Pomak.eu
Türkçe => Edebiyat => Şiirler => Topic started by: daylek on January 28, 2009, 16:34
-
KABUSUN/ GÖK YALNIZLIĞI...
Kitaptı yorumlanan beynimde
Akandı kelimeler
Bedenimde dolaşan kan gibi
Hissettiğimde yaşatamadığım bağlılığımdı...
"Mavi gözün içinde şeytan var"
Küçük bedenden haykırış
Korkarcasına kaçış ardına
Uzaktı
Çok uzak...
Korktuğu gibi değildi oysa
Sadece
Mavi gözleri hastalıktan küçülmüş
İki parça kıyafet ve telefon
Ufaklık yok olmuştu.
Nerdesin
Burada yok
Aşağıda...
Haykırışlar geliyor ilerden
"Mavi gözün içinde şeytan var"
Hatırlıyorum ben bu haykırışı
Kuytuda
Pusudu
Bacaklarının üstüne çöküp
"Mavi gözün içinde şeytan var"
Miniğim korkma şiirdi o hayalindeki...
Kitaptı yorumlanan sahilde
Dökülendi sözcükler
Bedenimde dolaşan kan gibi
Hissettiğimde yaşatamadığım bağlılığımdı...
Kuytulukta...
Korkular içinde
Hilal Zaman
-
Hoşgelmişsin Şairem birde iyi değil demiştin...
Daha ilk günde mısralarımızı elimizden almakmıydı niyetin...
Çok güzeldi defalarca okuyacağım sanırım...
-
canımsın hilal cim hoşgeldin aramıza. Greenman sendende şiir bekliyoruz sayfaya.
-
Gül güzelim
gezelim
yarım bıraktığımız bugün
şahidimiz gözlerimiz
sende bir tuval yaparsın şimdi
içine ay-lar koyarsın
güneş kıskanır söylemez
hani derlerya ,
adam gibi kadınsın...
-
Kimliksizliğin Kimliğim
Kimseliksiz söndürdü kaybolmuş gerçeği
Aitliğiyle kalabalığın koynuna karışıp
Aldı mı kalan hatıra kırıntılarını
Azık niyetine dolanır dilinde
Sözcük ardiyesinden ...
Aşk kimdi?
Aitlik mi?
Kayboluş mu?
Gerçeği kimseliksiz söndürdü kaybolmuşluğuyla
Hezeyan heyelanlarında düşürülmüş aşkı
Şizofrenliğinde tutulmuş sanrılı sancılara
Parçalanmaya başlamış çorak sevdalar...
Çığlık kayalıklarından savrulmuşçasına
Aşk neydi?
Kimseliksiz mi?
Gülümsemeler mi?
Gerçeği söndürdü kaybolmuşluğu
Hayata kanıklığından sıkılmış
Özgürlüğün hasretinde bul/anmış
Mutluluğa can alıcı anında tutunup
Bıraktı yürek eyyam akımında ağlama işini...
Kapıldı vaktine...
Söndürdü gerçeği kaybolmuş kimseliksiz...
-
Gece Sevda Issızlığında
İsimdi dilden dökülen aşka
Günden arda kalandı
Uyku edasında yasaklı sayıklamalar
Karşıtlık akıyordu gecelere
Gündüzün gizi salınıyordu
Akşam sokaklarında
Doktrin gecenin sevda ıssızlığında
Sus fazlalığını alarak
Boyunca uzanıp yüreksizliğine
Zaman arasında zamansızlığına sarılarak
Katil gecelerin dağılımı yapılıyordu/hesapsızca
Teğet akıyordu gözyaşları dallarından
Dudak kazalarında titriyordu kesişmeler
Şikâyet eden beden okşamalarını özlüyordu/ruh
Feriştahlığıyla koşuyordu ışıldayan yöne...
Kelam çözeltileriyle tutunmaya çalışıyordu
Mısraları kaleme...
Hayattan atılmışlığıyla isyan ediyor kendine,
Kimsesiz dolunayına...
/Düş sayıklaması Rose'a/
Bekliyordu kayıp Amor
Sızlıyordu gecesi
Bilmiyordu
Kaybettiğini
Sızıltılarıyla kavga ediyordu
Bekliyordu dolunayı
Gelmiyordu...
Vurgun sayıyordu gün insafsızca...
Azabın ne olduğunu öğrenmişti
Eskiye Dönüyordu
Ama bulamıyordu
İhanet ediyordu aşkı
Sızlatıyordu...
Dökülüyordu mısralar Rose'dan ahh'la...
Sızıldayan amor aşkına...
Ahhlarla dolu Rose...
-
hepsi çok güzel şiirler
-
Elif Doğdu Günüme
Elifler aktı dünyaya sızdı güzellikleriyle
Yaşamayı öğrensin diye
Kimseye sormadan
Yalnızlıklarını bıraktı çevirdiği sayfalara
Bazıları sarı
Beyaz yeşil ve gri
Gecenin güneşi olup gecelerini bıraktı
Gündüzün gizi olup akıttı ışınlarını
Asılmış mimikler dar ağacına
Gülümsesin diye
Kumsala gömülmüş yanık ayaklar
Eğlencesinde yazdan kalma kışın
Sevda yayarak döner etrafında
Başı gökyüzünde...
