rodoplar’ın güney eteklerine iskan edilen Türk nüfusla yan yana, iç içe yaşama etkisiyle dillerine hayli yüksek oranda Türkçe sözcük girmiştir (Katrancılar’da % 10 a ulaşmayan bu oran, Arenler’de % 50 yi bulur.). Esmerden sarışına sınırsız bir çeşitlilik gösteren morfolojiye de yansımıştır bu olgu.
DRAGUVİTİLER:
Vardar (Makedonya) civarında yerleşen bu; kabile; göç sürecinde bölgedeki konumları stabilleşmeden önce Smolyani’lerle giriştikleri arazi çekişmeleriyle öne çıkar. Bu çatışmalarda Smolyaniler yakın görünen Mirvatsi’ler gibi Draguvitilerin de Berizitilerle birlikte hareketleri dikkat çeker. Makedon Pomakları (Torbeşiler) bir kenara bırakılırsa Pomak oluşumundaki izleri bu çatışmalardan arta kalanlardan ibaret gibi görünüyor. Drama folklorunda gözlediğimiz Dragenka & Aren gerilimi yanında Breznitsa yerleşim adının da Berizitler’le alakalı olabileceği düşünülebilir.
Konuya ilişkin sınırlı bilgiler üzerinden yaptığım bu değerlendirme günümüz Pomaklarında gözlediğimiz farklı bazı olguları izaha elverişli görünüyor. Pomakların eski Bulgarlar olduklarını izaha çalışan Bulgar tezlerinde de bu ayrıntılara girilmemesi dikkat çekicidir. Zorla faklılaştırma (İslamlaştırma) tezleri açısından, daha başlangıçta (Bulgarlar’dan) farklı duruşun ortaya çıkması sakıncalı görülüyor belki de… Konuya ilişkin yabancı kaynaklardaki bilgilerin derlenip değerlendirilmesi; köken tartışmalarına yeni bir soluk kazandırabilir.
Recep Memiş

Offline recep memis

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 94
Ynt: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #20 on: March 18, 2011, 08:01 »

.....

http://www.edirnelisesi.com/modules/smf_forum/smf/index.php?topic=31.msg768#msg768

"...
Beksaç “Spartaküs’ün memleketi Kırklareli değil. Batı Trakya’dır. Eldeki veriler Spartaküs’ün Traklar’ın Maedi Kabilesi’nden olduğunu gösteriyor. Bu kabile Makedonyalılar ve Romalılar arası savaşlarda Roma müttefiği ise de, daha sonraları Romalılar ile çetin bir mücadeleye girişen kabileler arasında yer almıştır. Bu kabile Romalılar ile mücadeleye girişmiş olan, Roma Düşmanı, Pontos Kralı Mithridates Eupater’in müttefiğidir. Spartaküs muhtemelen de bu savaşlarda esir alınmıştır.
..."


http://www.haber22.com/detay.php?id=1214

Offline recep memis

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 94
Spartaküs Pomaktır!...
« Reply #21 on: March 18, 2011, 08:10 »
http://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=117671201644819&id=522562276&notif_t=share_reply

Recep Memiş: ne diyorduk efendim; az buçuk atasından, ama en çok ta coğrafyasından ötürü spartaküs pomaktır ...

(Trakolog/Prof.Dr.) Engin Beksac: Değerli Recep Bey Size katılıyorum.

Recep Memiş:  espri bir yana tabii hocam; spartaküs değil ama spartaküsün içinden çıktığı düşünülen "maedi" trak kabilesinin yaşama alanları, onların ileriki zamanlarda "pomaklar" içinde eriyerek dönüştüğünü düşündürecek niteliktedir.

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Re: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #22 on: March 18, 2011, 10:02 »
Recep Memiş:  espri bir yana tabii hocam; spartaküs değil ama spartaküsün içinden çıktığı düşünülen "maedi" trak kabilesinin yaşama alanları, onların ileriki zamanlarda "pomaklar" içinde eriyerek dönüştüğünü düşündürecek niteliktedir.

Hiç olur mu öyle şey ? Hani % 100 tarafından öz be öz turan ırkının evlatlarıydık ? Yakışmadı! Pomaklara örnek olarak % 100 arap oğlu arap, çakma türk battal gazinin adını zikrederek onlara yakıştırmamız gerekirdi. Zira Türkiye'de akademik paye almanın gereği bilumum ırkları itina ile türkleştirmektir.

