Author Topic: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu  (Read 14141 times)

0 Members and 1 Guest are viewing this topic.

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
Ulf Brunnbauer: Graz Ãœniversitesi (Avusturya)
Çeviren: Mahmut Aydın
 
Orijinal (english) metin.
http://www-gewi.kfunigraz.ac.at/csbsc/ulf/pomak_identities.htm 


BULGAR POMAKLARININ DURUMU


Son birkaç yıl içerisinde, Balkanlardaki etnik kimlikler üzerine yapılan çalışmalar pek çok üniversitede popüler bir hale gelmiştir. Tahmin edilebileceği gibi, temel olarak odaklanılan nokta, Eski Yugoslavya’da Batı düşüncesiyle ortaya çıkan, arkaik grupların diğerleri ile savaştığı düşüncesidir. Özel bir ilgi alanı da Bosnalılar gibi Yugoslavya’da yaşayan Müslümanlar üzerinde oluşmuştur. Oluşum ışığında, Bosna devleti ve Bosna’lı müslümanlar yeni bir kimlik arayışı içerisine girmişlerdir.
       
       Bosna’lı Müslümanların durumu ise Balkanlarda kimlik kriterlerinin tespitinin ne kadar zor olduÄŸunu ortaya koymaktadır. Balkanların ulus-ülke oluÅŸumunda herhangi bir yapılanma bulunmaması, vahÅŸi çabalamaları ve insan kıyımını da beraberinde getirmiÅŸtir.

       Resmi politika olarak tek bir ulusal kimlik temel amaç haline gelmiÅŸtir. Sivil toplum örgütlerinin geliÅŸmesi yerine, Balkan ulusları-ülkeleri otoriter çoÄŸulcu rejimlerinin sınırları ile kısıtlı kalmışlardır. Bu tip eÄŸilim ve hırslara raÄŸmen, Balkanlardaki azınlıklar, tek devlet-tek ulus prensibine karşı sert bir direniÅŸte bulunmuÅŸlardır(...)

 Pomaklar Kimlerdir?

        Ä°ngiliz Balkan azınlıkları uzmanı Hugh Poulton: Bulgar Müslümanlarının dini bir azınlık olduÄŸunu, ana dil olarak Bulgarcayı konuÅŸan, fakat Ä°slami geleneklere baÄŸlı Slavik Bulgarlar olduklarını yazmaktadır.

        Bulgar Türkleri ve Çingenelerinden sonra Pomaklar en kalabalık üçüncü azınlık grubunu oluÅŸturmaktadır. 1989’da Bulgar İçiÅŸleri Bakanlığının Bulgar Müslümanları (Pomaklar) için yaptığı bir çalışmada, nüfuslarının 268.971 ile toplam ülke nüfusunun %3’ünü oluÅŸturduÄŸunu ortaya koymuÅŸtur.

        Bulgaristan haricinde Pomaklar Yunanistan, Makedonya, Türkiye ve muhtemelen de Arnavutluk’ta yaÅŸamaktadırlar ve nüfusları ulusal nüfus sayımlarına göre tahmin edilememektedir. Türkiye ve Yunanistan’daki Pomaklar hakkında ne bilinmektedir, hala asimilasyona uÄŸrayan önemli bir grup durumunda mıdırlar?

       Pomaklar, Bulgaristan’da Smolyan, Blagoevgrad, Pazarcık ve Kırcali bölgelerinde ve Mesta Vadisi, Rodop DaÄŸlarında sıkışık alanlarda yaÅŸamaktadırlar. Lofça bölgesi civarında ise küçük Pomak grupları bulunmakta, ve ayrıca Veliko Turnovo yakınlarında, Zlatarica çevresinde de küçük köyleri bulunmaktadır. Bununla birlikte Pomakların %90’ı Rodop daÄŸlarının güneyinde bulunmaktadır.
 
       Geleneksel olarak daÄŸ köylüleri olan Pomaklar, küçük çiftçilik iÅŸleriyle uÄŸraÅŸmaktaydılar. Fakat bu iÅŸler 1. Dünya Savaşı sonrasında bölgenin tütün tarımına açılmasıyla unutuldu. Komünizm döneminde ise yeni endüstrilere yeni bölgelere göç etmelerine izin verilmedi ve bunlar mümkün olduÄŸunca kendi kabuklarına çekilmiÅŸ bir halde kendi köylerine hapsoldular. Fakat daha sonda o bölgelerde küçük endüstri alanlarını açılmasıyla sınırlı oranda yer deÄŸiÅŸtirme imkanına sahip oldular. Bütün bu hareketlilikler 1950’lerde kollektif çiftliklerin kurulmasıyla daha da hızlanmış ve yeni iÅŸ imkanları da doÄŸmuÅŸtur. 1960-70’lerde maaÅŸlı iÅŸ imkanlarının artmasıyla bunların yaÅŸadığı bölgelerde küçük fabrikalar, dükkanlar ve ÅŸehir hayatının ögeleri önemli miktarlarda artmıştır. Bütün bunların getirdiÄŸi nüfus artışları da kronik olarak tüketici sorunlarını, ikamet kıtlığını ve ulaşım sorunlarını da beraberinde getirmiÅŸtir.  Fakat pomak hayatı için, devletten bir maaÅŸ almak, küçük bir bahçe sahibi olmak idealdi.

        Bu çok küçük saptama, Pomak toplumunun kimliÄŸini, sosyal ve ekonomik yaklaşımlarını anlamak için önemli bir ipucu saÄŸlayacaktır.

        Pomakların modern endüstri ÅŸehirlerine gidip, anonim hayatın içinde kaybolmaya karşı tutumları, toplumun büyük bir kısmından uzak kalmalarına sebep olmuÅŸtur. Bu süregelen tutumları ve uygun bir yer edinememeleri 1989’daki Komünist Parti döneminin de gözünden kaçmamıştır. Ancak sorulması gereken tek bir soru vardır.
O da neden onların geri bıraktırılarak geleceğe taşınmayışlarıdır.

 Pomakların Kimlik Mücadelesi  :

        Pomakların durumunu ve kimlik mücadelesini anlamanın ne denli dolambaçlı bir soru olduÄŸunu bu bölümde göreceÄŸiz. Burada size Pomak kimliÄŸinin tarihin hangi parçasında ortaya çıktığını açıklamaya çalışacağım. Bu konuyla ilgil gerek yazılı, gerekse sözlü olarak pek çok kaynak bulunmakta ve onların kimliÄŸi bu kaynaklara göre ÅŸekillendirilmektedir.
        Poulton burada yukarıda belirtildiÄŸi gibi baÅŸlangıç noktası olarak, gerek kendi kaynaklarından gerekse diÄŸer yabancı kaynaklardan hareketle, Pomakların kim olduÄŸunu tanımlamaktadır. Bu da kendi seçimleri olan iki kimlik seti arasındaki “organik” baÄŸlantıyı (2 ) ortaya koymaktadır. Mesela dil ve kültür yapısı açısından bir seçim yaptıklarında Bulgar, fakat inanç ve buna baÄŸlı gelenekler yönünden seçim yaptıklarında ise Müslüman olarak tanımlanabilmektedirler. Bu iki taraflı seçenek yüzünden pek çok yorum ortaya çıkmaktadır. Müslümanlara Ä°slamın ve ümmetin bir parçası olarak yaklaşılmakta ve bu da aynı zamanda Pomak kimliÄŸini ortaya koymaktadır. Bu nedenledir ki Türk ve Müslüman kimliÄŸi ile bir etnik yapıya sahiptirler.
Pomak kimliğinin bu anlam belirsizliği, bireysel ve grup düzeyinde olmak üzere iki yönden onları diğer durağan etnik gruplar ile birlikte çok geniş bir etnik grup haline getirmektedir, böylece Pomakların kim olduklarının ortaya çıkartılmasını hemen hemen imkansız hale getirmektedir.

       Bulgar tarafında, 1878’den sonra ortaya çıkan kurumsal ve toplumsal Bulgar milliyetçi hareketleri ile çok ciddi bir baÅŸkaldırı baÅŸlamıştır. Bulgaristan’da çoÄŸunlukla kendi ana dilini ve kimliÄŸini kullanan azınlık Türk azınlıktır. Özellikle 1989’da Todor Jivkov’un devrilmesinden sonra ve Özgürlükler ve Haklar Partisi’nin kurulmasıyla bu daha da hız kazanmıştır. Her ne kadar tüm azınlık gruplarının haklarını savunmayı amaçlıyor olsa da bu parti gayrı resmi olarak kurulan ilk Türk Etnik Partisi olarak tanımlanmaktadır. Özgürlükler ve Haklar Partisi’nin genel inancı ve eÄŸilimi de Türk ve Pomak halklarından yanadır.