Ağlayışlar gömüldü inleyen kalp mezarlığına
-
Hilal'in Ölüm Zamanı
Ölüm pakladım akan zamanda
Ağır ağır çarpıyorum kayalara
İzlediğim gün batımı gibi battım geçmişim de
Yeniden doğmak için saklandım yakamozlarına
Anlamamak için sıkıştım parçalar arasında hayata
Ortalarından başladım nefes almaya
Raks ettim kimliksiz mimiklerim/buklesinde
Ölüm vaktinde doğum hazırladım kurtuluşlara
Habersiz firar ettim dünyana
Nadaslara hazırladım aşk toprağını
Ayyaşlar gibi aylak gönlümden çalıp...
Dağıttım serencelerimi imkansızlığımda
Tek başıma kaçtım yaşamımdan
Kapıldım dalgalarının tutuluşuna
Yüzeyini ayırdım denizinin ıraklara savurdum
İki yaşam bıraktım sana siyah akşamlarımdan...
Hangi ölüm aklanabilir suçlu gecelerimde...
-
hilal naptın sen yine yaaaa nefis ve evet dostun dediği gibi ne kadar yaşından büyük hissettiklerin...
-
ŞAHMERAN
Artık;
Yanıma aldığım bir kaç parça kalıntı ile
duvarlar arasına sıkıştırmaya çalıştığım
kendim, hayatım ve yaşanmışlıklarım var.
bir çırpıda tüketiyoruz zamanı.
halbu ki;
yedi katlı kara katran altında yaşayan
Meran'ım sunmuştu,
dosdoğru dostluğu, sevgiyi ve aşkı...
yetmedi aç(ık)gözlü Ademoğlu'na...
tekrar tekrar yaşanan
senaryoların eşliğinde
bir tas balın peşi sıra
zifir kuyulara düstü...
Çarpıklıklar ve kandırmacalar örüntüsünde,
ballı ademoğluyla tükettik ömrümüzü.
kazandığımızı sandığımız herşey,
aslında kaybettiklerimiz...
Ece Şahmeran her defasında aynı altın tepside sunulur,
her defasında
kızının ruhunda yaşam bulur.
sonsuz kere yaşanan
aynı hayatların ve senaryoların eşliğinde...
Dilek Karaağaç
-
dilek abla şiirin çok güzel :):):):):) kalemini seviyorum ve her zaman ki gibi izliyorum :):)
-
Herkesin anlaması için şiirlerin bir kısmını pomakçaya / bulgarcaya çevirsek daha iyi olacak ;)
-
Hüviyetsiz Mimikler
İçim üşüdü
Kıskançlık içgüdümle
Tek düşmüştü
Amansız ansız
Sarılmıştı sarsılan benliğine
Sarmıştı benliksiz vücudunu...
Tek düşmüştü amansız ansız
Hastalık gibi
Aldatıldığı düşünülüyor dünya da
Tek sığınağıydı oysa
Başını yasladığı omuzları
Ah abartı duygular neden böyle idi ki
İstemiyordu abartıyı sevmiyordu kimliğini
Giz istiyordu
Sığıntı gibiydi hislerinde
Yığıntı olmuştu bedeni kalp kırıklıklarından
Kimsesizdi
Yalnız ve çisil çisildi
Hüviyetinin bütünüydü yaşadıkları
Bırakmadığı geçmişiydi adımlarında yok olan
Aldanışları...
-
yıkık gözlerim
ellerim çirkin
ucubeyim
sözlerim delil
gitmeler kim
sessiz okyanuslar
yalnız ölüyorum sanırım
merakların düş
bedenim his
adın saliseler içinde,
eski bir fotoğraf
milattan önce
gülmek yakın
esmerlik şiir
ilk aşk olasılık
yaşamalı ay yerine
bütünlük sıfır
sevmek paylaşmazlık...
-
SEBEBİ TERCİH İŞTE!!!!
Karanlıkların kuytusunda saklanan
Sıfatsızlıkların tercihinde bir heykel!
Geçmişe doğru yüz sürten gerçeksizliklere
İçinden köpük köpük yankılar gönderen
Bir geminin arkasından el sallayarak
Huzura yelken açan,
Sadece tekilliklerle yaşayan sen !
Bana niye şiir yazmıyorsun diye sorma
Lütfen!
Var git yalnızlığa yapış
Daha az acı çek,
Aklın kapıldığı her tuzakta
Daha fazla ve bir sonrakine
Daha büyük işkence var
Tuzaklar arası hiç bitmeyen
Zamanın içinde eriyen bedene karşılık
Akıp giden ruh!
Sorgula, yargıla ve dön aynı nokta !
Huysuzsun, hırçınsın
En az şiirlerin kadar arızasın.
Ama bumudur ?
İşte tam olarak budur !
Salaklığın ortaklığında yaşanan
Deli hayat!
Bitermi?
Bitmez tabiki…
Niye?
Sebebi tercih işte !!!!
Dilek Karaağaç
-
delirmişim...
delirmişsin...
unutmuşsun görmeden sevdiğini ,
benimde seni sevdiğim gibi ;
terk ettiğinde bende gizli
lakin adın gözlerimde asılı
es geçtim, bende beni
şiirlere daldım
aradım
aklanamadım
dedim ya teğet geçmişsin beni
bildiğin doğrun gibi
eş anlamlıymışız oysa
kalp,yürek ilişkisi
gökyüzü,,
yeryüzü,
yada atom dedikleri
ben şairim canımın içi
belki de at sineği
lakin unutmamalı kimse
insanca sevildiğimizi
ben es geçmişim
sen teğet geçmişsin
ne önemi var ki...