Offline recep memis

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 94
Re: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #23 on: January 16, 2013, 02:27 »
bu konuda yanlış bir Tevrat yorumundan da söz etmeliyim...


Tevrat'taki tam oğlunu kurban edecekken kendisine bir koç gönderilen Hz. İbrahim (avraham, avram) hikayesi herkesçe malumdur. (kuranda da anlatılır bu öykü, aradaki tek fark kurban edilmeye çalışılan Kuran'a göre İsmail'dir. Tevrat'a göre ise İshak...)

karısı Sara kısır olduğu için köle/cariye'leri Hacer ile evlenip çocuk yapmasına izin verir İbrahim'in. İsmail doğar bu evlilikten... daha sonra Sara'dan da bir çocuğu olur. bu İshak'tır. Tevrat mantığında Araplar İsmail'den türemiştir. Yahudi soyu ise İshak'la devam etmiş...


bizanslılar bunu biraz faklı algılıyor sanırım. özellikle anna comnenna, alexiada'da araplar için (Hacer'den değil!.. Sara'dan gelenler anlamında) "saracen" diyor (Araplar; Sara'dan değil oğlu İsmail dolayımıyla Hacer soyundan geliyordu oysa). Arapları asla kapsamayacak biçimde Türkler için ise bazen "agarenos' ve bazen de "ismaili" diyor. İsmaili ifadesi de ismailiye mezhebiyle bağlantılı değil tıpkı "agarenos" kavramında olduğu gibi doğrudan doğruya Hacerin oğlu İsmailden türediğine inanarak söylüyor bunu...

bizans'taki bu değişik kavrayış, haçlı seferleri için gelip batıya dönenler tarafından avrupada da yaygınlaşmıştır.

 
aynı kaynakta (alexiad-a) özellikle peçenekler için birçok kez "iskit" diyor comnenna... uz(oğuz)lar için ise "sarmat"...

"agrenos" tabiri Hacer (ager) ile bağlantıya vurgu yapmasına rağmen münhasıran Türkler ve özellikle de Türkleri diğer Müslümanlardan (hayli ironik bir biçimde Araplardan) ayırdetmek için kullanılıyor olması ise çok daha  ilginç...

bu durumda aren tabirinin de bu adlandırmayla bağlantısı ayrıca sorgulanmalıdır  sanırım...

çünkü bizans kullanımında "iskit" rus steplerinden (karadeniz kuzeyinden) gelen göçebe (barbar) toplulukları ifade etmek üzere kullanılmaktadır. eski dönemlerdeki iskit göçlerinden çok sonra gelen peçenekler'in aynı adla anılması buna işaret eder. iskit oldukları tartışılan "agrianlar" ile çok benzeşen "agrenos" tabirinin türkler için kullanılması rastlantı değildir belki de...

ortodoks kilisesinin merkezi durumundaki bizansta Tevrat'ın yanlış anlaşıldığını düşünmek akla yakın durmuyor bence... belki de iskit göçleri zamanında "agrian" olarak belledikleri topluluk ile özdeşleştirdikleri için "agarenos" dediler türklere... ya da bu eski tarihsel bilgi etkisi ile böyle yorumladılar tevratı.... kesin birşey söylemek mümkün değil tabii...

ama tartışmak gerek...

Offline recep memis

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 94
Re: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #24 on: February 04, 2013, 22:35 »
alexiad yazarı anna comnenna; 1107 yılında yaşanan olayları anlattığı bölümde, "aaron" adlı birinin impratora karşı düzenlediği komplodan söz ederken, bu şahsın soy kökeninin ünlü "aronios" lardan geldiğini belirtir.

sayfanın dipnotunda ise "aronios" soyu; sonradan samuel adını almış bulgar çarı mokros'un tahttan indirdiği, daha önceki bulgar prenslerinin soyu olarak tarif ediliyor.

burada "mokros", (mo-kro-m/s) krum adının bizans rumcasına uyarlanmış telafuzudur. krum han (802-814) ve dolayısıyla da krum sülalesi ilk kez 802 yılında bulgar tahtını ele geçirmiştir. ulaşabildiğim kaynaklar, bundan önceki hükümdar sülalesine dair bilgi içermezken anna'nın bu aktarımı hayli dikkat çekicidir.

anna comnenna'nın sülale adı olarak belirttiği "aronios" sözcüğü, rodop zirvelerini "arrounyaova" olarak işaretleyen bazı bizans haritalarındaki bölge adlandırmasına aşırı bir benzerlik göstermektedir.

bölge adı olarak merkezi rodolardaki pomak grubu "aren"lerin yaşama alanını işaret ettiğini savladığım "arrounyaova" sözcüğünün, şimdi de eski bulgar devletinde krallık yapmış bir sülale adı "aronios" sözcüğü ile paralellik göstermesi tesadüf olmamalıdır.

anna'nın sözünü ettiği böyle bir sülale adından, modern bulgar kaynaklarının haberdar olmaması da tesadüf olmamalıdır.

aren (pomak) kökenli bir bulgar kral sülalesi ile mi karşı karşıyayız yoksa?...

irdelenmeye değer kanımca...