       Bu ÅŸekilde Pomaklar iki kimlik dayatmasına karşı koymaya baÅŸlamışlardır. Nitekim biri dil, diÄŸeri de inanç temeline dayalı iki kamp vardır. Bütün bunlarla birlikte Bulgar Müslümanları artan bir nüfus olarak her iki ÅŸekli de reddetmeye ve kendilerini ne Türk ne de Bulgar olarak tanımlamaya baÅŸlamışlardır. Kendilerine Pomak, Achryani veya kısaca Müslüman demeye baÅŸlamışlardır. Öyle gerçekler tartışmaları yönlendirmektedir ki, kimlik terimleri sosyal tanımlara dayandırılmaktadır. Kimlik bir sosyal öge olup, insan davranışları ile ortaya çıkar (Cf. Banda-Beckman and Verkuyten 1995: 30f)
       Sosyal, kültürel ve kiÅŸisel oluÅŸum ve yönelimler kimliÄŸi belirler, Sabit kimlikler özellikle ideolojik olarak deÄŸerlendirilmekte olup, belirli bir topluluk tarafından ortaya çıkartılmaktadır. Genellikle kimliklerin karakterleri tarihi geliÅŸime baÄŸlı olarak kesin bir ÅŸekilde ortaya konulabilmektedir.Kimlikler daha ziyade dışarıda deÄŸil, doÄŸal orijine, kan mirasına dayalı olarak, ancak tek düşünceye dayalı olmadan ortaya konulmaktadır. Tanımlanan kimlikler elbetteki yıkılabilirler de. Bu zaman içinde bazı kurumlar tarafından analiz edilerek ortaya konulmuÅŸtur.
 
       Balkanlar ulus-devlet olarak, pek çok dayatma icadı ortaya çıkarmış olup, bunların en etkileyici örneÄŸi Makedonya’da görülmüştür. Pek az bilinmektedir fakat bununla birlikte Pomakların Balkan Politik KimliÄŸi burada tartışmaya açılmaktadır.Bu güç oluÅŸumlarının ve hedef kitlelerin nasıl tepki gösterdikleri ile ilgili iyi bir örnek teÅŸkil etmekte, aynı zamanda tek bir ideolojinin baÅŸarısı yerine dayatmaların kendi kendini nasıl yok ettiÄŸinin iyi bir örneÄŸi olup, bu durumun aktörleri son derece hassas kimlikler ortaya çıkarmaya çalışmışlardır. Bu yüzden Pomaklar, kendi kendilerini tanımlamış ve diÄŸerlerinden ayrı bir iletiÅŸime geçmiÅŸlerdir.

       Tarih daima Pomakların kimliklerinin nasıl oluÅŸtuÄŸuna dair tartışmalar ortaya çıkarmaktadır. Tarihin deÄŸiÅŸik versiyonlarındaki savaÅŸlar, Ulus-devlet tarihi, temel olarak resmi kimlikleri ortaya koymakta ve bunları çeÅŸitli propaganda unsurlarıyla, devlet güçleriyle dayatmaktadırlar. Tarihin ana dilini kullanan toplumlar bölümünde Türk-Pomak baÄŸlantısı toplum hayatı açısından barışık bir hal almış, sadece 1989’da bir hareketlenme meydana gelmiÅŸ ancak halihazırda sessiz kalmayı tercih etmektedir.

 Bulgar Müslümanlarının Yeniden Kimlik OluÅŸturması

       Kimliklerin kökeni tarihten doÄŸar. Toplumlar kendi kimlikleri ile kendilerini ve tarihi mevcudiyetlerini ortaya koyarlar ve bu ÅŸekilde de mümkün olan en uzun zamanlar boyunca hayatta kalmaya çalışırlar. Bu Pomakların durumu için de geçerlidir. Orijinleri bakımından deÄŸiÅŸik tarihler ve deÄŸiÅŸik açılımlar bulunmaktadır. Bulgaristan, Türkiye ve Yunanistan resmi belgeler ile birbirleriyle mücadele etmektedirler. Ancak Türklerin hazırlayıp, Bulgaristan’daki Türklere dağıtılan bir belge dışında diÄŸerlerinin hemen hepsi kendi ulusal sınırları içinde kalmıştır. Pomakların Türk, Bulgar veya Yunanlılarca kendi vatandaÅŸları olarak kabul edilmeleri aslında sürpriz de deÄŸildir.
Türk ve Yunanlılar, Pomakların orijini konusunda daha içten ve yaratıcı kimlik oluÅŸturucularıdır. Onlara göre Pomaklar Bulgarca konuÅŸmamaktadırlar ve 20. yüzyılın baÅŸlarındaki dayatmalar neticesinde Pomaklar Bulgarca konuÅŸmaya baÅŸlamışlardır, bu süreçten önce Türkçe konuÅŸmaktadırlar. 

        Bulgar asıllı Kanadalı antropolog Asen Balıkçı, Yunan ve Türklerin sahiplendiÄŸi “Uydurma Pomaklar”a atfen 1977’de bir yazı yazmıştır. Balıkçı yazısında; Bu becerikli giriÅŸimleri göz ardı ederek, yaratıcı olmayan fakat daha çok Bulgar yanlısı bir tutum izlemiÅŸtir.

       Pomakların büyük bir çoÄŸunluÄŸu Bulgaristan’da yaÅŸamakta ve bu nedenle Bulgar Politikası daima onları göz önünde tutmaktadır. Bu da Balkan yarımadasında, yeni bir ulus-devlet oluÅŸumunun baÅŸladığını da ortaya koymaktadır.  Bu baÄŸlamda Bulgar Müslümanlarının kimliÄŸinin, kültürünün ve tarihinin hali hazırda 19. yüzyıl sonrasına dayandığı tartışmalar bulunmaktadır. Ancak ünlü keÅŸiÅŸ, Paisy Khilendarski, 1762’de kaleme aldığı (Istoriya Slavyanobolgarskaya) “Slav Bulgarlarının Tarihi” isimli eserinde, Pomaklardan bahsetmektedir.

      Her ne kadar eski eserlerde isimleri geçiyor olsa da, yine de yazılı tarihlerinin 19. yüzyıldan itibaren baÅŸladığını düşünmek gerekmektedir. Ortaya konulan bu çalışmalarla, Bulgar toplumu ve farklı özelliklerini açığa çıkartacak bir proje oluÅŸturulmaktadır. Bulgar gizli servisinin hırslı, dar kapsamlı, akraba oriantasyonlu, ben-merkezci geleneksel kimlik algısıyla yaptığı çalışmalar da bulunmaktadır. Bulgarlar özellikle dil mefhumu üzerinde durmakta olup, birinci ve ikinci Bulgar Krallıkları dönemine kadar gitmeyi baÅŸarmışlardır.

      Bu baÄŸlamda, “Bulgar dili bütün diÄŸerlerinde olduÄŸu gibi slavik diller sütununda bir taÅŸtır. Bulgar direniÅŸi ve Kilise’nin yardımlarıyla Osmanlı idaresi (Türk BoyunduruÄŸu) altında bile korunmuÅŸtur.”

      Bulgarların ortaya çıkışı orta çaÄŸ öncelerine dayanmaktadır. Fakat Ortodoks Hıristiyanlığı’nın Bulgarları ÅŸekillendiren bir unsur olduÄŸunu da söyleyebilirim. Oysa Pomakların Bulgarlara dayalı olduÄŸunu söyleyebilmek için biraz daha delile gerek vardır. Alman tipi milliyetçilik bazında onların hakiki Bulgar olduÄŸu söylenilmektedir.
Bununla birlikte pomaklar, 1878 sonrasında Pirin ve Rodop bölgeleri gibi, Bulgarların genişleme politikalarının hedefi olan yerlerde yaşamaktaydılar. Bu bölgeler Bulgaristan tarafından 1912 1. Balkan Savaşı sonrasında ele geçirilmiş ve buraların entegrasyonu o dönemde Bulgaristan’ın ana politik hedefi haline gelmiştir. Pomakların Bulgar olduğunu açıklayabilmek ve onların İslami inançlarının üstesinden gelebilmek için, zorla İslamlaştırma tarihinin ortaya konulması gerekiyordu. Önce Pomakların güç kullanılarak değiştirilmesi ve sabit görüşlerine karşı hale getirilerek Bulgarlığın onlara kabul ettirilmesi gerekiyordu.
      Tarihin bu ÅŸekli resmi olarak kökenciliÄŸin Pomaklar nezdinde Bulgar Muhammedi’lerine nasıl uydurulduÄŸunu açıkça ortaya koymaktadır. Bir diÄŸer ana hedef ise, Pomakların Bulgar dilini korumalarına karşılık, Ä°slamlaÅŸtırılarak deÄŸiÅŸtirildikleri ortaya konularak, topluca HıristiyanlaÅŸması veya kendi Pagan gelenek ve göreneklerine dönmeleri saÄŸlanmalıydı. (Vakarelski 1966; Vasilev 1961; Vranchev 1948). Smolyan Milli ArÅŸivi yöneticisi Andrej Pechilkov gibi milliyetçi tarihçiler, 1989 sonrasında dahi Bulgar Muhammedileri hakkındaki görüşlerinde bir deÄŸiÅŸiklik yapmamışlardır. Onlara göre “İslamın kabullenilmesi sonrasında çok kötü durumlar ortaya çıktı, insanların kafaları trajedi ile dolup taÅŸlaÅŸtı. Onlar ise güzel Bulgar dilini ve slavik geleneklerini koruyorlardı.” (Pechilkov 1993:5) “Sonuçta, Pomaklar ve Hıristiyanların düşünce yapılarında ve alışkanlıklarındaki açık deÄŸiÅŸiklikler, Pomaklar tarafından korunan eski Slavik göreneklerin zaman içerisinde gözardı edilmesine neden olmuÅŸtur. Oysa ki onların dilleri, yukarıda belirttiÄŸimiz ÅŸekilde Krilo Metodian dialekti (aÄŸzı) gibi olduça eski, saf  bir Bulgarcadır.” Yine Andrej Pechilkov: “Bulgarlar Müslüman olana kadar tek kelime Türkçe bilmemekteydiler, ÅŸu da bir gerçektir ki en eski Bulgarca olan Krilo Metodian dili Merkezi Rodoplarda korunmuÅŸtur.”

