Bulgaristanda cetelesme faliyetleri, 1976 Nisan ayaklanmasi(ÐприлÑко въÑтание) ve yankilari
Silâhlı hareketler - Çete Harekâtı
Въоръжена борба - ЧетничеÑко движение
"Guerov il Ignatieff. No 30, Philippopolis, le 18/30 Mai 1862.Chiffre. Un soulevement ouvert des Bulgares Hant impossible, quelques uns ont en l'idee de faire aux Turcs la guerre de brigands et quelques bandes en sont dejil formees. On tache d'inspirer cette idee aussi aux bandes des brigands Bulgares qui circulent dans le district de Philippopolis, et pour y parvenir, on demande mon appui moral et la promesse de quelque subvention en cas d'une necessite extreme. Je demande les ordres de V. E. pour la reponse que je do is donner il cette demande." (Guerov)." (T. Pençev, Ed., Arbiv na Nayden Gerov, I., s. 284, Belge No 241).
18/30 Mayıs 1862 günü, Filibe'deki Rus Viskonsolosu Gerov, Ä°sÂtanbul'daki Rus Büyükelçisi Ä°gnatiev'e üstteki ÅŸifreyi gönderir. Aslı Fransızca olan ÅŸifrenin Türkçesi şöyledir:
"Bulgarların açık bir ayaklanması imkânsız olduÄŸundan, bazıÂları Türklere karşı çete savaşı yapmak fikrindedir ve ÅŸimdiden birkaç çete kurulmuÅŸtur. Filibe sancağında dolaÅŸmakta olan Bulgar eÅŸkıya çetelerine de bu fikir telkin edilmeye çalışılÂmaktadır. Bunun için berim manevî desteÄŸim ve son derece zaruret hâlinde bir miktar para yardımı vaadi istenmektedir. Bu isteÄŸe vermem gereken cevap hakkında Ekselanslarının emirlerini rica ediyorum."
Aynı tarihlerde çete harekâtına geçilmesi hazırlıklarına baÅŸÂlanmıştı. Bu hazırlıkların organizatörü, Georgi Stoykov Rakovski (1821-1867) adında bir Bulgar ihtilâlcisi görünmektedir.
Bulgar taÂrihçilerinin çete harekâtının ideologu, millî kurtuluÅŸ harekatının ilk organizatörü olarak adlandırdıkları Rakovski, Kazan'da (Kotel) doÄŸmuÅŸ, Karlova'da, Ä°stanbul'da KuruçeÅŸme'deki Rum okulunda okumuÅŸtur. 1841 yılında Atina'ya gitmiÅŸ ve orada "Makedonya DerÂneÄŸi" adlı gizli bir derneÄŸin kurulmasında aktif rol oynamış. 1842'de Ä°brail'e geçmiÅŸ ve oradaki Bulgarlar arasında çetecilik hazırlıkları yapmıştır. Kırım Savaşı çıkınca, Rusya hesabına casusluk yapmak amacıyla Ä°stanbul'da bir "gizli örgüt" kurmuÅŸ ve bir casus ÅŸebekesi meydana getirmiÅŸ. Türk ordusu hakkında bilgi toplayıp Ruslar'a iletmek amacıyla Türk hizmetine girmiÅŸ ve Åžumnu Türk ordusunda tercüman olarak görev almış. Buradayken casusluÄŸu anlaşılıp yakalanmış ve Ä°stanbul'a götürülürken yolda kaçmıştır. 1858-60 yıllaÂrında Odesa'da bulunmuÅŸtur. 1860 yılında Belgrad'a yerleÅŸmiÅŸ ve orada "Bulgaristan'ın siyasî kurtuluÅŸu için" daha aktif çalışmaya baÅŸlamıştır. 1862 yılında ilk "Bulgar lejyonunu" kurmuÅŸtur. BulÂgar çete harekâtı, bu lejyonun kuruluÅŸuyla baÅŸlatılır.
Panslavistlerle devamlı iliÅŸki kurmuÅŸ olan Rakovski'nin, silâhlı harekete geçme yolundaki fikirleri, Filibe Rus Viskonsolosunun yuÂkarıdaki ÅŸifresinde ileri sürülen fikirlere benzemektedir. Rakovski'ye göre, silâhlı harekata çetelerle baÅŸlanacaktır. Bunun için eÅŸkıya çeÂtelerinden faydaIanılacaktır. Yalnız bu çeteler sınır dışında hazırlanıp silâhlandırılacak ve uygun siyasî ÅŸartlarda Türkiye'ye salınacaklarÂdır. Çeteler, bir merkezden yönetilecektir. Türkiye'ye girdikten sonra Bulgarları ayaklandıracaktır. Bulgar ayaklanması çıktıktan sonra da büyük devletler ve özellikle Rusya, ÅŸu veya bu ÅŸekilde meseleye müdahale edeceklerdir. Böylelikle Bulgarlar Türk yönetiminden kurtulup bağımsızlığa kavuÅŸacaklardır. Rakovski'nin ve bir kısım Bulgar milliyetçilerinin inançları ve fikirleri kısaca budur (Kratka Bılgarska Entsiklopediya, IV, s. 342-343. Kinov vd., Vıorıjenata Borba..., s. 152-154).
Bu inançla, Sırbistan'da ve Eflak'ta (Romanya) (1862-1868) çeteler hazırlanıp Türkiye'ye gönderme iÅŸine giriÅŸiliÂyor. Belgrad'da Bulgar lejyonunu kurduktan sonra, 1862 yılında Rakovski, "Bulgaristan'da ayaklanma zeminini hazırlamak" amaÂcıyla Hacı Stavri adında birini Sırbistan'dan Tuna Vilâyetine gönÂderiyor. Kendisine, Bulgaristan'da ayaklanma çıkınca Sırbistan'daki Bulgar gönüllülerinin ve Sırp askerlerinin yardıma gelecekleri de bildiriliyor.
Hacı Stavri, Tırnova, Gabrova, Elena, Dranovo taraflaÂrında dolaşıyor, çete toplamaya, ayaklanma hazırlamaÄŸa çalışıyor. 150 kiÅŸilik bir çete de hazırlanıyor. Ama, Türk makamları çabuk tedbir alıyor ve ayaklanma çıkmıyor.Â
(Özetle: Son olarak, 5 Temmuz 1868 günü Ziştovi’nin doğusundan Tuna’yı geçen Hacı Dimitır ve Stefan Karaca çetesi Türk sahil muhafızlarınca görülüp, kovalama başlar, çarpışmalar meydana gelir. S.K.)
Bu son çete hareketinin bir sonucu olarak: İlk defa silâhlı Bulgarlarla silâhlı Türk köylüleri karşı karşıya gelip vurulmuşladır. Türk halkından da epey ölenler, yaralananlar olmuştur. Bulgarlarla Türkler arasındaki ilişkilerde, henüz ufak da olsa bir gedik, bir yara açılmıştır. Çetelerin kovalanması işinde sivil Türk halkının kullanılması, Filibe sancağında yeteri kadar asker ve zaptiye bulunmaması yüzünden o gün için bir zaruretti; fakat ilerisi için bir hata olmuştur. Bu noktada Türk makamları, Bulgar ve Türk halkını birbirine düşürme yolundaki Panslavist oyununa gelmişlerdir. Açılan yara ileride büyüyecektir.
1876 Nisan ayaklanması - ÐприлÑко въÑтание
1875 yılındaki ayaklanma denemesi fiyasko ile sonuçlanınca, asıl Bulgar ayaklanması 2 Mayıs 1876’da çıktı. Rumî takvime göre 20 Nisan 1876 günü patlak verdiği için Bulgari tarihine bu, “Nisan ayaklanması (Aprilsko vıstanie)†adıyla geçmiştir.