_____________________________________________

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10151402553947768&set=a.10151305412317768.496248.610072767&type=1&comment_id=8861083&ref=notif&notif_t=like&theater

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Ynt: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #25 on: February 05, 2013, 14:32 »
The ‘ahriyan’ name (Pomak) for Muslims who live in the Balkans and speak Bulgarian, was given by Turkmens because they are not of Turkish ancestry. There is a place called Ahriyan in İskeçe city in West Thrace (Greece).

Balkanlarda yaşayan ve bulgarca konuşan pomak toplumuna türkmenler (türkler) tarafından verilen "ahriyan" adlandırması onların "türk soyundan" olmadıkları için verilmiştir. Batı trakya'da iskeçe şehrinde adına ahriyan adı verilen bir yer adı vardır.

Recep bilgine,

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Re: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #26 on: February 05, 2013, 14:46 »
Although it is used common ahriman forms in Anatolia, there appear to be uncommon ahriman forms in Salpazarı which has Alevilik (partisan of the caliph Ali) features.

Anadolu'da ahrimanın ortak kullanım şekilleri olduğu gibi salpazarı çevresinde alevi ritüellerinde ortak olmayan formları da görülmüştür.

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Re: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #27 on: February 05, 2013, 14:55 »
The word ahriyan derives from the Persian word Ahura Mazda. Ahura Mazda is a twin soul to Angra Mainyu, who consciously chooses badness, and so creates death. The main theme is the war between Angra Mainyu and Ahura Mazda in Zoroastrian theology which is an antique Iran religion.

Ahriyan kelimesi Pers dilindeki  Ahura Mazda kelimesinden gelmiştir.  Ahura Mazda, Angra Mainyu adlı kasten kötülük ve ölümü temsil eden ruhun karşısındadır. Antik iran dinlerinden olan zoroastrian teolojisinde  Angra Mainyu ve Ahura Mazda'nın aralarındaki savaş temeldir.

Offline recep memis

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 94
Re: Aren tanımının tarihsel serüveni
« Reply #28 on: February 05, 2013, 23:38 »
sevgili önder;

ahriyan sözcüğünün etimolojisi üzerine, ahura mazda ile alakalı olma olasılığını da dikkate alarak yukarıda tartışmıştım. benim kanım kesin olarak ordan geldiğini söylemenin mümkün olamadığı şeklindedir.  başka, öteki anlamı taşıyan arapça "ahar"  sözcüğü ile bağlantısı daha güçlü gibime geliyor.  islam hukukunda müslüman tebaa yanında "yabancı"lara ilişkin bir takım hakların tanındığı statü (yahudi, hıristiyan, sabii inancında olanlar) kapsamına girmeyen gayrımeşru inançlıları (pagan, zındık)  ifade ediyordu çünkü...

_________________________________

"agarenos" tabirinin arap değil de "türk" anlamında kullanılmasını özellikle aktardım buraya...  hz. ibrahim'in cariyesi hacer'den türeyen arapları ifade ettiği ileri sürülerek "aren" diye bildiğimiz topluluğun arap kökenli olduğunu savunan tezlerin dayanaksızlığını göstermek için...
_________________________________

öte yandan;

kesin olarak bildiğimiz şey sadece, merkezi rodoplardaki pomak topluluğuna bir zamanlar "aren" dendiğidir.  bunun bize anlattıkları  ise kesinleşmemiş bir sürü varsayımlardan ibarettir henüz.  bu nedenle hiçbir olasılığı dışarda bırakmayan bir tartışma için alakalı olabileceğini düşündüğüm bütün verileri bu başlık altına aktarıyorum.

bu yeni veriler ışığı altında bir gün "aren" adlandırması hakkındaki düşüncelerimi yeniden harmanlamayı umuyorum. şu veya bu yönde fikir beyan edildikçe zihnimdekileri güncelliyorum çünkü ben de...

sevgiyle hep...


 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42