      Pomaklar ilk defa Komünist kanunlar altında resmi tarihlere geçirilmiÅŸlerdir. Onlar “Rodoplar’daki Bulgar Muhammedilerinin GeçmiÅŸi” isimli kitapta son derece otoriter ve baskılı bir dille ifade edimekteydiler. Bu kitap 1958’de Bulgar Bilimler Akademisi tarafından hazırlanmış ve Vera Mutafchieva  ve Nikolai Todorov gibi tanınmış ve güvenilir Bulgar tarihçileri tarafından oluÅŸturulmuÅŸtur. Bu kitap, resmi olarak çoÄŸunluk tarafından Pomaklar hakkında neler düşünüldüğünü,  sonuçta onlardan neler beklenildiÄŸini, isimlerinin deÄŸiÅŸtirilmesi kampanyasını açıkça ortaya koymakta ve Türk-Arap ve Pomakların BulgarlaÅŸtırılması adına, 1971-1974 yılları arasında uygulanan sözde “Yeniden DoÄŸuş” projesi hakkındaki fikirlerin nasıl ortaya çıktığını göstermektedir. Kitap aynı zamanda, Pomakların BulgarlaÅŸtırılması ile ilgili politikanın mantık temellerini de ortaya koymakta, Ä°slami inanca karşı yapılacak olan saygısızlıklar konusunda da oldukça eksik kalmaktadır.

      Rodop Bulgarları’na Zorla Ä°slamın Kabul Ettirilmesi ile ilgili bölümler yazar Nikolai Todorov tarafından 1989 öncesinde batıda yeniden kaleme alınmıştır. Todorov, Bulgaristan’daki yaygın, zorla Ä°slamlaÅŸtırma hareketini iki dalga halinde ele almıştır.

      Birincisi, 16. yüzyılda Sultan 2. Selim dönemi, ikincisi de 4. Mehmed dönemi (1648-1687) Birinci toplu deÄŸiÅŸtirme iddiasında dinin Ege’den Bosna’ya kadar etkili olduÄŸu yönündedir. Todorov’un iddialarını destekleyen unsurlar, alıntı yaptığı 18. yüzyılda yazılmış olan eserlerdir /hastalık!/ .

      Ä°kinci dalgası ise Sultanın ünlü Büyük Veziri Körpürü Mehmet’in komuta ettiÄŸi Yeniçeri birliklerinin Venediklilere karşı verdikleri savaÅŸlar esnasnıda, yani Osmanlı-Venedik savaÅŸları zamanında olmuÅŸtur. Köprülü Mehmed kuvvetleriyle ele geçirdiÄŸi Rodop’ların Chepino bölgesine vardığında buralara güç kullanılarak Ä°slamın kabul ettirilmesi gerektiÄŸini söylemiÅŸtir. Fakat bu konuyla ilgili tek kaynak da Papaz Dragonov’un bu olaylardan çok fazla bahsetmediÄŸi eseridir. (Bulgarska Akademiya na Naoukite 1958:68).(3)
 
      Todorov daha sonra bu eserin kaybolduÄŸunu kabul etmektedir, fakat bir kopyasının Stefan Zahariev’in kitabı olduÄŸunu bilmekteyiz.(Zahariev 1870: 67ff) Fakat ÅŸu da bir gerçektir ki, eserin kabaca sahte ve Osmanlıcı Machiel Kiehl’e göre de berbat olduÄŸu ortaya konuldu (Machiel Kiel’den yazara mektup, 9 Ekin 1997) Todorov’un örneÄŸi son derece hayaliydi, çünkü genel olarak bir deneme özelliÄŸinde olup, tarafsız yazarlardan alıntı yapmak yerine orijinal olmayan kaynaklardan yapılan alıntıları kapsamamaktaydı. Kaynağın alıntılarla idamesini saÄŸlayan bir yazar olarak, bunların doÄŸruluÄŸunun saÄŸlamasını yapmaya en ufak bir teÅŸebbüste bulunmamıştır. Böylece bütün literatür, son derece sınırlı ve genellikle uydurma olan kaynaklar üzerine kurulmuÅŸtur. Bununla birlikte oluÅŸturulan bu hikayeye inanılmaktadır da. Sayısız ÅŸekillerde aynı tarz baÅŸlıkları tekrarlayan bir edebiyat tarzı yaratıldı.

       Bu tarz makalelerin birinde, Ä°slamiyeti kabul etmektense öldürülmeyi veya evlerinden sürülmeyi kabul eden Bulgarların hikayelerinden bahsedilmektedir. “Onlar dedelerinin inancına baÄŸlı kaldılar. DiÄŸrleri ölüm tehdidi altında Ä°slamiyeti kabullendiler. Bu ÅŸekilde hayatlarını kurtardılar. Her ne kadar dinlerini deÄŸiÅŸtirdilerse de, kendi insanlarının çocukları olmaktan vazgeçmediler.” (Bulgarska Akademiya na Naoukite 1958:70).

       DiÄŸer bir baÅŸlık da özünü kaybetmeyen Pomaklar hakkındaydı. “Her Müslüman Bulgar Köyü’nde, Ä°slamlaÅŸtırmayı protesto ettiÄŸinden dolayı Osmanlılar tarafından öldürülen en az bir Hıristiyan’a ait bir mezar bulunur.” AÅŸağıdaki olay, durumun gerçeklik derecesini ortaya koyar gibidir. 1980’de Smolyan Tarih Müzesi tarafından bir arkeolojik araÅŸtırma tertip edilmiÅŸ olup, Pomak Köylerinde Hıristiyan mezarlarını bulmak amaçlanmaktaydı. Müslüman mezarlarına daha önce Hıristiyan olduklarını  belirtmek için müze yönetimi tarafından konulan haçlar haricinde baÅŸka bir delil elde edemediler. (Sözlü bilgiler, Smilyan Köyü Muhtarı ve tarihçi Bayan Boryana Panayotova’dan alınmıştır.)
 
      Bir diÄŸer sürekli yinelenen motif de, Pomakların daha önce Hıristiyan oldukları ve zorla Ä°slamlaÅŸtırma kurbanı olduklarıydı.  Mesela “Kilise”, “Kan”, “Gelin” veya “Bakire” gibi isimler de türemiÅŸtir. Oysa ki, Rodoplardaki bu köylerin hikayelerindeki isimler ormanlarda saklanan, Osmanlı Ordusu’nun önünden kaçan Hıristiyan kaçaklar tarafından bulunmuÅŸtur.  DiÄŸer yönden de Hıristiyanlar ve Pomakların günlük hayatlarındaki iyi iliÅŸkileri de belirtilmektedir. Popüler bir hikayeye göre, topluluklardan birinin diÄŸerini savaÅŸ zamanında kurtardığı yönündedir. Pomaklar 1877/1878 bağımsızlık savaşı sırasında Osmanlı Ordusu’nun önünde ric’at eden Hıristiyanları kurtarmışlardır, veya, daha baÅŸka bir ÅŸekilde, Hıristiyan komÅŸular ilerleyen Rus Ordusu’na karşı Pomakları savunmuÅŸlardır. Tartışmasız savaÅŸ zamanında olan katliamlar– 1876’da Batak ve Perushtica da olduÄŸu gibi veya Rodop köylerindeki Pomak nüfusun 1912’de sürülmesi gibi- her iki toplumun fanatik grupları arasında tehlikeli politikaların güdülmesini körüklemiÅŸ ve onları bu konular karşısında hassaslaÅŸtırmıştır. “Bütün bunların hiçbiri Pomakların Bulgarlığını yok edememiÅŸ, Bulgaristan içindeki etnik yapılarını korumuÅŸlardır.”
     Tarihin hangi ÅŸekli olursa olsun, temel dayanak noktası, inanca karşılık dil ile etnik yapının tanımlanmasıdır.   â€œPomaklar, en eski ve saf Bulgar Dili’ni konuÅŸmaktadırlar ve bu da onların Bulgar orijinli olduÄŸunun en iyi kanıtıdır.”(Bulgarska Akademiya na Naoukite 1958:72).  Burada, Todorov’un hesabı, Pomak tarihinin yeniden yapılandırılması ile ilgili olarak gerekli olan bütün önemli noktaların bir araya getirilmesiydi. Temel tartışma hattı Pomakların Bulgar olduÄŸu yönündeydi. Fakat gözden kaçırdığı tek bir önemli nokta vardı. O da eski sıkıntısı yani, onların dinlerine sıkı sıkı baÄŸlı oluÅŸları ve Hıristiyan toplumundan olmadıklarıydı. Bu Pomakların gerçek ve hakiki Bulgarlar olarak geri dönüşleri ya da “Yeniden DoÄŸuş” ları yönünde tekrar düzenlenebilirdi. Pomaklar insan bilimsel bir operasyon ile veya gerektiÄŸinde baskılara tabi tutularak, hatalar ortadan da kaldırılabilirdi.
      Akademik yayınlar ile yukarıdaki gibi operasyonların gerçekleÅŸtirilmesi de beklenilmektedir. Bu ÅŸiddet dolu tedbirler ilk olarak Hıristiyanlık yönünde güç kullanılması ÅŸeklinde 1912’nin Sonbahar aylarında ortaya çıkmış, devamında deÄŸiÅŸik kampanyalar yürütülmüştür.
 