O zamanki bir gözlemciye göre bu ayaklanma, Panslavistlerin Osmanlı-Türk İmparatorluğu’na karşı girişmiş oldukları “büyük fesat zincirinin bir halkası†idi (Foreign Office Archives, Public Record Office, London, F.O. 424/43 - Confidential).
Başka bir deyinle, Nisan ayaklanması, beş yüz yıllık Türk yönetimi boyunca Bulgarların en önemli ayaklanmasıdır ve 1877-78 Türk-Rus Savaşına giden olaylar zinciri içinde bir yeri vardır.
Kırk yıla yakın bir zamandır, eğitim yoluyla, çete göndererek ve nihayet profesyonel ihtilâlciler görevlendirerek hazırlanan Bulgar ayaklanması çabuk bastırılmıştır. Türk karşı saldırısına hiçbir Bulgar ayaklanma merkezi 10 gün dayanamamıştır. 2 Haziran 1876 günü Rusçuk’taki Fransız Konsolosu Aubaret şöyle yazmaktadır: “Bulgar ayaklanması bitmiş telâkki ediliyor. Dışarıdan gelmiş tahrikçiler tarafından çıkarılmış olan hareket, asla millî olmamıştı ve itibarla zaten dayanamazdı.†(Archives des Affaires Etrangeres de France, Turquie, CPC. Roustchouk 1876-1879, Tome 3, f. 37: "L'insurrection bulgare est.. consideree comme finie. Le mouvement, du a des agitateurs venus du dehors, n'a jamais ete national, il ne pouvait done pas se maintenir." (Roustcouk, le 2 Juin 1876, Dir. politique No 9)
Ayaklanmanın sonuçlarını yerinde tahkik eden İngiliz memuru Baring, bu konuda şunları yazmaktadır:
"(Ayaklanmanın) baÅŸlıca tahrikçileri dışarıdan gelmiÅŸtir ve dış tahrik olmasaydı ayaklanma çıkmayacaktı; fakat bunların kendi ihtilâlci ve Panslavist fikirleriyle halkı ne dereceye kaÂdar endoktrine ettiklerini söylemek kolay deÄŸildir... Papazlar ve öğretmenler ihtilâlci eÄŸitime muhtemelen en fazla kulak verenlerdi ve çorbacılardan bazıları da iÅŸe karıştırılmışlardı. Fakat saygıdeÄŸer Bulgarların çoÄŸunluÄŸunun buna fiilen katılÂmadıklarına inanıyorum... Köylüler, Türkler kendilerini öldüÂrecek diye aldatılarak köylerini boÅŸaltmışlardır; küçük kasaÂbalar halkı tehditle ve son derece aşırı yabancı yardım vaadiyle ayaklanmaya iÅŸtirak ettirilmiÅŸlerdir... Ä°htilâl iyi plânlanmış, fakat sefilce uygulanmıştır. Halkın kalbi açıkça bununla deÄŸildi. Ä°syancılar masum Türkleri öldürmek ve diÄŸer isyan hareketlerinde bulunmakla hata ettiler. Fakat fiilen kendilerine karşı hücuma geçildiÄŸi zaman gösterdikleri direnme, direnme sözüne lâyık deÄŸildir." (Report by. Mr. Baring, 1.IX.1876, F.O. 424/43, p. 353)
Sonuç olarak 1876 Bulgar ayaklanması üzerine ÅŸunlar söyleneÂbilir: Ayaklanma politik bir ayaklanmaydı, sosyo-ekonomik nedenÂlerden dolayı çıkmamış, Türkiye üzerinde ayrı bir Slav devleti kurÂmak veya Bulgarları Osmanlı-Türk Ä°mparatorluÄŸu’ndan koparmak fikriyle hazırlanmıştı. Ayaklanmayı hazırlayanların arkasında RusÂya ve Panslavizm vardı. Ayaklanma yurt dışında plânlanmış, dışaÂrıdan gönderilen profesyonel ihtilâlciler tarafından çıkarılmıştı. Ayaklanmanın ilk kurÅŸunu Filibe Rus Viskonsolosu Nayden GeÂrov'un doÄŸduÄŸu köyde atılmıştı. Yine ayaklanma en fazla Filibe ve Tatarpazarcık kazalarında yayılmıştı. Bu bölgedeki büyük Bulgar köyleri, Kırım savaşından beri Panslavistlerin yoÄŸun çalışma alanÂlarıydı. Aslen Bulgar olan Filibe Rus Viskonsolosu Gerov, ayaklanÂmanın bu bölgede hazırlanmasında rol almıştı. Gerov'un arkasında Panslavizmin bayraktarlarından olan Rusya'nın Ä°stanbul BüyükelçiÂsi Ä°gnatiev bulunuyordu (Ä°gnatiev'in bu ayaklanmanın arkasında olduÄŸuna dair o zamanki Türk makamlarının eline önemli belgeler de geçmiÅŸti. Viyana'da çıkan Neue Freie Presse gazetesi 21 Temmuz 1876 tarihli bir Ä°stanbul telgrafında ÅŸunları yazmıştı: "Constantinople, 21 Jui11et 1876. Ä°l Y a deux jours Sir H. Elliot a ete informe par le Grand Vizir que Midhat Pacha avait ete mis, par des amis a lui, en possession de documents fort compromettants pour l' Ambassadeur de Russie; depuis dix semaines ıes dits documents avaient ete communiques au Conseil des Ministres... Le contenu des documents en question serait tenu secret par les Ministres, bien qu'il ait des raisons de croire que Sir H. Elliot soit au courant de l'affaire. Aujourd'hui il ressort que le General Ignatief aurait provoque son conge du jour ou il a appris la decouverte faite par les Ministres ottomans..." Loftus to Derby, St. Petersbourgh, August 1, 1876, Conf, 341, F.O. 424/43, p. 30, No 56 and incl. Rusya bu haberi yalanlamış ve Gorçakov Ä°ngiliz Sefiri Lord Loftus'a, anılan belgelerin sahte olduklarını, Viyana'daki Polonyalılar tarafından düzenlendiklerini söylemiÅŸtir. Loftus to Derby, St. Petersbourgs, Aug. 15, 1876, Conf. No 355, F.O. 424/43, p. 129, No 226: "These papers, Prince Gortchakow said, were spurious or forged documents, and were fabricated by a company of Poles at Vienna, who made trade of it..." Fakat TemÂmuz 1876'da Petersburg'a giden Ä°gnatiev'i Türk Hükûmeti geri kabul etmek istememiÅŸ ve ancak Ä°ngiliz baskısı ile Ä°gnatiev tekrar Türkiye'ye kabul edilmiÅŸtir. Elliot to Derby, Therapia, September 14, 1876, Most confidential, No 1011, F.O. 424/43, p. 485-486, No 796.: "The person sent to me confidentially by the Sultan this morning spoke of the dread H. M. felt at the thoughts of having to receive General Ignatief upon his return here... i thought it right to observe that any endeavour to obtain his recall at this moment would be unadvisable..." Ä°gnatiev'in TürkiÂye'ye dönmesine karşı koyulmaması için Ä°ngiltere'nin Türkiye nezdinde baÅŸka diplomatik teÅŸebbüsleri veya daha doÄŸrusu baskıları da olmuÅŸÂtur. Derby to Elliot, September 30, 1876, No 610, F.O. 424/43, p. 574, No 961).
