Author Topic: Pomak öyküleri: Leskovolu Barba'nın hikayesi  (Read 8343 times)

0 Members and 1 Guest are viewing this topic.

Offline bogutevolu

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 1000
  • Gender: Male
Pomak öyküleri: Leskovolu Barba'nın hikayesi
« on: November 08, 2008, 16:37 »
LESKOVO’LU BARBANIN HİKAYESİ

EÅŸkıya voyvodası Sinapya’nın ortalığı kasıp kavurduÄŸu zamanlarda bizim köyümüzde kocaman, dev cüsseli, iri kemikli adına Barba denilen bir adam yaşıyordu. Ağırlığı eski ölçü ile yüzkırk okka çekiyordu. Onun dere içinde ÅŸimdiki Belediye binasının tam karşısında küçük bir kulübesi vardı. Onun içinde aynen kovuk içindeki ayı gibi yatar ve yaÅŸardı. Leskovo’lular onu  köyün koruyucusu bir kahraman yerine koyarlar, zor duruma düştükleri vakit  ona baÅŸvururlardı. O da köylüleri dinler ve sorunlarını çözerdi. Barba’nın kocaman bir top gibi bir tüfeÄŸi vardı. TüfeÄŸini barut ve demir parçalarıyla doldururdu. Demirleri Leskovo’luların demirhanelerindeki kalıntılardan toplardı.
Bir gün Sinapya Leskovo’lulardan kendilerine çok fazla para toplayıp haraç göndermelerini istedi. Onlara bir süre de verdi. EÄŸer verilen süre içinde parayı göndermezlerse köyü basıp yakmakla tehdit etti.  Ä°yi ama o vakitler Leskovolular çok fakir düşmüş bir halk idi. O kadar çok parayı nereden toplayacaklardı ?  O zaman Barba’ya gitmiÅŸler ve ne yapacaklarını sormuÅŸlar. O da haykırmış:
Eşkiyadan ne diye korkuyorsunuz, bre ? Eğer kürekle savuracak kadar çok paranız olsaydı bile yine de onlara beş kuruş vermeyeceksiniz. Serseri ve kopukları besleyecek değilsiniz.
- A be, gelecekler ve köyü yakacaklar, diye halk ağlaşmış.
-EÄŸer gelirlerse ben karşılarındayım, demiÅŸ Barba ve köylülere öğütlemiÅŸ: 
-Gidiniz, işinize bakınız ve hiçbir şeyden korkmayınız.
Halk gitmişler ve eşkıya için hiç para toplamamışlar. Onlar da bir süre beklemişler ve anlamışlar ki Leskovo’luların bu haraç parasını vermeye niyetleri yok. 180 kişilik bir eşkıya sürüsü toplanmış ve köyü yakmak için baskına gelmişler. Nastan köyünden geçtikleri sırada, Nastan’lılar bu ordunun nereye yürüdüklerini anlamışlar. Leskovo’ya eşkiyanın gelmekte olduğunu haber vermek üzere bir adam göndermişler.
Leskovolular korkmuşlar ve anında Barba’ya koşmuşlar.
- Böyle böyle, eşkiyalar 180 kişi ile üzerimize geliyorlar.
-Küçük iş, demiş Barba ve tüfeğine doğru eli uzanmış.
Kendisi nasıl biliyorsa tüfeÄŸini kurmuÅŸ ve eÅŸkiyayı beklemek için köyün dışına çıkmış. Bir tepenin arkasına siper almış ve beklemiÅŸ. Ne kadar beklediyse beklemiÅŸ, bir süre sonra eÅŸkiyanın tozu dumana katarak büyük bir gürültüyle geldiÄŸini görmüş.  DoÄŸruca Leskovo üzerine geliyorlarmış.  EÅŸkıya elli adım kadar yaklaÅŸtığı vakit, Barba onlara bağırmış:
- OlduÄŸunuz yerde durun, nereye gidiyorsunuz  bre pezevenkler ?
En önde gidenler, bu ürkütücü sesi duyduklarında korkuyla ürperip durmuÅŸlar. Arkadan gelen eÅŸkıya ise ne olduÄŸunu anlayamadıklarından öndekilerin üzerine yığılmışlar. Bu nedenle eÅŸkıya sürüsünün ön kısmındakiler Barba’ya biraz daha yanaÅŸmışlar.  O da bir kez daha onlara gürlemiÅŸ:
- Durun orada !
Haydutlar ne olduÄŸunu anlayıncaya ve bu sesin nereden geldiÄŸini anlayıncaya kadar, Barba tüfeÄŸini onlara doÄŸrultup ateÅŸlemiÅŸ. Tüfek bir top gibi patlamış. TüfeÄŸin patlamasıyla birlikte tepeler sarsılmış, ormandaki aÄŸaçlar sallanmış, her yeri duman kaplamış. Duman dağıldığı vakit Barba bir de ne görmüş ?  Seksen kiÅŸi tepenin önünde yere serilmiÅŸ yatıyor. SaÄŸ kalanların hepsi de kendini bir yerlere atmış. Ä°yi ama Barba ve onlar sakin durmamışlar. Saklandığı yerde tekrar tüfeÄŸini doldurmuÅŸ ve bir kere daha ateÅŸlemiÅŸ. Altı eÅŸkıya daha yere serilmiÅŸ. Bir günde seksenaltı haydutu tepelemiÅŸ. Mezarları o zamandan bu zamana oradadır. Bir tanesi küçük mezarlıktır, diÄŸeri ise bütün tepeyi kaplamaktadır.
Sinapya  en önce çok ÅŸaşırmış. Daha tüfeÄŸin ilk patlamasıyla haydutların başı o kadar çok korkmuÅŸ ki, tavÅŸan gibi tepenin öbür tarafına fırlamış ve ta Mihalkovo köyüne kadar kaçmış. Onunla birlikte otuz-kırk kadar haydut da kaçmış. Soluklarını Mihalkovo’da aldıktan sonra eÅŸkıya voyvodası Sinapya sormuÅŸ:
-Kimdi o adam, bu kadar korkusuz yiğit ? Bunun üzerine haydutlar demişler:
-Belki tanımadınız ?!  Lyaskovo’dan Barba !
-Va-a-a-y-y ! O muydu ? Bu ürkütücü adamı görmek isterdim.
Ne kadar geçmiÅŸse geçmiÅŸ, Sinapya artık yorulmuÅŸ ve konaklar ve kuleler inÅŸa ettirmeye baÅŸlamış. Alaköy’de bir kule inÅŸa ettirdiÄŸi vakit, Lyaskovo köyündeki demircilerden 33 eski okka ağırlığında demir çivi hazırlamasını istemiÅŸ. Leskovolu çingene demirciler çivileri yapmışlar, ama onlardan hiç biri Alaköy’e götürmek istememiÅŸ.  Halk Sinapya’dan korkuyormuÅŸ, bu nedenle hiç biri ona yaklaÅŸmaya cesaret edemiyormuÅŸ. Düşünmüşler ve tekrar Barba’ya gitmiÅŸler.
-Olur- demiÅŸ Barba, kabul etmiÅŸ. Ben çivileri Alaköy’e götüreceÄŸim.  Zaten Sinapya ne zamandan beri beni görmek istiyordu.
-Sana çivileri taşımak için at verelim, demişler Leskovolular.
-Bana at lazım değil, demiş Barba ve çivilerin konduğu çuvalı omuzuna atmış.
Alaköy’e vardığında kulenin üçüncü katı inşa ediliyormuş. Sinapya da üçüncü kattaki iskeledeymiş.
-Ey ustalar, gelin de Leskovodan gelen çivileri teslim edeyim.
-Onları yere bırak ! Biz sonra alırız.
-Neden onları yere bırakacakmışım, Haydi, gelip alın şunu !
Onlar gelmeyince ta ustaların çalıştıkları yere kadar, Barba çivilerin çuvalını tek eliyle kavrayıp üçüncü kata kadar çıkarmış.
-Va-a-a-y-y ! Diyeceksin ki, bu bir adam değil sanki bir dev, diye dülgerler hayret etmişler.
Sinapya sadece Barba’nın başından ayağına kadar süzmüş, ama hiçbir şey diyememiş.
-Bana ne diye bakıyorsun ? Ben Leskovo’dan Barba’yım. Beni görmek istemişsin. İşte benim! diye başını sallamış.
-Gördüm, demiş Sinapya, hafif bir sesle ve kulenin içinde gözden kaybolmuş.
Ve Barba’nın yaşadığı süre içinde Sinapya Leskovo’ya hiç yaklaşmamış.

Anlatan: R. DerviÅŸev
Yazan: A. Rayçev
Türkçesi: Bogutevolu
Eser: BejeÅŸtim prez godinite. Rodopski sladkodumtsi
Sıst. Petko Veliçkov,  red. Vladimir Ardenski



 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42