     Konstantinov bu deÄŸiÅŸim kampanyalarını 1912, 1938-1944, 1962-1964 ve 1971-72 olarak dört tane olduÄŸunu belirlemiÅŸtir.(See Konstantinov 1992a; Konstantinov and Alhaug 1995:25 ff, also Konstantinov in this volume)  Son deÄŸiÅŸtirme politikası en vahÅŸi olanıydı (Bu kampanyanın ve Rodopların küçük kasabası Madan’ın direniÅŸinin iyi bir ÅŸekilde tanımlanması için Karagiannis 1995:200 ff.’e bakın). Ä°dari emirler, ordu desteÄŸi, gizli polis, özel polis güçleri ve para militer güçlerin desteÄŸi alınmıştı. Alınan tedbirlere karşı en ufak bir direniÅŸ teÅŸebbüsü, kaba güç ile ezildi. Tespit edilemeyen sayıdaki Pomak, yeni isimlerini kabul etmediklerinden dolayı öldürülmüş veya yaralanmış veya Danube’deki Belene adasındaki çalışma kamplarına gönderilmiÅŸtir.  (Mahmut AYDIN’ın notu) : [[Ne yazık ki bunların büyük bir çoÄŸunluÄŸu buralarda ölmüştür. Belene’den saÄŸ kurtulanların ise pek azı özgürlüğü yaÅŸayabilmiÅŸ, büyük bir çoÄŸunluÄŸu tahliye edilmelerinden kısa bir süre sonra ölmüşlerdir.]]

     Komünist Parti, Pomakların kültürüne iliÅŸkin tüm izbilimsel (etno-antropolojik) iliÅŸkileri yok etmeyi hedeflemiÅŸtir. Sadece isimleri deÄŸil, aynı zamanda geleneksel kıyafetleri yasakladığı gibi, gelenek ve göreneklerini uygulanmasını da hedef almıştır. Fikir, -Pomakların toplum sembollerinin olmaması, deÄŸiÅŸik inanç ve kültürlerinin olması, - kasıtsız bir hırs ile bu deÄŸiÅŸikliklerin ortaya çıkmasına da sebep olmaktadır.

     Bir diÄŸer nokta da, otoritelerin gönüllü olarak “Yeniden DoÄŸuş”  kampanyasına katılarak, modernleÅŸme ve bu ÅŸekilde Sosyalist Devlet’in Pomaklara Ä°slami geçmiÅŸlerinden kurtuldukları takdirde daha fazla yardımcı olacağı yolundaydı.
 
      Bu ÅŸekilde bizler etnografların, tarihçilerin ve yazarların akademik veya yazınsal eserlerindeki Pomak baÅŸlıklarında, onların güç kullanılarak Ä°slamlaÅŸtırılmış Bulgarlar olduÄŸunu, “askeri bir operasyon” ile yeniden BulgarlaÅŸtırıldıklarını gözleyebilecektik. Bu iÅŸlemler bütünü içinde, bütün bu tasvirler, Pomakların ayrılmış kimliÄŸini veya daha kötüsü hedef alınan Türk kimliÄŸini taşıdığını ortaya çıkaramayacaktı.
 
     Asimilasyon politikası Pomaklar üzerinde test edildi ve on yıl sonra Bulgar Türklerine uygulandı. “Yeniden DoÄŸuş”  prosesinin ikinci düzenlemesinin ise uluslararası alanda geri teptiÄŸi görülmüştür. (Mesela Poulton 1994: 129ff’a bakılabilir) deÄŸiÅŸtirme kampanyası hayalidir,fakat bu zamanda bile bazı direniÅŸler olmasına karşın 800.000 azınlığa karşı yöneltilmektedir. Bu hareket, ülke-devlet bazında toplam olarak üç ana noktada tanımlanabilir

 1- Özellikle Ä°slami tehdidin Türkiye’den geldiÄŸi hissiyatı

 2- Müslüman azınlıkların geleneksel yaÅŸam ÅŸekilleriyle, Komünist ModernleÅŸmeye karşı; açık bir ÅŸekilde tepkili olmalarından doÄŸan tansiyon

3- Komünist liderliğin ulusal alanda baskınlık ve gücü

 Yeni Kimlikler Ve Yeni Tarihler

      Kasım 1989 yılında Jivkov rejiminin çökmesinden sonra, Bulgarların Müslüman azınlıkları tanımlama kanunları revize edildi (sadece aşırı milliyetçi muhalifler hariç 4)1990’a kadar Müslümanların eski isimlerine dönmeleri veya yeni Müslüman isimleri yaratmaları mümkün gibi gözüküyordu. Ä°slam pratiÄŸi ve dini deneyimler kısa ömürlü ve bir fiyasko olarak kaldı. Camiler yenilendi ve yeniden açıldılar veya yenileri inÅŸa edildiler. Bu da Bulgar milliyetçileri tarafından travmatik bir deneyim oldu. “Bulgar Müslümanlarının kısa vadeli politik kazanımları yine kafaları karıştırdı. (...), Smolyan bölgesindeki kasetlerde imamlar kimsenin anlamadığı bir dilde konuÅŸuyorlar ve bunlar da Bulgar Müslümanı olan kardeÅŸlerimizin kafalarını bilinçli olarak karıştırmak amacıyla dağıtılmaktadır.” (Pechilkov 1993:18)

      “Etnik kökenin belirlenmesi için izbilimsel (etno-antropolojik) kuralların serbest bırakılması ile ulusal kimlik hissiyatı nüfusun büyük bir çoÄŸunluÄŸu açısından bir tehdit haline gelmeye baÅŸladı. Genel görünüm olarak da tarihi bakımdan Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu içinde vücut bulan Müslüman tehdidi yeniden ortaya çıktı.” (Bakınız Konstantinov 1992b:75)
 
       Pomakların açısından, bu deÄŸiÅŸimler, toplum tarafından etnik bilinç savaşılarının geri dönmesi anlamında algılanmaktaydı. Resmi yayın – ki 1989 öncesinde sadece buna izin veriliyordu – yine etnik kimlikleri birbirlerini kendi özel çevrelerinde körükleyecek gibidir. “Pomakların kendilerini ifade edebildikleri baÅŸlıca üç ana eÄŸilim üzerinde konuÅŸulmaktadır.
      Birnicisi, Türk kimliÄŸine bürünmeleri – bu fenomen özellikle Pomakların aşırı derece asimile edilmeye çalışıldığı yerler olan ve Türklerin de bulunduÄŸu Batı Rodoplarda (Chech Bölgesi ve Mesda Vadisi) ve aynı zamanda DoÄŸu Rodoplarda (Kırcali Bölgesi) yaygındır.” (Kalyonski 1993:126)
      Ä°kinci eÄŸilim, ki bu ziyadesiyle Bulgar etnik yaklaşımıdır. Daha sıklıkla geçmiÅŸte yaÅŸananlardan dolayı Bulgar Sosyalist Partisine sempati duyulmasının tercih edilmemesidir. Ä°kinci eÄŸilime en güzel örnek Rodop DaÄŸları’nın kuzey eteklerinde bulunan küçük ve izole bir köy olan Zaburdo’nun durumudur. Burası aynı zamanda Pomakların kendilernie “Bulgar” demelerinden dolayı “Kızıl Köy” olarak da bilinmektedir. Ayrıca burada bir Hıristiyan Åžapeli bulunmaktadır. 
      Üçüncü eÄŸilim ise kendilerine özgü ve sıkı sıkıya baÄŸlı oldukları etnik bilinçlerine raÄŸmen, Bulgar veya Türk oriantasyonunun reddedilmesidir. Bu ÅŸekilde Bulgar Müslümanları kendilerini Pomak, Achryane, Müslüman ve benzeri sıfatlarla niteleyebileceklerdir. BilindiÄŸi kadarıyla da bu görüş özellikle Merkezi Rodoplarda, Kefalonya ve Smolyan kasabaları çevresinde oldukça yaygındır.