Pananslavistler, Bulgar ayaklanmasını hazırlarken Filibe bölgesine özellikle önem vermiÅŸlerdi. Çünkü bu bölgenin milliyetler çaÂtışması bakımından, stratejik önemi vardı. Güneyden gelen HelleÂnizm, doÄŸudan gelen Türklük ile kuzeyden uzanan Slavlık bu bölgeÂde rastlaşıyor, çatışıyordu. Burada bir Bulgar ayaklanması çıkarmakla Panslavizm, Türklere ve Hellenizme üstünlük saÄŸlamak amacı gütmüştür.
Ayrıca Bulgar ayaklanmasını Rodop DaÄŸları eteklerine kadar yaymakla Panslavistler, kurmayı tasarladıkları Slav Bulgar devletini buralara kadar uzatmak emelini beslemiÅŸlerdir. Çünkü o tarihe kadar "Bulgaristan" denince Tuna ile Balkan sıradaÄŸları araÂsında kalan Tuna Vilâyeti kastediliyordu. Görev çevresi Tuna VilâÂyeti olan Rusya'nın Rusçuk BaÅŸkonsolosluÄŸunun kapısında ve tabeÂlasında da "Rusya'nın Bulgaristan BaÅŸkonsolosluÄŸu" yazılıydı. 1876 Bulgar ayaklanmasından sonra, Ä°gnatiev'in emriyle, bu tabelâdaki "Bulgaristan" sözü çıkarıldı. Panslavistlerin gözünde artık BulgaÂristan, yalnız Tuna Vilâyeti ile sınırlandırılamazdı, ta Rodoplar’a ve Makedonya'ya kadar uzanması gerekliydi (Bu konuda Fransa'nın Rusçuk Konsolosu ÅŸunları yazmaktadır: "... Jusqu'ici, on entendait par Bulgarie le vilayet du Danube y compris bien entendu, les Sandjaks de Sofia et de Nisch, plus quelques districts faisant ii tort partie de Philippopoli. Les Russes eux-memes reconnaissaient la justesse de cette delimitation... J'avais done pu lire, depuis mon arrivee ii Roustchouk, sur l'ecusson du Consulat General de Russie comme ii la porte de tous mes collegues, les mots: "Consulat General en Bulgarie". Mais le General Ignatieff, sentant qu'un pareil aveu pourrait se retourner contre lui, a ordonne ii ses agents d'effacer le mot de Bulgarie, j'ai en effet appris... que cette province a tout d'un coup Hendu ses limites jusqu'ii Salonique et Monastir..." Archives des Affaires Etrangeres de France, CPC. - Turquie, Roustchouk, 1876-1879, Tome 3, ff. 127-128. Burada yeri gelmiÅŸken belirtmek gerekir ki, Panslavistlerin bayraktarÂlarından olan Rusya Büyükelçisi Ä°gnatiev'in "Büyük Bulgaristan" emeli üzerindeki çalışmaları, 1876 Bulgar ayaklanmasından çok önceki yıllara kadar gitmekte idi. Gerek Rusya DışiÅŸleri Bakanlığı Asya Ä°ÅŸleri Dairesi Müdürü olarak, gerek 1864'te Ä°stanbul'a Büyükelçi geldikten sonra Ä°gnatiev, güney Bulgarlar arasında sistematik olarak Slavlık bilincini geliÅŸtirme politikası gütmüştür. Bununla da yetinmeyerek RoÂdoplar bölgesindeki Pomakları da SlavlaÅŸtırma ve bu ÅŸekilde ileride kurulacak olan Büyük Bulgaristan'ın sınırlarım Ege Denizi’ne kadar uzatma açgözlülüğünü göstermiÅŸtir. Pomaklar arasında Bulgarlık fikrini yayma talimatı vererek 1869 yılında Filibe Viskonsolosu Gerov'u Rodoplara göndermiÅŸ, kendisine çeÅŸitli raporlar hazırlatmıştı. Arhiv na Nayden Gerov, Cilt l, s. 519-520, Belge No 461, s. 503, Belge No 449 vs.). Kısaca, Filibe bölgesindeki ayaklanma, “Büyük Bulgaristan†emeli için hazırlanmıştır.
Ayaklanmanın asıl liderleri yurt dışından gönderilmiÅŸti, ama, ikinci derecedeki elebaşıları yerli Bulgarlardandı. Bunlar arasında öğretmenler ve papazlar geniÅŸ yer tutmaktaydı. Çünkü kilise ve okul, Rusya'nın ve ihtilâlci Panslavistlerin çok önceden el attıkları ocaklardı. Papazların bir kısmı ile öğretmenlerin çoÄŸu Rusya'da yetiÅŸtirilmiÅŸti. Sonra 1870-71 yıllarında bunların bir kısmı gizli ihÂtilâl teÅŸkilâtı içine alınmışlardı. Ayaklanmaya katılırken bunlar göÂnüllü ve bilinçli idiler.
Fakat köylü kitle, bilinçli deÄŸildi, gönüllü de deÄŸildi; ayaklanÂmaya sürüklenmiÅŸti. Ayaklanma hazırlıklarına giriÅŸildiÄŸi zaman köylüler arasında yoÄŸun bir propaganda ile bir "katliam" korkusu, "yok edilme" psikozu yaratılmıştı. Kasten yaratılan bu korku iledir ki, Bulgar köylüleri silâhlanmıştı. Fakat bu silâhlanan insanlar isÂyan çıkarılacağını, çoÄŸunlukla bilmiyorlardı.
Köylü kitle, PanslaÂvizm ideolojisine kayıtsızdı; uzun vadeli nazariyelere aldırış etmiÂyor ve kısa vadeli çıkarlarından ötesini pek düşünmüyordu. BunlaÂrın ayaklanmaya katılması bir olup bitti sonucu olmuÅŸtu. Köylerine gelmiÅŸ zaptiyelerin isyancılar tarafından öldürüldüğünü gören bu insanlar, kısmen çaresizlik içinde komitecilerin yanında yer almışÂlardır. Bir kısım köylüler ise düpedüz silâh tehdidi ile ayaklanmaya iÅŸtirak ettirilmiÅŸlerdir. Bunlara geri dönüş yolunu kapatmak için, isyancılar, köyleri ve evleri yakmışlardı. Korku ve tehdit ile ayaklanmaya katılanların sayısı 7-8 bin kiÅŸiyi bulmuÅŸtu. Ama ayaklanÂma asla bir kitle hareketi hâlini almamıştı. Büyük kitlenin desteÄŸinÂden yoksun olduÄŸu için de ayaklanma temelsizdi.
Bu yüzden Bulgar ayaklanması çok çabuk bastırılmıştır. Türk halk gönüllüleri veya Türk askerleri yaklaşınca, isyancılar arasında çabucak dağılma ve panik baÅŸ göstermiÅŸtir. Yurt dışından gönderiÂlen liderlerin ve yerli komitecilerin çabalarına raÄŸmen, isyan cepheÂleri pek tutunamamıştı. Bazı köylerde ayaklanma birkaç saatlik çarpışmadan sonra bastırılmıştı. Bazı yerlerde birkaç gün çarpışma olmuÅŸtu. Fakat hiçbir köyde veya ayaklanma merkezinde Bulgarlar, bir haftadan fazla dayanamamışlardır. Bu açıdan bakılınca, 1876 Bulgar ayaklanması küçük bir olaydır, denilebilir. Hele bir yıla yaÂkın zamandır bastırılamayan Bosna-Hersek ayaklanmasıyla karşılaÅŸtırılınca, bir haftada bastırılmış Bulgar ayaklanmasının önemsiz olduÄŸu bile söylenebilir.
Fakat, Bulgar ayaklanması, yankıları veya daha doÄŸrusu TürkÂlere karşı istismar ediliÅŸi bakımından, Bosna-Hersek ayaklanmasınÂdan çok daha önemlidir.