-
(15:25:46) Greenman: gün olur
(15:25:51) Greenman: harman döner
(15:26:02) Greenman: çamur dan sevgilerim var
(15:26:16) Greenman: elim ayağım ışık
(15:26:29) Greenman: ,göz gözü görmez dedeliğim
(15:26:43) Greenman: yok yok bundan daha karışık
(15:27:23) Greenman: içimde dolaşan arsızlık
(15:27:38) Greenman: kimin penceresindeyim belli değil
(15:27:52) Greenman: açık mı kapalımı o da değil
(15:28:01) Greenman: fikrim firar aklıma
(15:28:20) Greenman: parmağımda sarmaşık
(15:28:34) Greenman: deli deliyim dedim
(15:28:44) Greenman: kulakları küpeliyim
(15:28:57) Greenman: hazırdır koynunuzda yerim
(15:29:07) Greenman: bir gün çeker giderim
(15:29:52) Greenman: sana ziyan zebillerim
(15:30:04) Greenman: ismini unutmaz dudaklarım
(15:30:19) ChatBot: adi_bg sohbet odasına girdi.
(15:30:20) Greenman: hayır ,,,hayır
(15:30:31) Greenman: ben seni en sona sakladım...
-
Paradoks
bazen bütün gözler kör olmuş gibi gelir
üretebilmek, yazabilmek bu mudur ?
o kadar çok şey söyleyebilirim ki…
ama aslolan söylemekmidir pervasızca !
yada acaba damıtmak mıdır ? kayıtsızca…
yazabilmekte konuşabilmek gibidir…
herşey birikir ama tıkanır hani belleğinde
var gibi hissedersin ama bir türlü gırtlağından dışarı çıkaramazsın.
Sorgularsın soluksuz uykusuzluklarında…
Sorgular…!
bir kurtulsam derim…
Hani suyun akması gereken yön vardır ya!
Akamazsın…
su gibi
tersine akıyomuşum gibi gelir
işte ozaman sapıtırım; yön neydi?
ne teraftı ki…?
yada acaba bumuydu ki
doğru adledilen yön de!
Ben mi anlamıyordum?
inadına hızla akmaya çalışıyodum
yada harbiden doğuştan bi sakatlık var da
oturup kendimi kuruyordum beynimin hüsranlarında...
benim düzüme doğru akmakta ısrar ettim hep.
Beni isyanamı götürdü?
yok sanmıyorum!
Peki ya gerçek?
Beni fikirsel tekliğe indirgedi
yada indirgemenin yerine çoğalttı yalnızlığın göbeğinde...
Şiirin isyankar hallerinde
gerçeklik kavramı nı sorgulamaya korkmuşumdur hep
korktuğum içinde gerçekten kaçmışımdır.
Kaçmak bile bir isyandır bilirmisiniz...
Boyu eğmek ise sadece yaşamaktır gerçeğin kendisini.
yok ayak diretirsek kendi gerçekliğim diye
işte sanırım ozaman isyan olur…!!!!!!!
Çeliştim dimi...
Evet !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
-
oyyyy opyyyyyyy nel3er etmişsiniz burda yavvvvv :):):):):)
-
Kayıp Denizcinin Sahipsiz Aşkı...
Ecel fırtınalarımda
Parçalanmış gemilerim/sefinelerim yalpada
Sancağım kurtulamazken giz kaçışlarımdan
İskeleden darbe aldım mavi karanlığın izinde
Sürgüne seferi gecenin belirsizliğinde çarpıp yıldızlarına
Arayışlarımda nidalarım var pusunda
Teğet efsunlarımı bulabilecek miyim?
Fırtınalarım düşecek mi ? sabahlarıma
Mimiklerinde ki gülümsemeyi izleyecek miyim?
Çaresiz iskelelerimde,
Yine liman
Yine içki
Yine kadınlar ve aslı olmayan aşklar...
Sevgiliyi arıyorum her bedende
Ben olan bana vurgun sevdayı...
Hilalime iniltili can çekişlerim var koynumda
Denizlerime yenilmiş kaptanım şimdi...
Her akşam çöküşünde kimsesizliğimle
Sancak alabanda der al'a bulanmış yürek kimliğinde...
Lacivert ışıltılarında bensizliğinle...
Ölüm feleğin çarparken sol yanıma
Başka limanlara, başka şehvetlere
Yolcu çaresiz yürek...
Hilal ZAMAN
-
SANMAKİ BU YOLDA SENSİZ YANLIZIM SEN GÖNLÜMDESİN SANMAKİ KALBİM SENSİZ ATIYOR SEN KANIMDASIN SANMAKİ BU DÜNYA SENSİZ GÜZEL SEN İÇİNDE OLMAYINCA BEN BU AŞKIMI BU CANIMI SENSİZ NEYLEYİM GÜLÜM SEN YANIMDA OLMAYINCA BİTANEM
-
AŞKIN BENİ AKSADA BEN KUL OLUR YİNE SANA GELİRİM SEVDAN BENİ İSTEMESEDE YOLUNDA YOLDAŞIN OLURUM KALBİN BENİ İSTEMESEDE BEN SENİN İÇİN YAŞARIM ÇÜNKÜ SEN KANIMDASIN BEBEYİM
-
Ve Perde!
Yeşil serzenişlere saklanırken,
Beynimin ıssız köşelerinden
Geçen gemilere
Beyaz mendiller sallarım.
Terk edilmişliğin
İsyanlarını oynarken kalbim
Tek perdelik oyunumun
Us kısılmalarında
Gecemin örtülerini açıp
Öğretilerimi kilitledim
Kimsesizlik notalarıma.
Arap kalemimin akışlarıyla
Hadsiz 'hat'larda
Tenini ruhundan çıkardım.