       Bütün bu kimliklerin diÄŸerlerinden radikal bir ÅŸeklide farklı olunduÄŸunun kanıtlanması amacıyla ortaya çıktığı düşünülebilir. Pomakların orijini hakkındaki resmi ulus-devlet teorisi, halihazırda yukarıdaki ÅŸekilde ifade edilmekle birlikte, yavaÅŸ yavaÅŸ etkinliÄŸini de kaybetmeye baÅŸlamıştır. Bütün burların tek bir dayanak noktası bulunmaktadır: güç kullanılarak Ä°slamlaÅŸtırılan Pomakların kökende Hıristiyan olduÄŸu, Slavik kökenle bir ÅŸekilde baÄŸlantılarının bulunmasının mümkün olduÄŸudur.
 
      Bir baÅŸka görüşe göre ise Pomaklar Balkanlara Müslüman olarak geldikleridir.
2000 nüfuslu Pomak Köyü Smilyan’ın muhtarı, Pomakların orijini hakkındaki bir hikayeyi bana anlatmıştı. Birinci bölümde Merkezi Rodoplardaki (Smilyan dahil) Müslüman nüfus olan, Achryane ve Pomakların arasındaki ayrımı anlattı. Pomakların Orta Asya Steplerinden gelen savaşçı bir boy olan Hakiki Bulgarlar olduğu, Achryane’ların ise 8. yüzyılda Suriye’den gelip, Rodop’lara yerleşen bir kavim olduğuydu. Bu hareket Bizans İmparatorluğu tarafından zamanında Slavlara karşı bir önlem olarak desteklendi. 8. Yüzyılda ise Suriye’li yerleşimciler de Bizans İmparatoru 5. Constantin Copronymus (741-775) tarafından Trakya’ya yerleştirildiler.

      Fakat Pomakların geçmiÅŸte bu Asyalı ve Suriye’li yerleÅŸimciler’den ortaya çıktığına dair herhangi bir kanıt da bulunmamaktadır. Teori Ä°slamlaÅŸtırma’da olduÄŸu gibi, saÄŸlam temellere dayanmamakla birlikte Smilyan Muhtarı gibi pek çok entellektüel ve eÄŸitimli kiÅŸiler tarafından kabul görmektedir.

      Bir diÄŸer Resmi Pomak Tarihi karşıtı bir görüş de aÅŸağıdaki gibidir. Göçebe Yörüklerin bir kolu, Pomaklar olarak tanımlanmakta olup, bunlar Balkanlardaki Rodop DaÄŸları’na yerleÅŸmiÅŸ, Anadolu’lu göçebe çiftçilerdi ve 14. yüzyılda baÅŸlayan Ä°slamlaÅŸtırma hareketlerinde önemli bir rol oynamışlardı. Fakat yine de Pomakların bunlardan kaynaklanıp, kaynaklanmadığına dair kesin bir kanıt bulunmamaktadır.

      BaÅŸka bir yaklaşıma göre de Pomaklar; Bulgar kadınlarıyla evlenen Osmanlı (Türk) Askerleri’nin torunlarıydılar. Bu teori, erkek transferi (kan, sperm vs.) ve kadın dili (çocuklara öğretilen) temeline dayanmaktadır. Genellikle Pomaklar Türkçe’den ziyade Bulgarca’yı ana dil olarak konuÅŸmaktadırlar (Bazen de Pomakça)

       DeÄŸiÅŸik bir görüşe göre de;  Pomaklar Orta Asya’dan göç edip, bir kısmı Balkanlarda, bir kısmı da Ukrayna civarında duran ve Slavik dile uyum saÄŸlayan Kıpçak (Kuman) Türklerinin torunlarıdır. Aynı zamanda çoÄŸunlukla yaÅŸlı Pomaklar 1912 (veya 1878) öncesinde Bulgarca konuÅŸtuklarını inkar etmektedirler (Comp. Konstantinov) Kabul ettikleri görüş, Pomakların Bulgar okullarına devam etmeye zorlanmaları ve Bulgarca’yı öğrenmeleri ve de Türkçe konuÅŸmalarının yasaklanmasıdır.
 
      Ana dilini kullanan Pomakların tarihinde; Pomakların (veya Achryane’ların) Batı Anadolu’dan geldikleri kabul edilmekte, Anadolu ve Rodop Köy isimlerinin benzerlikleri bu senaryoda delil olarak kullanılmaktadır.
     Pomakların orijiniyle ilgili popüler teoriler sürüp gidebilir, fakat, bu noktada manzaranın açık bir ÅŸekilde ortaya çıkmasından dolayı kesmek zorundayım. Bu mantık ve motivasyon, sunular ve deÄŸiÅŸik kanıtlar ile resmi olarak empoze edilen kimliktir. Farklılıklar sıklıkla inkar edilebilir, diÄŸerleri veya tek bir köy  ya da  bir kiÅŸi, pek çok teorilerin ortaya çıkmasına sebep olabilir. Konunun tek bir vurucu açıklaması bulunmaktadır. Resmi veya gayrı resmi ideolojiler ile Pomak kimliÄŸini yaratılmış bir kimlik olarak geçerli kılınmaya çalışıldığıdır.

      Pomak kimliÄŸi aslında kimlik-yaratıcıları tarafından yaratılanın tersine bir akımdır. Tarihin yeniden düzenlenmesi ve çok daha gerilere bakmayı denemek gerekir ki, bu da ortaya yekpare ve tek bir toplumun kimliÄŸini ortaya koyabilir. Toplum üyeleri , diÄŸerlerinden açık bir ÅŸekilde ayrılmalı ve belirli sınırlar içerisinde tanımlanmalıdır. Birisi aynı anda bizden veya diÄŸerlerinden olamaz. Ki bu da sınırların ne ÅŸekilde tanımlanması gerektiÄŸini sorusunu ortaya koymaktadır.
 
      Bir netice olarak, daha ileri bir örnekleme ile, resmi kimlik yaratanlar ve bunu ÅŸekillendirenler, tarihi gerçekler açığa çıkmadığı sürece çok vicdanlı davranmazlar. EÄŸer gerek duysalardı, devlet kuruluÅŸları ile kiÅŸiler ve olayların arkasındaki gerçekleri bulabilirlerdi. (tarih kayıtları, anıtlar, propaganda vs.)

     Daha önce belirtilmiÅŸ olan Smilyan Köyünde, resmi tarihe göre 17. yüzyılda Osmanlı ordularına cesurca direnen Piskopos Visarion adına bir anıt bulunmaktadır. Fakat böyle bir Piskopos orada hiç bulunmadığı gibi, Piskopos Visarion Smilyan Köyü’ne resmen yerleÅŸtirilmiÅŸtir.

      Benzer olarak şöyle bir örnek de verilebilir. Pomak köyü Trigrad’ta (bugün bile beÅŸ Hıristiyan aile yaÅŸamaktadır) bulunan bir Ortodoks kilisesinde şöyle bir kitabe okunmaktadır. “1912-1913’de özgürlüğümüz için canını feda eden kardeÅŸlerimiz anısına” Tamamen Pomak olan Trigrad’ta 1912-1913 yılları arasında hiçbir Bulgar Özgürlük Mücadelesi’ne katılmamıtır. Onlar için özgürlük, köylerinin Bulgar Ordusu tarafından yakılıp yıkılması ve güney taraflarındaki Hıristiyan köylerine düzensizce yerleÅŸtirilmek amacıyla sürülmeleri, geri döndüklerinde ise, bütün mal varlıklarının Hıristiyanların eline geçtiÄŸini görmeleriydi.
 
     Sonuçta, Bulgar Özgürlük Hareketi farklı bir ÅŸekilde anlaşılmış ve 19. yüzyıldaki hareketler dikkatli bir ÅŸekilde tartışmaya açılmamıştır. Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun sınırları içerisinde bulunan Bulgaristan Bölgesinde, Hıristiyan nüfusun özelliÄŸi, geniÅŸ Müslüman nüfustan tamamıyla farklı bir bilince sahip olmalarıydı. (daha fazla detay için: Brunbauer 1997, 27 ff.) Yeni bir vatandaÅŸlık bilincine ulaÅŸabilmek için, alternatif iÅŸlemlerin de hesaba katılması gerekir. DiÄŸer yerlerde olduÄŸu gibi Balkanlarda da el altındaki insanlara, tekdüze kimlikler kendilerine ait olanlar olmaksızın ciddi bir ÅŸekilde kabul ettirilmeye çalışılmaktadır.