Avrupa'da giriÅŸilen kampanyanın birkaç ana hedefi vardı: ÖnÂce, Türklerin "suçlu" oldukları Avrupa'ya da kabul ettirilmek amaÂcı güdülüyordu. Bir defa Türklerin "suçlu" oldukları kabul ettirilÂdikten sonra artık iÅŸ nispeten kolaylaÅŸacak, Türkiye, büyük devÂletlerce sanık sandalyesine oturtulup mahkûm edilecekti.
"Suçlu"yu cezalandırmak için önce Avrupa'nın müştereken harekete geçÂmesi istenecek, bu olmadığı takdirde Rusya tek başına bu "cezalanÂdırma" iÅŸini üzerine alacaktı. Bu durumda da Türkiye'nin yanında dost ve müttefik bir devlet bulunmayacaktı. Türkiye'yi yalnız bırakÂma hedefi bakımından öncelikle Ä°ngiltere kamuoyunun Türkiye aleyÂhine çevrilmesi büyük önem taşıyordu.
Almanya zaten Rusya'dan yanaydı, Fransa ise 1870-71 savaşından yenik çıkmıştı, yeni bir inisiyatif alamazdı. Esasen Selânik olayı yüzünden Fransız ve Alman kamuoyu büyük ölçüde Türkiye aleyhine dönmüştü.
(Selânik olayı ÅŸudur: Müslüman olmak için Selânik'e gelen bir Bulgar kızının aslen Rus olan Perikli Lazari adındaki Amerikan Konsolosunca Türklerin elinden alınıp kaçırılması üzerine, Mayıs 1876'da, Selânik halÂkı galeyana gelmiÅŸti. Bu yüzden çıkan karışıklıkta Selânik'teki Fransız ve Alman Konsolosları 6 Mayıs 1876 günü öldürüldüler. Bu olay AlmanÂya'da ve Fransa'da geniÅŸ yankılar yaptı. Almanya ve Fransa hükûmetÂleri Selânik limanına savaÅŸ gemileri gönderdiler. Suçlular asıldı. AlÂmanya'ya ve Fransa'ya yüksek tazminat ödendi. Fakat buna raÄŸmen bu ülkelerde kamuoyu Türkiye aleyhine dönmüştü. Burada belirtmek gereÂkir ki, birkaç ay sonra Tiflis'teki Türk konsolosu ve eÅŸi de öldürülmüştü /F.O. 424/47 - p. 100, No 408/. Fakat, Selânik'te öldürülen yabancı konsoloslar için Avrupa'da kıyamet koparılırken, Tiflis Türk KonsoloÂsunun ve e§inin öldürülmesi hiç yankı yapmamıştı. Rusya, bu olaydan dolayı Türkiye'ye üzüntülerini bildirmekle yetinmiÅŸtir.)
Avusturya'ya Bosna-Hersek vaat edilmiÅŸti ve bu devlet Türkiye lehine harekete geçip Rusya'yı durdurmaya kalkışmazdı. Türkiye'den yana olabileÂcek bir tek devlet vardı, o da Ä°ngiltere idi. Öyleyse Ä°ngiltere'de yoÂÄŸun bir Türk düşmanlığı kampanyasına giriÅŸip bu ülkede de kamuoyunu ve hatta hükûmeti Türkiye aleyhine çevirmek elzemdi.
Ä°ngiltere'de, Bulgar ayaklanması üzerine önce birkaç haberden sonra asıl sistematik kampanya Daily News gazetesi tarafından açıldı ve bu kampanyada J. A. MacGahan adlı bir Rusofil Amerikan gazetecisi kullanıldı. MacGahan, 32 yaşında bir gazeteci idi. 28-29 yaÅŸlarında iken, 1872-73 yıllarında Rusya'da bulundu ve Haziran 1876'da özel olarak Türkiye'ye gönderildi (Osvobojdenie Bolgarii ot turetskogo iga, Dokumenti... I, s. 687). Çok muhtemelen Rus altınıyla beslenen bu gazeteci, görünüşte "New York Herald" gaÂzetesi muhabiri olarak Türkiye'ye gelmiÅŸti, fakat aslında Daily News ve Spectator adlı Ä°ngiliz gazetelerine imzasız yazı yazıyorÂdu (“Mr. M'Gahan, who passed as the correspondent of the ‘New York Herald’, but whose chief object was to write to the ‘Daily News’, and I believe, the ‘Spectator’..." W. Baring to Elliot, September 5, 1876, Confidential, F.O. 424/43, p. 373, No 603/1).
MacGahan, 23 Haziran 1876 tarihli Daily News gazetesinde, "Bulgaristan'da Müslüman VahÅŸeti" (Muslim Atrocities in BulÂgaria) baÅŸlıklı uzun yazısıyla kampanyaya baÅŸladı. Yazıda, Bulgarların "sırf Hıristiyan olmak suçundan dolayı" toptan katliam edilÂdikleri, 18 bin ila 30 bin arasında Bulgar öldürülmüş ve 100'den fazla köyün yakılıp yıkılmış olduÄŸu iddia edildikten sonra, Ä°ngiltere’nin Türkiye’deki Hıristiyanları savunması gerektiÄŸi fikri ileri sürülüyordu.
Bu yazıda, MacGahan, Rus altınlarıyla cebini doldurmak istercesine, akla hayale gelmedik sansasyon haberleri uydurdu. Yazar, “Bulgar çocuklarının Çerkezler tarafından esir pazarlarında satılmış ve satılmakta olduğunu ve Filibe’de 3-4 Liraya genç Bulgar kızlarının satın alınabildiğini de yazacak kadar ileri gitti. Ona göre, Türkiye “barbar†bir ülkeydi, Hıristiyan Avrupa’nın müdahalesini önlemenin en kestirme çaresini, Türkiye’deki Hıristiyan nüfusunu yok ederek azaltmakta buluyordu.
...
Türkiye, Türk tahkik memurları Edip Efendi ile Şakir Beyden ayrı olarak, Yovanço Efendi adlı bir Bulgar ile Blaque Bey adlı başka bir Hıristiyanı da tahkikat için görevlendirmiş ve bunlar, ölen Bulgarların sayısını 3.000’i aşmadığını tespit etmişlerdi. Ama bu da, galeyana gelmiş olan İngiltere’de artık dinlenmemişti.
Türk düşmanlığı duyguları önüne geçilmez ÅŸekilde almış yürümüş buluÂnuyordu. Bu arada Rusya BüyükelçiliÄŸi, müfrit Panslavistlerden Prens Tseretelev'i, Amerikan ElçiliÄŸi de Türk düşmanı Åžuyler'i tahkik için görevlendirdi (Mr. Schuyler, U.S.' Secretary of Legation and Consul General who went to Bulgaria for the purpose of making inquiries into the atrocities comÂmitted there, was accompanied by Mr. M'Gahan, ... and Mr. Schneider, correspondent of the "Cologne Gazette". Mr. Schuyler made no attempt for conceal his violent antipathy for everything Turkish, and that openly expressed the hope that Ottoman Empire would shortly faH to pieces. During his tour in the province of Slimnia he was accompanied by Prince Tcheretelew... whose influence did not probably weaken Mr. Schuyler's anti-Turkish sentiments." (W. Barillg to Elliot, Therapia, September 5, 1876, Coniidential, F.O. 424/43, p. 373, No 603/1).