Üryan kalışlarında döküldü
Kekremsi mürekkep
"ve perde!"
dedi...
İnsana dair gösterim başladı
en ayıpsız ayıplarda...
Yazan; Hilal Zaman & Dilek Karaağaç
-
Ve Perde!
"ve perde!"
dedi...
İnsana dair gösterim başladı
en ayıpsız ayıplarda...
Anladım ben onu ;D ;D ;D ;)
-
Anladım ben onu ;D ;D ;D ;)
:) :) :) accuk fesatlıkmı ne senin ki desek :D :D :D
-
Teessüf ederim.. :)
-
Parıltılar Sayfayı Kaplar
Zaman rüzgar gibi uzak sayfayı katlar ardından
Pırlantalar döşenmiş bir dakika izledim
Geçmişten kalan zedeler dolamış etrafını
İbre takılan ışık huzmelerine ilerliyor ardı sıra
Salise saniyeye
Saniye dakikaya devrediyor
Bileğe abanmış akıyor
Gecen gündüz
Yakamozlar arasında
Sessiz
Hilal ZAMAN
-
yeniler
yenmez,
:)
yok olur zaman
çiğler, çoklar
gelir...
peş ,ard hepsi birden
:)
sin
sine içinde
sular seller
bendeler
ağlamasın hiçkimse...
-
yeniler
yenmez,
:)
yok olur zaman
çiğler, çoklar
gelir...
peş ,ard hepsi birden
:)
sin
sine içinde
sular seller
bendeler
ağlamasın hiçkimse...
Ve sayfanda ki söylemimi burda da tekrarlıyorum .!!!!!
-
bugün sevgililer günü
iyi de
her günüm sevgililer... :)
-
Brawo hoca ! (Y)
-
Sonsuz Umursamalar
Ahraz bedenimin suslarında yankılanır
Söyleyemediklerimin belirtileri...
Yüklenip semerimi aydınlık tohumlarımla
Dönerim su yoluna
Umurunda mı sanki fersiz dimağların
Tekvin ettiği virane yaşamlar da
Lal olmuş kelimeler
İşitememiş ruhlar susku dallarında
Kökleri bir bir sökülüp yanmış ongun kalemler...
Ağmalar gibi düşer gökler diyarından
Nice soluklar
Yığılır birbiri üstüne takatsizce.
Yeniden başlar döngü, nefes alışlar
Zaman susmalarının akımında.
Sonsuz zamanda kendini tekrarlayan
Yeşil tüylü mitosun öyküsüdür bu
Eğreti duruşlara çarpıp dönen
Haykırışlar...
Kaçış arasında düşüşler gerçekleşir
Zambak dallarında
Ağaç gövdelerinde salınır hayat
Kollarından akar düş suları uykuda
Anlatımı yaşar uykulu sabahlarında...
Yazan: Hilal Zaman & Dilek Karaağaç
-
iki kişilik bir oda bu
üçüncüye tahammül yok
kafam karıştı
ben varım tamam
yanımdaki de kim
heeey sende kimsin
ne zaman geldik buraya
ne zaman gittim sevmekten
esmer di benim sevdiğim
sen sarışınsın
dalgamı geçiyorsun
bırak beni tutma
ağlayamam ben,gülemem de
gelselerde olur, gelmeselerde
iki kişilik bir oda bu
yanında ki kim belli değil
unuttuklarım da oldu
unutmadıklarımda
beni sevende olmuştur :)
pek inanmadım söylerken
sevmeyen de olmuştur
ahh işte bu oldu
dedim ya iki kişilik bir oda bu
üçüncüye tahammül yok
kafam karıştı...
-
SORGULU-YORUM
Zifir zeleni zerk ettiğin
Pomak kan
Damarlarımdan beynime
Sıçrayan lekelerin
İzdüşümlerini ararken
Tarihin sayfalarında rastladığım
Çerven çehrelerin sakladığı sır
İnsanlık mıdır?
Çan, ezan arasında
Çeperlerini yıkmaya çalışan
Küplere sıkışmış
Akışkan ruhların iniltileri
Mübah mıdır?
Sarı saçın arkasında saklı
Alaca gözlerin oturduğu
Beyaz teni
bulamaca çeviren güruhun
yokluk hanesine yazdığı
varlık için,
hak mıdır?
Reva mıdır?
-
yıldız aldım sana bugün
yüzün değil sadece
gülüşün de görülsün
yok yere de sevmemiştim ben
biliyordum
lakin yok tu beni tutan ellerin
kimseye de söylememişsin
ben kavgalar ederken
senin ağlamaklı bir halin vardı
elimi uzatıyordum
sorsam söylemezsin ama
korkuyordun biliyorum
hani bu da dert değil diyorum
ve hala yalnız yürüyorum
soruyorum
sorgulu-yorum
yok mu hayalinde yerim
büyüyemezmiyim...?
sevilemezmiyim...?
-
YİSRA’EL
Altı köşeli tarih sahnesinin tam ortasında
Yakup’la açıldı perdeler;
Her zamanki cüretkarlığıyla Yisra’el di Tanrıyla güreşe tutuşan.
Kutsandılar…
Musa’nın gözlerinde Menora parlayana kadar
Nil kıyılarında kaderlerine boyun eğerek
piramitlerin sırlarına ortaklık ettiler,
vadedilmiş topraklarla kutsandılar ama
yetmedi parıldayan Menora.