*Bu doküman, Balkanlardaki Ekoloji, Çalışma Organizasyonu ve Aile Yapıları ile ilgili çalışmalarımla ilgilidir. Dağ Toplumlarının Karşılaştırılması Avusturya Bilimsel Araştırma ve İlerleme Kurumu tarafından oluşturulmuştur. Poje, Graz-Karl-Franzens Üniversitesi Güneydoğu Avrupa Tarih Bölümü tarafından yönetilmiştir.

Bursa

  • Guest
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #1 on: June 15, 2008, 18:42 »
    Pomaklar, Balkanlarda Pomakça konuÅŸan müslümanlara verilen bir addır.Pomakların Kuman Türklerine dayanan uzun bir geçmiÅŸi vardır.Kuman Türkleri Miladi 916 yılında Kuzey Çin'den ayrılarak önlerine çıkan Ruslarla savaşıp XI ve XII. yüzyıllarda Ukrayna ve Romanya üzerinden Balkanlara inmeye baÅŸlayan bir Türk kavmidir.Ä°lk olarak Kuzey Bulgaristan'a daha sonra güneye doÄŸru inerek Rodoplara ve Makedonya'nın doÄŸu kısımlarına yerleÅŸmiÅŸlerdir.YerleÅŸtikleri bölgelere Kumanova , Kumantsi , Kumança gibi isimler verilmiÅŸtir.
    Kuman ve Peçenek Türklerinin 1078 de kurdukları federasyonun 1091 de yıkılmsı neticesinde Kuman türk boylarından bir çoÄŸu Romanya , Macaristan , Avusturya, Çekoslovakya içlerine giderek gayri Türk unsurların içinde Hristiyanlığı kabul etmiÅŸler ve etnik varlıklarını kaybetmiÅŸlerdir.Batı Trakya ile Rodop ve Prin Bölgelerinin daÄŸlık kesimlerinde ise bir hayli Kuman Türk boyu kalmıştır.
    1065 yıllarından itibaren Bizans Slavların güneye inmelerini önlemek amacı ile Konya'nın bazı kesimlerimden bir çok Türk kabilelerini gayet tavizkar tekliflerle Teselya ( Yunanistan ) Makedonya ve Rodoplara götürüp iskan ettirmiÅŸtir.Bu kabilelerin 55-60 bin kiÅŸilik olduÄŸu Bizans kroniklerinde belirtilmektedir.Daha sonra 1345 yılında Gazi Umur Bey'in fütühatına ( fetihlerine ) sahne olan bu bölgelere 100 bin kadar da Yörük Türkmen iskan edilmiÅŸtir.
     Anadoludan iskan edilen bu Türk Müslüman grupları bu bölgede yaÅŸayan Kuman Türkleri arasında Ä°slamiyetin yayılmasında etkili rol oynamışlardır.Bu gruplar arasında Åžeyh , abdal , derviÅŸ gibi Ä°slam misyonerleri Ä°slam propogandasını yapmışlardır.Bulgar Tarihçileri Zlatarski ve Ä°reçek Ä°slam  Dini misyonerlerinin Bulgaristan'da Ä°slam propogandasını yaptıklarını ve III.asra kadar Ä°slam dininin bu yörelerde yayıldığını belirtmektedir.Tarihi verilere göre Kuman Türkleri'nin ihtida ederek ( baÅŸka bir dinden çıkıp müslüman olma ) Müslüman oluÅŸları Osmanlının bölgeye geliÅŸlerinden önceye rastlamaktadır.
    Kuman Türkleri Anadoludan gelen Müslüman kardeÅŸlerine maddi ve manevi yardımlarda bulunmuÅŸlar ''öncü '' artçı '' ve '' ileri keÅŸif '' kolu olarak aktif görevlerde bulunmuÅŸlardır.Slavlar , Kuman Türk Müslümanlarina Osmanlı ordularına yardım ettikleri için ''pomagaç -yardımcı'' adını vermiÅŸler ve zamanla bu Pomak ÅŸeklini almıştır.Ancak bu kelime Osmanlı müelliflerinin eserlerinde geçmediÄŸi gibi , Pomak adına hiç bir yerde rastlanmamaktadır.Bu tabir Türkçe eserlerde ancak 1877-1878 Türk-Rus harbinden sonra Balkanlardan gelen muhaceretler dolayısı ile rastlanılır.
     Pomaklar tüm tarihleri boyunca Osmanlı devletine sadakat ile hizmet etmiÅŸlerdir.1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının elim neticeleri Rodopların Rus ordusu ve Bulgar  komitacıların ,stila tehlikesine kaldığı vakit, Rodop Türkleri ile Pomaklar yine birlik ve beraberlik içinde düşmanları bu bölgeye sokmamışlardır.3 Mart 1878 de imzalanan Ayastefanos antlaÅŸmasının hükümlerine itiraz etmiÅŸler ve oturdukları bölgede ''Muvakkat Hükümet (geçici bir süreliÄŸine )'' kurmuÅŸlardır.Bulgar Rus kuvvetleri muahede ( anlaÅŸma ) ÅŸartlarını yerine getirmek için Pomaklara saldırır.Pomaklar ve Rodop Türkleri aylarca mukavemet ( direnip ) edip memleketlerine düşmanı sokmadılar. 1878 Haziran ayından itibaren büyük Avrupa devlertlerinin Osmanlı devletinin mümessilleri ( temsilcileri ) Berlin'de barış görüşmelerine baÅŸladıkları vakit, Rodoplarda savaÅŸ devam ediyordu. Bu çetin mücadele Berlin de toplanan kongre üzerinden etkili oldu ve çeÅŸitli milletlerin temsilcilerinden oluÅŸan bir heyet Rodoplara gönderildi.Neticede Pomaklar arzularına kavuÅŸtular.Berlin kongresi kararları gereÄŸince müstakil bir ''ÅŸark-i Rumeli '' vilayeti kuruldu ve Pomakların vatanı düşman iÅŸkalinden kurtuldu.
     Pomakların konuÅŸtukları dile gelince %30 Ukrayna slavcasi ,%25 Kuman Kıpçakçası, %20 OÄŸuz Türkçesi, %15 Nugayca ve %10 Arapça'dan müteÅŸekkildir.Bu verilere bakıldığında Pomakçanın Bulgarcanın bir Lehçesi olduÄŸunu söylemek zor.Pomaklar bu gün Bulgaristanın güneyinde , Yunanistan'ın kuzeyinde , Makedonya'nın çeÅŸitli bölgelerinde ve Türkiye'nin kuzey batısında , güney ve orta bölümlerinde yaÅŸamaktadırlar.Bu gun kendini Pomak kabul edenlerin oranı 500 bini aÅŸmaktadır.
    Pomaklar umumiyetle zeki,çalışkan , cesur insanlardan olup daha ziyade ziraat ve ticaretle meÅŸkuldürler.Åžehirlerde olanlari Türkçe konusur ( araÅŸtırmacı ÅŸu dakikadan itibaren Türkiyedeki Pomakları tasvir eder )Bunlar Türk-Ä°slam medeniyeti içinde geliÅŸtiklerinden bu gün duyguları ile Türklüğe baÄŸlı yaÅŸamışlar ve onun keder ve saadetini paylaÅŸmayı bir vazife bilmiÅŸlerdir.
                                                                                                                                Basri Zilabid ( araÅŸtırma yazısı )
BÄ°BLÄ°YOGRAFYA:
.ACAROGLU , Türkler , ''Bulgaristan'' ,Türk Ansiklopedisi, VII/377-396 Ank.1956
.KONSTANTÄ°NOV,Yulian,''Strategies for Sustaining a Vulnerable Identity:The Case of the Bulgarian Pomaks'', muslim identity an the Balkan State, London 1997
.FEHER ,Geza,bulgar Türkleri Tarihi,TTK,Ankara,1999
.EREN ,A Cevat, '' Pomaklar '',Ä°A,Ä°X/572-576,Ä°st,16964
(*Elle yazmanın meşakkatini göz önünde bulundurarak Tüm bibliyografyayı yazamadım )
     




   


 