Mac Gahan ve Panslavist Tseretelev ile birlikte Edirne vilayetinde dolaÅŸan ve Türkiye aleyhtarlığını gizlemeyen Åžuyler, ölen Bulgarların sayısını çok göstermek için Bulgar ailelerinin 15-20, hatta bazı hallerde 39 kiÅŸilik büyük aileler olÂduÄŸunu ileri süren bir rapor yazdı (Schuyler to Horace Maynard, Philippopolis, August 10, 1876, F.O.424/43). Hiç kimse Bulgar ailelerinin ortalama 5-6 kiÅŸilik olduÄŸunu söyleyip onun yalanlarını ortaya vurÂmadı ve bu uydurma rapor da Ä°ngiltere'de Türkiye aleyhinde kulÂlanıldı.
Türkiye, ayaklanma bölgelerini yasak bölge ilân edebilir, buÂralara yabancı gazeteci ve konsolosları sokmayabilirdi. Fakat, ayakÂlanmanın küçük ve bunda ölen Bulgarların az olduÄŸunu bildiÄŸi için olacak, herkese buralarını açtı ve Rus, Ä°ngiliz, Amerikan vs. meÂmurları ve gazetecileri serbestçe köyleri dolaÅŸabildiler.
Türkiye'nin bu hareketi, Türkiye ve Türkler aleyhinde kullanıldı. Burada belirtÂmek gerekir ki, daha sonra Bulgaristan Türklerine yapılan zulümÂleri yerinde tahkik etmek için Türkiye, buralara yabancı konsoloslaÂrın gönderilmesini istediÄŸi zaman, bu istek, ÅŸiddetle reddedilecek ve Türklere karşı yapılan zulümler ve katliamlar dünya kamuoyundan gizlenmeye çalışılacaktı.
Panslavistlerce giriÅŸilen ve Ä°ngiliz liberallerince de benimsenen Türkiye aleyhindeki kampanya, Ä°ngiltere'de meyvesini vermekte geÂcikmedi. Ä°ngiltere DışiÅŸleri Bakanı Derby, 29 AÄŸustos 1876'da Ä°stanbul Büyükelçisi Elllot'a "Bulgaristan olaylarının Türkiye'ye karşı sempatiyi tamamen yıktığını... ve Rusya'nın Türkiye'ye savaÅŸ ilân etmesi hâlinde Ä°ngiltere hükûmetinin fiilen müdahale edemeyeceÄŸiÂni" bildirdi (F.O. 424/43, p. 214, No 381. Derby to Elliot, Telegraphic, Confidential August 29, 1876, 11.55 p.m.: "I think to mention, for your guidance, that the impression produced here by events in Bulgaria has completely destroyed sympathy with Turkey. The feeling is universal and so strong that even if Russia were to declare war against the Porte, His Majesty's Government would find it practically impossible to interfere. Any such event would place England in a most unsatisfactory situation. Peace is, therefore, urgently necessary. Use your discretion as to the language which you shall hold, but you will see how essential it is that the Turkish Ministers should be alive to the situation, and that you cannot to be too strong urging upon the Porte a consiliatory disposition.").
Panslavizm ve Rusya, Ä°ngiltere'de büyük bir zafer kazanmıştı. Artık Türkiye yalnız kalmış demekti. Bir buçuk iki ay içinde Ä°ngilteÂre'de durum Türkiye aleyhine dönmüş, daha doÄŸrusu döndürülmüşÂtü. Ä°ngiliz liberalleri, aptalca ırkçı Panslavizme alet olmuÅŸ, onun düÂmen suyunda sürüklenmiÅŸlerdi. Türk düşmanlığının ÅŸampiyonluÄŸunu eline almış olan Gladstone, Parlamentoda ve meydan kürsülerinÂdeki nutuklarından baÅŸka, 6 Eylülde "Bulgaristan Mezalimi ve DoÂÄŸu Meselesi" adlı meÅŸhur broşürünü yayımladı.
Broşür çıkar çıkÂmaz kapışıldı ve 3-4 gün içinde 40.000 nüsha satıldı. Mr. Galdstone, broşürünü Rusçaya da çevirtmek için hemen Mr. Alexander adınÂdaki bir adamını Petersburg'a gönderdi. Mr. Alexander, 18 Eylül 1876 günü Petershurg Panslavist Komitesi tarafından alkışlarla karşılandı ve kendisine çekilen ziyafette yaptığı konuÅŸmada, diÄŸer hususlar yanında, şöyle dedi: "... Ölülerin kanı dinin harcıdır... BuÂgün Bulgaristan'da merhametsizce akıtılan kanın... muzaffer bir mahsul vereceÄŸi ne kuvvetle inanıyorum... Bugün hep birlikte, Türkiye'nin bu feci durumuna son verilmesini kuvvetle istiyoruz. O TürÂkiye ki, insanlığın yüzkarasıdır, yüzyılımızın lekesidir ve medeniÂyetin ilerleyiÅŸini kösteklemektedir..."
Ä°ngiliz liberalleri ile Rus Panslavistleri kucaklaşıyor, öpüşüyorlar ve Türkiye’ye karşı ortak bir cephe kurmuÅŸ bulunuyorlardı. Ä°ngiltere'de de, tıpkı Rusya'da olduÄŸu gibi, Türkiye'nin ve Türklerin cezalandırılması isteniyordu. Daha da ileri gidilerek, "Türk meselesi"ne köklü hâl çaresi bulmak için Avrupa kıtasından Türklerin atılması gerektiÄŸini açıkça savuÂnanlar da az deÄŸildi.
Rumeli Türkleri bu gelişmeleri uzaktan uzağa ve kaygıyla izliyorlardı. Rusçuk'taki İngiliz Konsolosu R. Reade, bu konuda şunları yazmaktadır:
"(Tuna Vilâyetinde) Müslümanlar, Rusların buraya ancak kenÂdilerini Avrupa kıtasından atmak için gelecekleri kanaatindeÂdirler ve ‘bu durumda ne için yaÅŸayacağız?’ diye sormaktadırÂlar.. Aynı ÅŸekilde, kendilerinin Avrupa'dan atılmalarını isteyen Ä°ngiltere'deki nutuklardan ve yazılardan da çok iyi haberdar olduklarını duymaktayım...†(Consul R. Reade to Elliot, Rustchuk, Oct. 25, 1876, F.O. 424/45, p. 63, No 133/2: "... The Mussulmans are convinced that the Russians will only come here to drive them out of Europe, and they say, ‘in that case what have we to live for’?". "I also hear that theyare very well aware of the 'speeches and writings' in England, advancing the ir expulsion from Europe...")
Rumeli'den atılmak istenen yalnız Osmanlı Devleti değil, fakat aynı zamanda yerli Türk halk kitleleriydi.
Ä°ngiltere'de olduÄŸu gibi diÄŸer Avrupa ülkelerinde de kamuoyu Türkiye ve Türkler aleyhine çevrildi ve oralarda da çeÅŸitli yayınlar, mitingler yapıldı (Meselâ Paris'te çıkan Le Figaro gazetesinin bir yazısını tekzip için Ä°sÂtanbul Hariciye Nezaretinden Paris Sefaretine şöyle bir telgraf gönderildi: "Le Ministre des Affaires Etrangeres /de Turquie/ a L' Ambassadeur Ottoman aParis. Constantinople, le 26 Juillet 1876, Tel No 44390/120-: "Reçu télégramme No 191. La Sublime Porte vous autorise â faire démentir en son nom, de la maniére la plus formelle et la plus categorique, les assertions mensongéres et les accusations perfides du Correspondant du Figaro. Cet ecrivain se fait l'instrument tout au moins aveugle d'un complot ourdi par les memes individus qui ont fomente et organise l'insurrection bulgare et qui veulent aujourd'hui se venger par un systeme audacieux de calomnies odieuses de l'energie et de la promptitude avec lesquelles le Gouvernement a déjoué leurs projets criminels et parvenu â étouffer ce mouvement de rébellion qui avait pour but avéré le massacre general des Musulmans." Archives de I'Ambassade de Turquie ii Paris).