Sina’ya vazgeçemedikleri kanlı, kurbanlı altınlarıyla ihanet ettiler,
dünyanın altı köşesine sürüldüler
İhanetin bedelini
esir kamplarında kaybettiklerinin tohumlarını
nefretle, kinle sulayarak ödediler,
kutsandılar…
vadedilmişin ilhakında iki soydu ay gibi tutulan.
bir sizden bir bizden hesabıyla
her adımda bir altın bir kurban önerdiler,
Kutsanmış kinleriyle yürüyerek…
ve bin dokuz yüz kırk sekiz…
durdu zaman…
altmış yıl;
milyonlarca çocuğun,
kırmızı yakıştırılarak avuçlarından kayan
yaşanmamış zamanlarla göz yaşlarında dondu.
Buydu uğruna sayısız can kurban edilen toprakların vadedilmişliği.
Artık Tanrı’nın bile kutsamaz olduğu
Yisra’el
Tarihin sayfalarında…
Donmuş zamanlarda…
çocukların bedenlerinde…
zamanın gözlerinde idi.
Bitti mi?
Hayır…
Kana susamış bedenlerin bir birini
kutsaması bitene kadar
devam edecek…
Dilek Karaağaç
-
seni yaşadığım
soykırımdı aşk
dilim ört bas eder kelimeleri
lakin yalanım çıngıraktan ince
söz vardır söyleyince
adam sever
kadın bin düşünür bir der
aşk değil mi ,sen söylemeyince kanayan
yaşlanmış gözlerimde
tanrı ya açmışken ellerimi
bir baktım ki
bir daha satmışsın sen beni...
Ulaş MENLİK
-
Seni Düşünürken
Seni düşünürken ,
Karanlık rüyalarımın riyasız seraplarında
Kararsız kaldım uykusuz gecelerimde
Seni içime çekerken
Dumansız sigaramın ateşinde
Düşerken
Düşlerken
Düşle erken
Düş erken
Düşle
Ve Düş...
Sonra bir el;
Sıcağında yanağıma dokun
Gel yüreğimin ucuna kon
Bir buse, öp dudaklarımdan
Bir kırmızı gül ol ve ansızın aç
Bir de sinsi sinsi kana (karış) kalbimin üzerinde
Seni düşünürken ,
Bir aşk sarmaşığı ruhuma dolanır.
Ve deliler gibi sarmaya başlar,
Sardıkça, saçların dalgalanır.
Rüzgarını yüzüme üfler, dudaklarım çatlar
Buz kesilir vücudumda
Dokundukça sızlar yüreğim
Ve yanar gözlerim
Seni düşünürken,
Kimsesiz bir gemi geçer sevdadan yoksun okyanuslarımdan,
//...der dudakların,
Seni düşünürken, kirpiklerini...
Seni düşlerken, ...//
Der dudaklarım...
NeYzEn..
Bülent Kaya
-
Seni Düşünürken 2
Seni düşünürken,
Başucumdaki ilk çekildiğimiz
Fotoğrafa dalıp gidiyorum.
Anılarda can çekişip çırpınıyorum
Çıkamıyorum sensizliğin içinden
Ben dur desem de
Saçlarını okşuyor,
Dudaklarına dokunuyorum.
Tutamıyorum, durduramıyorum kendimi.
Bak yine gözlerim nemleniyor.
...Hissediyor musun?
Derken dudaklarım
Gökyüzünde arıyorum seni
Gece ilerliyor
Ay ışığı üstüme çökerken
Gözlerim yine seni arıyor
Sen gidiyorsun
Işığım azalıyor
Gözlerim bebeksiz,
Bedenim gölgemsiz kalıyor.
Hani insanlar konuşmak isterlerde konuşamazlar ya
"Seni özledim bebeğim" der gibi
Bağırmak isterlerde bağıramazlar ya
Bak ve duy:
"Seni düşünüyorum" diye haykırıyorum
Duy sesimi vurdumduymaz
Bende öyleyim işte
Yalnız başıma
Sana bağırmak için
Şiir yazıyorum martıların kanatlarına
Bu şiiri de uçuruyorum semalarına
Hadi tut...
Tutabilirsen avuçlarında
Seni düşünürken,
Yapayalnızım şimdi
Bir ok daha saplanıyor
Martı kanatsız kalıp düşüyor
Senin benden düştüğün gibi
Düşünüyor
Düşlüyor
Ve düşüyorum
İçim yanıyor
Ama sen yoksun içimde
Seni düşlerken,
Kilometrelerce uzakta
Şiir can çekişiyor
//...düş (üyorum)
dedi dudakların,
Resmini izlerken, kirpiklerini, gamzelerini...
Seni düşünürken,
Gidiyor musun?...//
Dedi dudaklarım.
Not: Seni düşünürken, kimsesiz bir gemi geçer sevdadan yoksun okyanuslarımdan...
NeYzEn..
Bülent Kaya
-
Geç İçimden
Gün gelir anarsın
Günü gelir anlarsın
Gün gelir unutursun
Günü gelir avutursun
Gün gelir ağlarsın
Günü gelir gülersin
Gün gelir bir bir geçer
Ama bir sen....
Bir/sen geçmezsin içimden...
İşte sevgili
Günü geldi;
Sus!...
Ve
Bana hiçbir şey söyleme
Ataşın kor oldu içimde
Vakit geçiyor
Acele et bir tanem
Hadi gel
Geç içimden
Gün(ü) geçmeden...
NeYzEn..