Bursa

  • Guest
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #2 on: June 15, 2008, 19:09 »
yazılardan izlenimlerim sonucundaki bazı notlar:
   1-En fazla Pomağın Bulgaristan coÄŸrafyasında bulunması normal, zira araÅŸtırma yazısındada ve bir çok araÅŸtırma yazisinda da Kuman Türklerinin Orta Asya göçünü Karadeniz Kuzeyinden yaparak Ukrayna, oradan Bulgaristan coÄŸrafyasina inmesi bunun doÄŸal bir sonucudur.Bulgaristan coÄŸrafyası kumanların ilk yerleÅŸim alanıdır.Bunu illa ki ( Bulgar savi olarak ) Bulgar müslümanısınız olayına baÄŸlamak ne kadar saÄŸlıklıdır.. insani düşünmeye sevk eden bir nokta olarak yorumlarınıza sunuyorum
   2-Orta Asyadaki kabalist kültürde yer alan yüzleri renkli boyama ( kalabalist kültürde yüz boyama ilk akla gelen görselliktir )Pomak kültürünün simgesi olarak sık sık fotoÄŸraflarda da ( sitemizdede ) gözükmekte.(not : Türkler Orta Asyada  701 Talas savasina dek Kabalist inanci benimsemiÅŸlerdir Gök Tanri )buda önemsenmeyen fakat dikkat çekici bir ayrıntı olarak yorumlarınıza sunuyorum
   3-Orta Asya da Türklerin Kutladığı Bahar Bayramı olan Nevruz Bayramının renkleri olan Kırmızı , yeÅŸil , sarı renklerin bu gun bile Pomaklarin gündelik eÅŸyalarında kılık kıyafetlerinde dikkat çekici bir ÅŸekilde vurgulanmasi..bunuda yorumlarınıza sunuyorum
   4-Pomakça ya bakıldığında %20 OÄŸuz Türkçesi ve %25 Kuman Kıpçakcasinin oranının daha sonra tanıştıkları müslümanlık sayesinde hayatlarına tesir eden Arapçanın oranı ile kıyas edildiginde tuhaf bi ÅŸekilde abartılı durmaktadir.Bunuda yorumlarınıza sunarım
   5-Slav Irkına ait milletlerin tarihin çeÅŸitli zamanlarında birlikte hareket etmesi ( örnegin Balkan savaÅŸları ) Fakat bu birlikteÄŸin içinde hiç bir zaman sözüm ona slav olan sözüm ona Bulgar kökenli Pomakların katılmayışı sanırım sadece din olgusu ile açıklanacak  kadar basit deÄŸildir
   6-Son olarak Azerilerin isimlerine bakıldığında Azerilerin Türk olmadığını iddia etmek komik olur.   


   Pomakların tarihi kökeni konusunda yapilan çaliÅŸmalarda politik öğelerinde ağır bastığı inkar edilemez bir gerçektir.Pomaklarin kökeni konusunda Yunan tezi : Alexander'in torunu , Türk tezi : Orta Asya'dan göç ederken Karadenizin kuzeyinden göç edip slavlar arasinda eriyen Peçenek , Kıpçak , Kuman Türklerinden Kumanlardir pomaklarin atalari,Bulgar Tezi : müslüman olmus slav oÄŸlu slav Bulgar oÄŸlu bulgarsınız pomaklar..
   Burada gerçekten kökenini masumane merak içerisinde arayan yorumlara rastlayabiliyoruz.Hatta '' Bana kimse Müslüman Bulgar diyemez '' yorumunu okurken tebessüm ettim.
  Burada eleÅŸtirim evvela sitedeki yonetici arkadaÅŸlara..sizler gerçekten objektifçe olaya bakabiliyorsanız.AraÅŸtırmalarınızı buraya yansitirken bu 3 teoriyide burada göstermelisiniz.Fakat sizlerin burada sundugu yazılar araÅŸtırmalar sürekli Bulgar tezlerini desteklemekte ve bunların sayısı oldukça fazla.Burada gerçekten geçmiÅŸini arayan insanların tüm bu tezleri görüp ona göre kendilerinin yorumlamasi kendilerinin bu bilgileri kendi bünyelerinde hazmetmesi gerekmekte kanaatimce..
  DiÄŸer bir eleÅŸtirim Bulgaristandaki Pomak kardeÅŸlerimizin yazılarını bizlerim anlamayışımız malum bulgarca bilmiyoruz.onların düsünceler olaya bakış açıları Pomak olmalari hasebiyle bizler için çok önemli.Sizden isteÄŸimiz o yorumların hepsini olmasada 3-5 tanesini Türkçeye çevirmeniz.Hatta Türkçeleride Bulgarcaya...Sitedeki Bulgarca yazilar benim için biÅŸey ifade etmiyor anlamiyorum..
   Fakat yinede yorumlarınız emeÄŸiniz ve sitenin seviyesini koruma adina yaptiğınız calismalar için teÅŸekkürü bir borç bilirim
   DiÄŸer eleÅŸtirim siz sitedeki Pomak kardeÅŸlerime...
Sizlerin hiç bir yorumu yokmu ? sizlerde elbet dede nine akrabalarınızdan kökensel olarak ilk ağızdan bilgi sahibi olmuşsunuzdur.Niçin bunlari paylaşmiyorsunuz?Sitedeki 5 i geçmeyen arkadaşın yorumlarını fikirlerini öğrendik biliyoruz ben sizlerinde fikirlerini merak ediyorum ve bir an once paylaşımlarınızı bekliyorum
                                                                                               Herkese içten saygılar..



Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #3 on: June 15, 2008, 19:47 »
@Bursa
Yönetim adına konuşma hakkım sınırlıda olsa yukarıda bahsi geçen basri zilabid ve buna benzer politika güdümlü yayınları ifşa etmekten çok tarihi belgelerle desteklenen ve beslenen, özgün ve akademik mahiyetteki yayınları ifşa etmeyi yeğlerim. Osmanlı arşivleri ve etnografik veriler bizim için en önemli göstergelerdendir. Yazıları mukayese ettiğimizde ise Ulf braunnbaherin objektif yaklaşıma sahip olduğunu gözlemlerken basri zilabidin alman tarzı milliyetçilik üzerine kurulu yazısının ne derece güvenilir mahiyette olduğunu şahsen kendimce sorgulamaktayım. Yoksa bu hususta tarafsızlığımız sorgulanmaz.

Bursa

  • Guest
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #4 on: June 15, 2008, 19:56 »
ifşa ettiğiniz yayınların neden hepsinin bulgar tezlerini desteklediğini anlamaya çalışıyorum.satır aralarında bile olsa insanlara empoze edilen seyler yine politik kanaatimce.sizin viyanali profesorun tarafsızlıgını takdir edebilecek bir konumum yok benim yazım sadece basit bir örnekti.. amacım sizleri karşıt görüşler olduğundan haberdar etmek tek taraflı yonlendirmelerden kaçınmanızı telkin etmekti.Neticede insanlar hepsini bilsin birakalım onlar karar versin.Birisinin '' bana kimse bulgar müslümanı diyemez''cümlesinin hepimize birşeyler ifade etmesi gerekir.Çalışmalarınızın devamını dilerim.
                                                                                                              Saygılarımla

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #5 on: June 15, 2008, 20:03 »
 :)
@Bursa estağfurullah satır aralarında empoze edilen şeyler kurgu bulgar tarihini yalanlar nitelikte. Yukarıdaki yazıyı incelerseniz (ulf braunnbaher) zorla müslümanlaştırmanın olmadığına ilişkin ibarelerde yer almaktadır ve biz bu metni bu şekilde tam anlamıyla bulgar tezlerini destekler mahiyette bir ürün olarak değerlendirebilirmiyiz? Bulgar tezleri bizi malum olduğunuz üzere zorla müslümanlaştırılmış bulgarlar olarak sunmaktadırlar. Ayrıca bana kimse "bulgar müslümanı diyemez" şeklinde serzenişte bulunan arkadaşımızın bu sözünün türkiyede yaşayan tüm pomaklar tarafından istisnasız bir şekilde benimsendiği kanısındayım çünkü adımız pomaktır ve bu adlandırma sonradan verilmiş olsa dahi bir ayrışmanın sonucudur. Bu ayrı ad pomaktır ve bu adlandırmayada sahip çıkmak boynumuzun borcudur.

Bursa

  • Guest
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #6 on: June 15, 2008, 21:12 »
  Pomak kimliÄŸini inkara dönük bir ÅŸey ifade etmediÄŸim gibi ima da etmedim.Kendi ailem bile ''Pomak'' kimliÄŸini rahatlıkla heryerde gocunmadan söylerken benim aksini iddia etmis olmam abesle iÅŸtikal etmektir.EÄŸer Azeriler örneÄŸine takıldı iseniz Azeriler uluslar arasi platformda ''Azeri'' olarak geçerken ekstradan etnik kimlik olarak Türklüğü vurgulanmaya gerek duyulmaz.Şüphesiz herkes doÄŸduÄŸu ülkenin eÄŸitim politikasının ÅŸekillendirmesi neticesinde tarafgir olmuÅŸtur.Gene kanaatimce bu tarafgirligi aÅŸmanın en güzel en temiz yolu hala yaÅŸayan ( Bulgaristan-Türkiye-Yunanistan ) Pomaklarının dede ve nineleri ile birebir soru cevap yontemi ile alacaklari cevaplarda gizlidir.Ben binlerce makale araÅŸtırma yazisi veya en son taze çıkan '' Yeni Türk Ansiklopedisi '' ( sayısız, ilme-bilme adamış deÄŸerli prof.derlediÄŸi muhteÅŸem bi eser ) paylaÅŸabilirim sizlerle, ama hiç birinin sıfır politik olarak yazılmış olduÄŸunu kimse iddia edemez keza yabanci profesorlerin araÅŸtırmalarında, baz aldigi ülke kaynaklari onlarin fikir edinlemerinde önemli yer tutar.Banada ''Pomak'' araÅŸtırmasi yap deseler direk Bulgaristana ve kaynaklarina giderim.Bunu uzatmanın bi anlamı olmadığını benim ne demek istediÄŸimi gayet iyi anladiğınızı biliyorum.
   BaÅŸka bir noktada ÅŸu , evvela lazım gelen ÅŸey Pomaklari kültürel açıdan derleyip toparlama ve Bulgaristanda Yunanistanda ve Türkiyede benim soydaşım var diyebilmeyi saÄŸlamak olmalıdır.Bunu dediÄŸin an hissen kalben manen baÄŸlanmiÅŸ bu insanlar daha rahat görüşebilir daha rahat ortak paydada birleÅŸip daha fazla kültürel baÄŸ kurabilirler.Bu bağı saÄŸlamadan etnitisite olaylarina girip bu bağı tam anlamiyla saÄŸlayamamış insanların kamplaÅŸmasına siz-biz olayına ( kimliÄŸini bulgar görenler - kimliÄŸini türk menÅŸeili görenler ) doneceÄŸini görmek kehanet olmasa gerek.Bunun temiz maksatlarla yola çıkmış olduÄŸuna inanmak istediÄŸim sizlerin davasina nasıl bir ket vuracağını görmenizi diler eleÅŸtirilerimi yapıcı anlamda kabul etmenizi beklerim.