Bulgar ayaklanması korkunç bir ÅŸekilde istismar edilmiÅŸ ve giÂriÅŸilen yoÄŸun bir propaganda kampanyası ile Avrupa kamuoyu Türkler aleyhine çevrilmiÅŸti. Türkler, yapayalnız kalmıştı. Türkiye ve Türkler lehine yalnız Hindistan Müslümanları ile Macaristan üniÂversite gençleri gösteri yapmak istediler. Hint Müslümanları BomÂbay, PeÅŸavar ve Kalkütta ÅŸehirlerinde Türkiye ve Türkler lehinde mitingler yaptılar ve duygularını Ä°ngiltere hükûmetine de duyurduÂlar (The Viceroy of India to Salisbury, Simla, Oct. 2, 1876. Tel. F.O.424/44, p. 24, No 30,334 F.O. 424/44, p. 319, No 651).
BudapeÅŸte Ãœniversitesi gençleri de, kendiliklerinden, TürkiÂye'ye sempati gösterisinde bulundular, Türkiye lehinde ve Rusya aleyhinde ÅŸehrin muhtelif yerlerine bildiriler yapıştırdılar ve Türk savaÅŸ yaralıları için yardım toplamak için bir miting düzenlediler. Macar gençleri, diÄŸer Macaristan ÅŸehirlerini ve Viyana ÃœniversiteÂsini de kendilerine katılmaya çağırdılar. Fakat bu hareket "HıristiÂyanlara zulümlerin tasvip ve teÅŸvik edilmekte olduÄŸu ÅŸeklinde yorumlanacak" diye yasaklandı ve geniÅŸleyemedi (Elliot to Derby, Therapia, August 9, 1876, Tel: "It is impossible to use stronger language than i have employed about atrocities in Bulgaria," F.O. 424/43, p. 48, No 85).
Avrupa'da, TürkÂler lehine bir hareket doÄŸmasına imkân bırakılmadı ve baÅŸlamış olan samimi hareket çabucak önlendi. Avrupa'da kamuoyu, Türkiye aleyÂhinde kalmaya devam etti.
Bu hava içinde Ä°ngiltere hükûmeti, Bulgarlar lehine ağırlığını koydu ve Bulgarlık davasının avukatı kesildi. Ayaklanmaya karışÂtıkları için yakalanıp mahkemeye verilen ve hatta yargılanıp hüÂküm giyen Bulgarların serbest bırakılmaları, buna karşılık ayaklanmada ÅŸiddet kullandıkları iddia edilen "başıbozukların cezalandırılmaları" için Ä°ngiltere, Türkiye'ye çok sert diplomatik baskılar yapmaya baÅŸladı.
Baskılar gerçekten çok sert ve sık oldu. Ä°ngiliz arÂÅŸiv fonları, bu aylarda Türkiye'ye ne derece sert baskılar yapıldığını gösteren belgelerle doludur. Hariciye Nâzırı, Sadrazam ve Sultan seviyesinde üst üste yapılan bu baskılarda, diplomatik nezaket kuÂrallarını aÅŸan bir dil kullanılmaktan da çekinilmemiÅŸtir.
Ä°stanbul'daÂki Ä°ngiliz Büyükelçisi Elliot, 9 AÄŸustos 1876 tarihli bir telgrafında, "Benim kullandığım dilden daha sert bir dil kullanılamaz" diyor.
Bu baskılar ile ayaklanmaya fiilen karışmış olan Bulgar isyancıları serbest bıraktırıldı. 10 AÄŸustos 1876 günü Hariciye Nazırı Safvet PaÅŸa, ayaklanmanın "ÅŸefleri ve organizatörleri hariç" Bulgar isÂyancıları için af ilân edildiÄŸini bildirdi (Safvet Pacha a Sir H. Elliot, Canlidja, le 10 Août 1876: "Lundi dernier V. E. m'avait engage d'entretenir S. A. le Grand Vezir de l'opportunite qu'il y aurait d'accorder maintenant l'amnistie aux Bulgares impliques dans les derniers mouvements. S. A. a qui je m'empressai de faire part de l'idee de V. E., en apprecia immediatement la justesse et la portee et elle vient d'etre adoptee par le Conseil des Ministres dans sa seance d'hier. "La decision du Conseil porte qu'en dehors de ceux qui ont ete deja juges et condamnes, tout ceux qui sont actuellement detenus ou poursuivis pour avoir pris part a l'insurrection seront mis en liberte sans retard et ne seront plus recherches a raison de ce erime. "Seuls les chefs et organisateurs de l'insurrection sont exemptes de cette mesure de elemence... "En portant ce qui precede a la connaissance de V. E., je suis certain qu'elle y verra une nouvelle preuve de sentiments de moderation que le Gouvernement Imperial n'a cesse d'apporter dans cette malheureuse affaire." (F.O. 424/43, p. 160-161, No 279/1) ve gerçekten Filibe, Edirne ve Tırnova olaÄŸanüstü mahkemelerinde yargılanmakta olan yüzlerce isyancı serbest bırakıldı.
Bundan baÅŸka, bizzat Bulgar isyancıları tarafından yakılıp yıkÂtırılan Bulgar köyleri Türk Hükûmetine yeniden yaptırıldı. Ä°stanÂbul'dan gönderilen paralar ve özel bir komisyon aracılığıyla hemen hemen bütün yakılıp yıkılan köyler yeni baÅŸtan kuruldu. 1876 yaz ve güz ayları yoÄŸun inÅŸaat çalışmalarıyla geçti. Eylül ayında yıkıÂlan Bulgar köylerinin yarıdan fazlası yeniden yapılmıştı. 1876 kış aylarına gelinirken 3.060 ev yeniden yapılmıştı ve 348 evin de yaÂpımı bitmek üzereydi (F.O. 424/49', p. 134-135, No 237/6). Ve kıştan önce evleri yakılıp yıkılmış olan bütün Bulgarlar yeni evlerine yerleÅŸtirilmiÅŸ, açıkta kimse kalmaÂmıştı (Sadoullah Bey au Grand Vezir, le 21 Novembre 1876, F.O. 424/48, p. 134Â-135, No 201).
Bundan baÅŸka Türk Hükûmeti, zarar gören Bulgarlara bol miktarda para yardımı yaptı, bunların acil ihtiyaçlarım sür'atle giÂderdi (Safvet Pacha a Musurus Pacha, Constantinople, le 25 Septembre 1876, TeIegraphique: "Le Gouvernement Imperial mis jusqu'ici â la disposition de la commisÂsion récemment envovyée en Bulgarie la somme de 18.000 livres Turques pour pouvoir aux besoins pressants des victimes de l'insurrection. En outre, des mesures sont prises pour la prompte reconstruction des villages incendiés..." F.O. 424/43, p. 536, No 891. Calvert to Elliot, Philippopoli, September 20, 1876: “A sum of 700.000 pİııstres was sent from Constantinople; of this 300.000 piastres was forwarded to Bazardjik, and the remaining 400.000 piastres kept for the villages of the Philippopolis ‘Caza’. Only 219.000 piastres of the latter sum has be en as yet spent, chiefly in buying cattle to enable the people to harvest their grain, and has been divided among the following 12 villages..." F.O. 424/44, p. 113, No 207/1 etc. etc.).
Yabancı devletler, özellikle Ä°ngiltere, suçlu Bulgarları kurtarırÂken, aynı zamanda suçsuz Türklerin cezalandırılmasını istediler. Bu konuda da Türkiye üzerine çok ÅŸiddetli baskılar yapıldı (F.O. 424/43, p. No 106, Elliot to Derby, Therapia, July 23, 1876, No 780: "On Saturday i had a further conversation with the Grand Vizier upon the excesses of the Bashi-Bazouk in Bulgaria...").