Bülent Kaya
-
İnan Ki
İnan ki kırılmış bir ayna gibiyim,
İnan ki paramparça, kırık dökük bizim aşkımız,
İnan ki çaresizliğimin, ümitsizliğimin döküntüsüdür
İnan ki şiirleri en hüzünlüsü, en çilelisidir
İnan ki güzelim
İnanır mısın? (ki)
Bu yazdıklarım;
/İnanmayan imansıza latife ve
İnsafsız inançsızca ima/
NeYzEn..
Bülent Kaya
-
Mona Lisa
Bülent Kaya
//...Yo(k)sun Yeşilim/(Kar)anlık Maviliğimde
Önümde boş bir tuval
Elimde Pamuk Prenses'in saçlarından yapılma bir fırça
Karalıyorum dünyanın en ünlü tablosunu
Bir dokunuşla saçlarından başlayıp
Gök mavisi gözlerinde son bulmak istiyorum ama
Tek fırça darbesi ve
Gök kuşağının muhteşem renkleri bile yetmiyor
Mona'yı çizmeme...
Kızıllığından süzülüyorum gamzelerine doğru
Kelimeler karışıyor kan kırmızısı dudaklarına
Aralıyorum kirpiklerinin siyahından
Yosun yeşili gözlerini
Dalgalar savuruyorum tutam tutam saçlarına
Rüzgârla işliyorum tuvale seni...
İçimdeki kelimeler eksik kalıyor
Kömür karası kaşlarında
Ve renkler sığmıyor renksiz gülüşlerine
Aldığım nefesten soluyorum seni;
Mona Lisa...
/Aşkın şiirini çizmek istiyorum
Göz bebeklerindeki perdeyi indirip
Tek tek fotoğraflarını izleyerek.../
Ve bir şarkı
Bir şiir
Resim
/Mona Lisa'mı çiziyorum/
Tozpembe silikliğinde ararken seni
Siluetin canlandı göz bebeklerimde
Işıltında bulurken sende kaybolmuş kendimi
Sıcaklığında terliyorum kışın ortasında
Çölde Leyla'sını arayan Mecnun gibi
Dağları deliyorum
Ferhat'ın delemediklerini
Ve göçük altında buluyorum kendimi
Şeffaflığına bakar gibi resmine bakıp
Işık hüzmesi gibi aktım gözlerinden
Esrarengiz ve zarif bir gülümseme vardı dudaklarında
Sanki
Tabiatta eşi benzeri yoktur bunun
Sanki
Aşk bana baktı
Ben aşka...
Aşk aşk aşk...
Diye...
Elimde kara kalem yüreğim
Aşkımın tablosunu çiziyorum
Beyaz bir kâğıda bakar gibi
Karanlık maviliğinde...
NeYzEn..
Bülent Kaya
-
Yalnızlığımın Şiiri
//...Seni kendime ararken
Umutsuzluklar içinde kalakaldım bir köşede...
Ve gelip geçiyorken hayat
Alamadan fikrimi yaşama dair
Farkın da bile değilim yalnızlığımın
Sevgiye aç bedenime
Aşk'tan yoksun yüreğime
Üzerime gelen sıvası çatlamış dört duvara
Sende kaybolan ruhuma
Bitmek bilmeyen tütünümün dumanına
Harfleri silinmiş, eskimiş klavyeme
Ve gün yüzüne hasret
Sararmış sayfalarıma inat
Yazıyorum...
Ne hatırlamak geçmişi
Ne hatırlanacak bir şeyler yapabilmek
Ne silebilmek defterden yazılanları
Ne silinecek isimler bulabilmek için
Ne de yaşamıma paha biçemeyenler için
Yazıyorum...
Ne kimsenin yaşamında benden bir alıntı
Ne kimseden bana fayda
Olsa olsa zarardır insana,
Benim yalnızlığım
Ne varsa kendinde var
Unutma!...
Ne seninki ona,
Ne de onunki sana
Çözümü olmayan yalnızlığa mahkumum
Bilirler ki her yalnız(lık) olan başlı başına bir dünyadır
Yaşamı kendi içine sığdıran
Her dünya başlı başına bir yaşamdır
Oysa bir kişinin yaşamına dolan
Hükümsüzce yalnızlığa mahkumum
Sebebi bile bilinmeyen hüzünlere
Ardı arkası gelmeyen günlere
Asla duyulamayacak olan dost seslere
Sevgiliye ve sevgiye hasret yüreklere sesleniyorum
Yalnızlığımın şiiri dir bu
Kimsesizliğime itafen...
NeYzEn..
Bülent Kaya
-
şimdilik yeter...
sanırım...
devamı gelecek..
kalın sağlıcakla....
-
SİTEM
Çizgiler;
Önümüzde hep seriliydi boylu boyunca
göremedik...
... takatsiz duruşlarımızda,
gözlerimizdeki alacakaranlıkta bile
gökkuşağının altında
"Biz" in ta kendisiydik.
Dilde değil,
tuvalin tam ortasında idik.
hep yaşadığımız andan ibaret sanırız ya hayatı,
öyleydi sanmalarımız.
Aslında;
hiç de sandığımız gibi değilmiş
ne an nede hayat...
Duvarların arkasında içilen,
katran karası
demli çayları okudum.
Su! Ay'a vuruldum sandı
mehtabın seyrini bana bıraktı.
Peki Su bilir mi acaba?
mehtap aslında Ay'ın suda yansımasıydı.
Neden sahip çıkmadı mehtaba?
Neden sen bir hırsızsın dedi
ve mehtabın seyrini bana verdi?
Ben mi istedim?
Ben mi alıp kaçtım?
yoksa doğan günle gelen gerçekler mi yok etti
suyun üstündeki Ay yansımasını?