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #7 on: June 15, 2008, 22:57 »
önder,bursa arkadaÅŸlarım ikinizde haklısınız ve doÄŸru yoldasınız.pomaklar için zaman harcamanız taktire ÅŸayan bir durum aynen devam edin ikinizin uÄŸraÅŸları sonucu ortaya somut ÅŸeyler çıkacaktır.birbirinize yaptığınız anlayışlı eleÅŸtiriler ise pomakların nekadarda medeniyetten pay aldığının açık bir göstergesidir.kolaygelsin ;) 

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #8 on: June 15, 2008, 23:18 »
@Bursa
Önceki mesajımı sizin inkara yönelik bir laf etmeniz üzerine vermedim. Belirtmek istediğim türkiyede olsun bulgaristanda olsun pomaklık tanımının önüne ve arkasına getirilen eklerden ziyade bize özgü olan tanımın öncelikle benimsenme isteğidir. Lakin baskın olan kültürlerlerin diğer alt kültürleri zaman içerisinde kendi içinde öğütebilme potansiyelini gözönüne alarak ve tarihi süreci izlediğimizde bu öğütme mekanizmasının çalıştığına şahit oluyorken kültürel mirası en iyi şekilde kullanabilme ve devam ettirmenin yolunun sadece farklılıkları göstermekten geçtiğinide söylemek yanlış olmaz. Ama bu farklılıkların ulus-devlet kapsamında ülkemize zarar vermeyecek ve istismara yol açmayacak mahiyette olması dileğimizdir. Bildiğiniz üzere yunanistan örneği canlı bir vakadır. Burada yunanistan tarafından pomakların farklılıkları ön plana çıkarılarak müslüman azınlık üzerinde ikilik yaratma projeleri sergilenmektedir. Dolayısı ile zor ve suistimal edilme potansiyeline haiz bir çalışma yürütüyoruz allah yardımcımız olsun.

Bursa

  • Guest
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #9 on: June 16, 2008, 00:18 »
Önder kardeşim
Bu uzar gider senin ,benim ne demek istediğimi anladığına eminim.Keza bende senin dem vurduğun noktaları anladım.Sitedeki Bulgaristanlı Pomakların yorumlarından önemli gördüklerinizi çevirerek bizlerle paylaşırsanız memnun olucam.Bu konu su anda en ciddi eksik geliyor bana aradaki köprüyü dilbazlığınızla kurmak sanırım biraz size düşücek.Allah kolaylık versin.Selamlar

Offline bogutevolu

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 1000
  • Gender: Male
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #10 on: June 16, 2008, 12:29 »
Avusturyalı araÅŸtırmacı akademisyen Ulf Brunnbauer'in bu araÅŸtırmasından çıkardığım en önemli  sonuç: Pomaklar üzerinde Türk ve Bulgarların yanısıra tarafsız yada objektif bakış açısıyla yaklaşım gösterecek baÅŸka kaynakların araÅŸtırmalar yapmasının ÅŸart olduÄŸudur.

Bulgar ve Türk kaynakları bu konuda politik taraf olduÄŸundan bir çok açıdan objektif olamıyorlar. Mümkün olduÄŸu kadar geniÅŸ araÅŸtırmalar yapılmalı, kanıtlar toplanmalı ve ona göre gerçeÄŸi yansıtan bir projeksiyon geliÅŸtirmeliyiz.. 

Bu forum bu amaca yöneliktir. Bu nedenle Pomak konusuyla ciddi ilgilenen herkese açıktır. Temel koşul bu forumun ciddiyetini korumaktır. Kanıtlara dayalı ve uygun bir üslup içinde tezlerimizi öne sürmek zorundayız.

Politik propagandaların etkisindeki tek yanlı hükümlerden uzak durmak zorundayız. Kendi tezini öne süren üyelerimiz arasında karşılıklı anlayışa ve saygıya önem veriyoruz.

Tezlere karşı kendi tezlerimizi öne sürmek zorundayız. Forumu kavga alanına çevirme eğilimlerine izin vermediğimizin sebebi budur. Bu forumda çoğulcu ve demokratik bir diyalogu gerçekleştirmeliyiz.

Offline AlperenKIRIM

  • Advanced member
  • *****
  • Posts: 358
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #11 on: July 01, 2008, 01:07 »
%25 kipcakca % 15 nugayca

simdi bu nugayca eger nogayca ise bu oran tam anlami ile sacmaliktir. pomakcada kesinlikle yoktur!

Offline daylek

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 551
  • Gender: Female
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #12 on: July 07, 2008, 15:37 »
Alperenkırım harika yazdığınız yazı içeriÄŸide kullandığınız dilde mükemmel yaklaşımınız yeterince net ve ortada. tam bir bomba indirmiÅŸsiniz bu sayfaya :) . Yazınızda söylediklerinizin birçoÄŸu doÄŸru ancak nasıl yorumladığıda enteresan balkanlarda uygulanan göçe zorlama ve asimilasyon çalışmaları tarihin sayfalarında ve atalarımızın hatıralarında apaçık ortada. ancak ÅŸunu belirtmeden edemeyeceÄŸim balkanlarda uygulanan asimilasyon çalışmaları sadece türklere yönelik deÄŸil aslında müslümanlığa yönelik bir asimilasyon ve göç zorunluluÄŸu. ayrıca pomak dili sadece bulgarcaya benziyo diye pomakları daha fazla asimile etmeye çalışmışlardır düşüncesi çok da mantıklı görünmüyor pomaklara daha fazla eziyet edilmesinin nedeni sizin bakış açınızdan daha farklı olsa gerek..... ayrıca daha dikkatli bakarsak pomaklara göç zorunluluÄŸu deÄŸil din deÄŸiÅŸtirme zorunluluÄŸu dayatılıyor din deÄŸiÅŸtirmiyorsan adını soyadını deÄŸiÅŸtir deniyor peki diÄŸerleri diÄŸerleri direk göçe zorlanıyor palas pandıras. burası senin toprağın deÄŸil dışardan geldin ve git gitmezsen öl deniyor. sizce neden pomaklara farklı ÅŸeyler söyleniyor sadece dilleri onlara benzediÄŸi içinmi enteresan olsa gerek nedersiniz...   

Offline daylek

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 551
  • Gender: Female
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #13 on: July 07, 2008, 15:42 »
dahası söylemeden geçemeyeceğim şuanda acaba bulgaristanda yaşayan pomak, türk, pomak türkü yada müslüman olan insanlar aldını her ne koyduysanız artık sizin bizim yada bu sitede bulunanlar kadar pomaklar türkmüdür değilmidir sorusunu düşünüyormu yada acaba bununla ilgileniyormu. sanmam trakyalıyım ve trakyada tahmin edemeyeciğini kadar balkanlardan göçen insanlar var emin olun büyük bir çoğunluğu hepsi demiyorum bu konuyla bu kadar ilgilenmiyor. çünkü şu anki yada yakın geçmişteki acıları temelde bize benzesede daha farklı bence. kısır döngüde dolanmak saçma ve vakit kaybı bence şu bir gerçekki balkanlar pekçok ırkın geçiş noktasıdır. pomaklarda bence saf bir ırk değildir. ne türktür nede bulgar pomaklar pomaktır arkadaşlar bunların hepsinin birleşimidir. halada birleşmeye devam ediyor. uyanalım lütfen...
       

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
Ynt: Ulf brunnbauer - Bulgar pomaklarının durumu
« Reply #14 on: July 08, 2008, 01:02 »
http://www.pomak.eu/board/index.php?topic=271.msg348#msg348   

@balaban,

Sanırım gönderdiğiniz mesajın içeriği benim daha önce gönderdiğim mesajımın içeriği ile aynı. Lütfen mesaj yazarken konunun var olup olmadığını arayıp, mesajın konuyla olan ilişkisini gözden geçirmenizi rica ederim.

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42