Canlarını, mallarını ve namuslarını korumak için silâha sarılıp Bulgar ayakÂlanmasının bastırılmasına katılan Türk halk gönüllüleri (başıboÂzuklar), Avrupa kamuoyuna kana susamış canavarlar gibi gösteÂrildiler. Ayaklanmanın çabucak bastırılmasının hıncı veya öcü bunÂlardan alınmak istendi.
Ä°stanbul'daki Ä°ngiliz Büyükelçisi Elliot, BulÂgar ayaklanması hakkında daha ilk haberleri verirken isyancıların, "masum Müslümanlara karşı, hele kadın ve çocuklara karşı iÅŸledikÂleri zulümlerin Müslümanlar arasında misilleme hareketlerine sebep olabileceÄŸini" belirtti (F.O. 424/41, p. 9, No 11, Elliot to Derby, Constantinople, May 9, 1876, No 473: "Outrages committed upon the peaceful Mussulmans, and especially upon the women and children, may provoke among the MahoÂmedans a spirit of... revange likely to lead to similar acts of retalation..."). Fakat aynı zamanda Büyükelçi, ayaklanÂmanın bastırılmasında başıbozukların kullanılmasını protesto etmeÂye baÅŸladı. Ayaklanmanın bastırılmasından ve hele Rusya ve Ä°ngiltere'de havanın Türkler aleyhine çevrilmesinden sonra, BüyükelÂçi, protestolarını sıklaÅŸtırıp sertleÅŸtirdi. Bu defa "başıbozukların cezalandırılmasını" istemeye baÅŸladı.
Bu baskılar sonunda, 1876 TemÂmuz ayından itibaren başıbozukların astırılmasına baÅŸlandığı görülÂmektedir. Ä°ngiliz tahkik memuru Baring, 20 Temmuzda, "YenimaÂhalle olayında... birçok başıbozuk tutuklandı, bunların Binbaşısı yarÂgılanıp mahkûm edildi ve hepsi bir günde idam olundu" diyor (F.O. 424/43, p. 2, No 2/1, Baring to Elliot, Philippopoli, July 20, 1876: "In the affair of Yeni Mahalle... a number of Bashi-Bazouks were arrested and their Bimbashi... was tried, sentenced, andexecuted all in one day.").
22 Temmuzda Baring Filibe'den ÅŸunları yazıyor: "Hasköy olayına kaÂtıldığı için bir başıbozuk bu sabah asıldı... Ä°ki başıbozuk da burada (Filibe) ÅŸu anda asılmış bulunmaktadır.†(F.O. 424/43, p. 16, No 27/1, Baring to Elliot, Philippopoli, July 22, 1876: "A Bashi-Bazouk was hung this moming for having taken part in the Haskeui affair... Two have now been hung here." Baring, aynı zamanÂda, Hacı Murad kumandasındaki başıbozuklardan 14 kiÅŸinin müebÂbet hapse, 11 kiÅŸinin de çeÅŸitli hapis cezalarına çarptırıldıklarını beÂlirtiyor. Öte yandan Burgas'daki Ä°ngiliz Konsolosu Brophy, yine 22 Temmuzda, "dün bir başıbozuk asıldı" diye bildiriyor.).
Fakat İngiltere, bu cezalandırmaları yeterli bulmamış ve daha fazla Türkün cezalandırılması için baskılarına devam etmiştir.
1876 AÄŸustos ve Eylül aylarında, "başıbozukların cezalandırılÂması" için üst üste teÅŸebbüs ve baskılar yapıldı. Bulgar ayaklanÂmasının bastırılmasını yerinde tahkik için Temmuz ayında Filibe sancağına gönderilmiÅŸ olan Baring, Eylül ayında yeniden oraya gitÂti ve başıbozukların yargılanması sırasında mahkemede hazır buÂlundu. Bulgar isyancıları için af ilân edildiÄŸi sırada, Türklerden birçok kiÅŸi yeniden tevkif edildi (F.O. 424/43, p. 472, No 788, Elliot to Derby, Therapia, September 12, 1876, No 991: "I was informed yesterday that, ... the Porte has ordered the immediate trial and arrest of the principal leaders of the Bashi Bazouks...").
21 Eylül 1876'da, Ä°ngiltere DışÂiÅŸleri Bakanı Derby, serbest bırakılan Bulgarlara maddî yardım yaÂpılması, aynı zamanda başıbozukların cezalandırılması için Sultan nezdinde yeniden teÅŸebbüse geçilmesi talimatını verdi (F.O. 424/43, p. 453, No 758, Derby to Elliot, September 21, 1876, No 572: "Her Majesty's Government desire that Your Excellence will demand a personal audience of the Sultan, and communicate to His Majesty in substance the result of Mr. Baring's inquiries, mentioning by name Shefket Pasha, Hafız Pasha, Tossoun Bey, Achmet Agha, and the other officials whose conduct he has denounced. "Y. E. will, in the name of the Queen and H. M.'s Government, call for reparation and justice, and urge that the rebuilding of the houses and churches should be begun at once, and necessary assistance given for the restoration of the woollen and other industries, as well as provision made for the relief of those who have been reduced to poverty...").
7 Ekimde Ä°ngiliz Büyükelçisi Elliot, Sultanla görüşüp başıbozukların cezalanÂdırılmasını tekrar istedi (F.O. 424/44, p. 203, No 400, Elliot to Derby, Therapia, October 7, 1876: H... At a private audience of the Sultan I executed the instructions contained in your despatch No 572 of the 21st of September, in respect to the measures which Her Majesty's Government expect to be taken for the relief of the suffering Bulgarians, and for the punishment of the persons chiefly implicated in the cruelties perpetrated upon them." Aynı ÅŸekilde Elliot, bir baÅŸka telgrafında, Bulgar ayaklanmasının bastıÂrılmasında ÅŸiddet kullananların bir an önce cezalandırılması için Sultan nezdinde teÅŸebbüs yaptığını bildirmektedir: F.O. 424/44, p. 91-92, No 165, Elliot to Derby, Therapia, Oct. 7, 1876. Telegraphic).
1876 yılının sonbahar ve kış aylarında, Bulgar ayaklanmasının bastırılmasında rol almış Türk halk gönüllüleri komutanlarının hemen hepsi tutuklandı (F.O. 424/45, p. 24-25, No 69/1, Baring to Elliot, Philippopali, October 12, 1876: "Achmet Agha and Tossoun Bey were under arrest... The other persons who have been arrested for their connection of the Batak affair are Alish Pehlivan of Bania, Achmet Tchaush of Derkova and Hafouz Effendi of Rakitova. Orders also have been sent to arrest the son of Achmet Agha... and Bektash Metto of Rakitova." F.O. 424/45, p. 27, No 69/3, Baring to Elliot, Philippopoli October 15, 1876: "Yesterday the Commissian examined Latif Effendi of Nevrokop, who had been arrested as aleader of Bashi-Bazouks at Batak.").
Yıl sonunda Ä°stanÂbul Konferansı toplandığı sırada, bunların cezalandırılması için TürÂkiye üzerine yapılan baskı daha da ÅŸiddetlendi. Ä°stanbul Konferansında Ä°ngiltere'yi Lord Salisbury temsil ediÂyordu. Bu defa Türkiye üzerindeki baskılar Salisbury aracılığıyla devam ettirildi.