Karanlık yargılarla infaz edildim.
Halbuki;
ne Ay benimdi ne de mehtap.
sadece deniz kenarından geçerken
seyre dalan keyifli bir izleyiciydim.
En derin kardeşlik sadece tuvalimde değil,
tuvalimin en derinlerinde kaldı şimdi.
Renklerim,
benim canım renklerim
alaca bulaca
ve artık bütün bedenimde...
-
09.05.2009 15:04
sus pus olurum bir an
ölülerin çığlıkları duyulur
konuşurum
yaşayanlar sus pus olur
hiç kimse değilim
inkar etmedim
sevdim;
su gibi sevdim
başka türlü sevmeyi hiç bilmedim
sevilmedim de
oysa çok istemiştim,
şimdi gökteyim
yarın belki yerde
bir ölü var içimde
sohpetlerdeyim
ve yine sus pus oldum
kapandı gözlerim
sabah ister olsun
ister olmasın
gidiyorum
taşınıyorum kendimden
nefret te ediyorum
lanet te kendime ve herşeye
sevdim,
sevilmediğimi de bildim
zaten adam değildim
gitmeliyim...
Ulaş MELNİK
-
Gülümse Çocuk !
Güneşi örten, ateş gözlerinle
Yeni bir dünya kur çocuk…
Göz yaşlarını sil !
Sere serpe yaşanan acıları
as! kelebeklerin renklerine
cılız bacaklı
hayalleri rüyalarda saklı
şarkı söyleyen kız çocuklarını resimle
mavinin sonsuzluğunda yiten
bulutların pamuksu tenine.
Kuka taşlarına saklanmış kırılganlığını
Ekleyip savaşın soğuk izlerine,
Rengarenk balonların üstüne yaz
Gözyaşlarınla “geleceğim ben” diye.
Düşünme açlığını , acını…
Ağlama gidenlerine
Kimliğini unut…!
Haykır “insanım ben” diye.
Yalın ayak, başı çıplak
Koş rüyaların içine
Aş! Bir bir…
Yüreklere kazınan
Dikenli tellerin çevrelediği
Kanlı revanlı sınırları.
Adım adım geç zamanın ötesine.
Yarına miras düşlerle, gülüşlerle
Anne sıcaklığını çalan öpüşlerle
İliş uçurtmaların seyirlik haline.
Asıl! haylaz Anka’nın yeniden doğarak
Rengarenk özgürlüğe kanat çırptığı çığlıklarına…
Sen yaz çocuk!
Sonsuzluğun döngüsünde
Sevgiyi,
Erit içinde ki nefreti…
Gülümse!
Gülümse ki
gözlerinin örttüğü kızıl güneş
doğsun içine…
Dilek Karaağaç
-
:) Gülümsettin beni kuzen, Harika bir şiir Tebrik edrim..
-
Cevabı Yek Olana!
Zat-ı muhterem'e midir isyan
Haşa !
Huzurda el-pençe divan eğilir,
"insan" olan insan.
Hakkın hükmünü vermek haddime değil !
Amma ve lakin "Oku" , bil, öğren, öğret
İnanan için emir değilmidir ?
Madem öyle susmak neyin nesidir ?
Sorgunun cevabı ‘Yek'se
Söyle düşeşler kimin içindir ?
Eğriye eğri, doğruya doğru diyerek
Bulunmazmı huzur yolu ?
İllaki kör kuyulara atılan taşların
Peşinemi düşmeli insanoğlu ?
Elbette ki güneşin karşılığı gece
Güzün karşılığı yazdır.
Ancak Yezid'e kim vermiştir o haddi;
Güneşi karşılayan yıldızları topla
Cebe indir!
Baharı karşılayan gelincikleri topla
Zevk-ü sefa uğruna
Sadece kendi bahçene diktir !
Özgür irade kimin içindir ?
Mala mülke tamah edip,
Yedi ceddini satanlar içinmidir ?
Avuç açıp aman dileyenler içinmidir ?
Yoksa hiçbiri midir ?
Yerle gök arası adı esir olmuş
Çocukların bedenleri gibi
Kara bahtları kime kurban edilir ?
Arşa ulaşmak için çıkılan yolların taşlarında
Daha kaç kafa ezmek gerekir ?
Kaç soyun yok olması...
Kaç kölenin ağalara satılması...
Kaç kadının hareme alınması...
Kaç ananın gözyaşlarına boğulması...
Kaç babanın yavrıları uğruna kursağını tıkaması...
Kaç elmasın kana bulanması...
Kaç çocuğun avuçlarından hayatının çalınması gerekir ?
Devenin "Boynum eğri" diyebilmesi için
Daha kaç yerinin eğri olduğunu görmesi gerekir ?
Vel hasıl-ı kelam;
Adı Güzel söyler, Dilek inler!
Bitmez bu çileli sualler...
Dilek Karaağaç
-
Türkçeyi iyi derecede bilmeyenler için daylek'in yazısındaki bazı kelimelerin eş anlamlıları:
Yek : Tek
El-pençe = Boyun eğmek
Madem = Eğer
Vel hasıl = Kısaca
Tamah = Azla yetinememek
Arş = Gökyüzünün en üst katı
Baht = Alınyazısı / kader
Sualler = Sorular
Haşa = ~ Allah yazdıysa bozsun
İrade = İstek göstermek
-
Votka Şişesinin Dibinden Haller
Sarı saçlı çorak bedenlere pusu kuran
leş yiyiciler bekleşir.
Domino taşlarıyla sarmalanmış
köhnemiş kentin kargacık burgacık sokaklarında.