24 Kasım 1876 günü Ä°ngiliz DışiÅŸleri Bakanı Derby, Salisbury'ye verdiÄŸi talimatta, zarar görmüş Bulgarlara Türkiye'nin 30.000 Lira tazminat ödemesi, buna karşılık Bulgar ayaklanmasının bastırılmasında ÅŸiddet kullandıkları söylenen başıbozukların ÅŸiddetÂle cezalandırılması için Babıâli nezdinde "yeniden ve çok ciddî" teÅŸebbüs yapılmasını emretti (F.O. 424/37 - Confidential 3089, p. 13-14, No 12. Derby To Salisbury, November 24, 1876, No 14: H... To convey to the Porte a further and very serious warning with regard to the manner in which the outrages committed on the population in Bulgaria are being allowed by the Turkish Government to remain without adequate redress...").
Salisbury, bizzat Sultanla görüşüp talimatı yerine getirdi, başıbozukların ÅŸiddetle cezalandırılmasını istedi. Aynı zamanda ÅŸimdiye kadar cezalandırılmış olanları Ä°ngilteÂre'nin kâfi bulmadığını belirtti (F.O. 424/37, p. 112, No 130, Salisbury to Derby, Pera, Dec. 26, 1876, No 57: “I had the honour of a long audience with H. M. the Sultan this afternoon... I took the opportunity of executing the instruction conveyed to me... and pointed out to His Majesty the deep abhorrence which had.been excited in England by the crimes committed in Bulgaria last summer... At the same time I pressed upon H. M. the regret and indigÂnation with which the impunity of the chief offenders has been viewed in England." Yine Salisbury Derby'ye, bir ba§ka yazısında ÅŸunları bilÂdiriyor: "I executed your instructions in protesting against continue d failure to punish atrocity criminals." Ä°bid. p. 49, No 9?).
Bu baskılar üzerine, 1876 kış aylarında yeniden birçok başıbozuk idam edildi. Filibe'de başıbozukları yargılayan beÅŸ kiÅŸilik mahkemenin üyelerinden ikisi Türk, üçü HırisÂtiyan idi. Bu mahkeme, Aralık ayında Dospatlı Ahmet AÄŸayı idaÂma mahkum etti (F.O. 424/46, p. 284, No 443, Elliot to Derby, Constantinople December 27, 1876, Telegraphic. Confidential: "Mr. Baring informs me that Achmet Agha has been condemned to death by a majority of five to one." F.O. 424/49, p. 126, No 237/2, Baring to Jocelyn, Philippopolis, January 28, 1877: "Metto Bektash Ahmet of Rakitovo... had been surrendered, he is condemned to death." Bu insanları idama mahkûm ettirip astıran mahkeme ÅŸu kimselerden kuruluydu: Sadullah, Yovanço, Salim, Ä°kiades ve Wassa. (F.O. 424/48, p. 87, No 124/3). Bunlardan Yovanço Bulgar, Ä°kiades Rum, Wassa ise Katolik Arnavut idi.). Arkasından Metto BektaÅŸ AÄŸa idam edildi. Ä°damÂlar, müebbet ve ağır hapis cezaları böylece devam edip gitti.
bolum 6
Bulgar ayaklanması sonunda Bulgarların serbest bırakılması, Türklerin ise cezalandırılması için Türkiye'ye pek sert baskılar yapıÂlırken, bir baÅŸka baskı konusu da Sırbistan ile mütareke yapılması noktasında toplandı. 1876 Temmuzundan beri süren Türk-Sırp saÂvaşı, aynı yılın sonbaharında Türkiye lehine dönmüştü. Türkiye'nin bu devleti yenmesinden korkuldu. Bu defa Sırpları kurtarmak için harekete geçildi. Bu konuda da Ä°ngiltere ve özellikle Rusya Türkiye üzerine ÅŸiddetli baskılar yaptılar. Ä°ngiltere DışiÅŸleri Bakanı Derby, Ä°stanbul Büyükelçisi Elliot'a gönderdiÄŸi 6 Eylül 1876 tarihli talimatta, mütareke yapılması için Türkiye nezdinde sert teÅŸebbüste bulunmasını istedi ve aksi takdirde Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunun yıkılÂmasını önlemek için Ä°ngiltere'nin hiçbir ÅŸey yapamayacağını bildirÂdi (F.O. 424/47 - Conf. p. 21, No 76, Derby to Elliot, September 6, 1876, Telegraphic: "...Warn the Turkish Ministers that if proposal for armistice is rejected, Her Majesty's Government can do nothing more to prevent the ruin which they will have brought on the Empire.").
Rusya daha da ileri gitti. 26 Eylül 1876 günü Rusya, Bosna-ÂHersek'in Avusturya tarafından, Bulgaristan'ın Rusya tarafından ve Ä°stanbul BoÄŸazı’nın da müştereken iÅŸgal edilmesini Ä°ngiltere'ye gizlice teklif etti (F.O. 424/47, p. 44, No 167, Elliot to Derby, Therapia, September 26, 1876, Te1egraphic. Most confidential: "The Russian Ambassador has communicated to me today confidential proposals from his Government to us and to Austria that if the Porte refuses offered conditions of peace, the following steps should be taken: 1. Occupation of Bosnia by Austrian force, 2. Occupation of Bulgaria by Russian force, 3. Entrance of united fleets of all nations into the Bosphorous.").
31 Ekim 1876 günü de Rusya Büyükelçisi Ä°gnaÂtiev, Türkiye'ye 48 saatlik bir ültimatom verdi ve mütareke kabul edilmediÄŸi takdirde Rusya BüyükelçiliÄŸinin bütün personeli ile birÂlikte Ä°stanbul'u terk edeceÄŸini bildirdi (Général Ignatiew â Safvet Pacha, Buyukdéré, â 19/31 Octobre 1876: "... Le soussigne est done charge de declarer ii la Sublime Porte, au nom de Sa Majesté, que si, dans l'espace de deux fois vingt quatre heures apres la remise de la présente note, un armistice effectif et inconditionnel de six semaines ii deux mois, embrassant tous les combattants, n'est pas conclu et des ordres peremtoires ne sont point transmis aux Commandants des troupes ottomanes pour arreter immédiatement toutes les operations militaires, il devra quitter Constantinople avec tout le personnel de l'Ambassade Impériale". F.O. 424/45, p. 148-149, No 333/1).
Bu, diplomatik iliÅŸkilerin kesileceÄŸi, Rusya'nın savaÅŸa kadar gidebileceÄŸi tehdidi idi. Bu tehÂdit karşısında Türkiye, hemen ertesi günü, 1 Kasımda mütarekeyi kabul etmek zorunda kaldı (Safvet Pacha â Général Ignatiew, le 1 er Novembre 1876: "... pour donner une nouvelle preuve de ses sentiments de conciliation et de sa déférence aux voeux exprimés par le Cabinet Imperial de St. Petersbourg, comme par les autres Grandes puissances, la Sublime Porte consent â la conclusion d'un armistice pur et simplede deux mois â partir d'aujourd' hui meme. Elle vient en conséquence de transmettre des ordres aux Commandants des troupes Impériales pour arreter immédiatement les opérations militaires sur tout le théâtre de la guerre." F.O. 424/45, p. 149, No 333/2).
Fakat bu, buhranın yatışması demek değildi. Tersine, gelişmeler Türk-Rus savaşına doğru gidiyordu.
12 Kasım 1876 günü Rusya kısmı seferberlik ilân etti (Gortchakow aux Missions etrangéres, du 1/13 Novembre 1876: "... Sa Majeste l'Empereur a jugé necessaire de mobiliser une partie de son armée." F.O. 424/46, p. 163, No 282).
İstanbul Konferansı bu hava içinde toplandı...
http://www.geocities.com/kanatsemra/yazi/y15.htm