Gün batımıyla başlar şenlik
Karanlığın belirsizleştirdiği vücutlarda.
Namus kumkumalarının ceplerinden
Tek tek çıkan
beş para…
on para…
gün doğumuyla tutkuya esir tenlerde
acı suyla çağıl çağıl akarken
Votka şişesinin mavi gözlerinde
Kızıl sarayın debdebeli günlerine hasret kadınlar belirir.
O kadınlar ki karnında canlanan tohumdur sermayesi…
Nede olsa can kurtarmaya can feda etmek gerekir.
Kadın bilir ki;
Aslı hayvan olan görünürde baba
Dayanamaz, dünyaya gelen tazecik nefesin ağlayışlarına
Hani serde ve sözde erkeklikte varya…
İşin özü;
Sarı sıska kadın bilir,
Biraz sus biraz pus
Tene mis
Yüreğe taze nefes
Yeter Er kişinin aklını ve uzaklarda bekleşen
Çocukların hayatlarını çalmaya
Nede olsa can feda etmek gerekir can kurtarmaya.
Dönenlerden habersiz
Biraz alık biraz aylak
Nefsine esir Er kişi ile toplayalım taze nefesi
Yanına birde sarı sıska mis teni ekle…
O tenler ki;
Artık unutulmuş ülkelerde,
Gözlerinde baba özlemi
yüreğinde yar hasretiyle
köksalan ailelerden bihaber...
Tanrının el çektiği yerde devran böyle döner
miş
Der !
Bir zamanlar
aklını çok sanan dilek
Gün ola hayrola
Bakalım daha neler görecek
miş
Bu hayırsız dünya…
1nisan2010Akmermerlerinşehri
Dilek Karaağaç İnce
-
Seyyah Anneler
Kendini kandıran akıllar !
Bilirmi ki ?
Ne örs çekiç
Ne yollara dökülen kurtlar
Ne kara köleler
Ne paranın esirleri
Kalmadı bu dünyada.
Bilirmi ki ?
Seyyah anneler değiştirdi artık yazgıyı…
Hadi yazın şimdi akıllar !
Yeni bir “izm” daha
Gün seyyah annelerin günü
Irk seyyah annelerin ırkı…
1nisan2010Akmermerlerinşehri
Dilek Karaağaç İnce
-
Lucifer
Gecenin kuytusundan akıp
şafağı söktüren gözyaşlarımı silerken yakaladın...
parçalanan yaşanmışlıkların lekeleri
yapışır kanatlarıma,
bırak kanatlarımı Lucifer...
acının söktüğü tırnaklarımı atarken sokağa;
kan sızan parmaklarımla
yapışmak istiyorum toprağa...
Dilek Karaağaç İnce
-
Direniş
Gri yaşantımın puslu bekleyişiydi
Yüzüme vuran.
Bitirilmiş baharların;
Soluk yaprakları düştü
Damla damla yeşile akan yaşlarıma.
Kabuk bağlayan yaralarla donanmış ayaklarımın
Adımladığı tozlu yollar dolandı
Yüreğime.
Günler , geceler
Dilde yuvarlanmaya dönen,
Sayısız
Anlamsız
Karşılıksız
Yorgun ve yalın heceler;
İnadına esti yüreğimde ki toza.
Hatırlatmak isterken
Gelişleri, gidişleri, dönüşleri...
Gitmekle gelmek arasında aktı can
Bir yere, bir göğe.
Yorgun ellerle
Peşin sıra serpiştirdiğim umuttur
Beni; kahverengi yaprakların
Umursamaz olgunluğunda
Yaşamın tam ortasından köşelere sürükleyen.
Seni, beni, paylaşımları ve herşeyi;
Bölen kalın kontur çizgileridir
Ruhumun tam ortasından geçip
İsli duvarlarını sarsan.
Yaşlı sızılarım eşliğinde
Kulaklarında çınlar
Eş zamanlı bölünmeler.
Kandinsky ‘nin düşlerinde can bulurum
Renkli dünyanın tam ortasında
Spirale dolanan ben.
Karede var olan sana dair öteki yarımı izlerim
Halbuki ben daha daireyi bile tamamlayamadım
Geç kaldığımı sandığım an
Fark ederim ;
Ruhumu bölen kalın çizgidir
Eş zamanlı yaşamlarımızda ki
Şekillenmeleri birleştiren.
Ve yeni döngü...
Direnirim...
Çatlamış topraktan köklerimi çıkarabilmek için
İnadına bir damla suyla.
Direnirim...
Kollarımda;
Sonsuzluğu adımlayan çocuklarımın sıcaklığı,
Yüreğimde koşan
Özgür ve asi atların sana tutkulu sevgisi ile.
Direnirim...
Gözlerinin yeşile doymuş kuytularına bakarken
Son nefesimi verebilmek için...
29OCAK2009
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN HAYAT !
-
makarada ipliğim
sır ma sır a çekin beni
en tari(h)si al basma
şiirlerin üstüne
-
DUVAR/DA-VAR
iki şiir yazılır
bir duvarla sohbetin
satır aralarına
ya bir ömür tortusudur
dökülürsün aynada
duvarlar arasına
ya dökülür
duvarlarla birlikte
ayna da sana
aynaların
nasırlı sırlarına
diri diri gömülmek
mini mumda
kendisiyle bakışık
üçüncü bir şık
olsun varsın
önünde ve sonunda
hiçliğin değillenir ya
duvar/da-varsın artık
her hal u karda
recep memis-07/05/2010-20:40/yahyakaptan