Author Topic: Spil dağına bir gezi ve pomak köyleri  (Read 11918 times)

0 Members and 1 Guest are viewing this topic.

Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
 Sabah çok rahat uyandim.  Geceden hazırladığım yiyecek paketimi,  hemen sırt çantama yerleÅŸtirdim.  Spil Dağı için bugün ayrıca ince bir yünlü hırka,bere, eldiven ve poÅŸuyu  da çantama koymayı ihmal etmedim.  MaviÅŸehir ilk duraktan ben biniyorum sandım.  Otobüste 4 kisi daha vardi.  Mmmm daha ilk durak böyleyse bugün kalabalık olacak galiba.  Bostanlı'da otobüsü yarıladık ve Karşıyaka iskelede doldurduk.  Karşıyaka otobüsü Ankara asfaltından KemalpaÅŸa'yı geçti , Sütçüler köyünde Bornova, Hatay ve Buca'dan gelecek otobüsleri beklemek üzere kahvelere dağıldık.  Sabah köy kahvelerinde Karşıyaka iskeleden aldığımız gevrek ve peynirleri köy kahvesi çayı ile yemek en güzel kahvaltıdan daha güzel.  Biraz sonra diÄŸer otobüsler de dopdolu  geldiler. Oh oh Izmirli doÄŸa severler  bu sabah erken uyanmayı göze almışlar.  Kulüpten neredeyse herkes gelmiÅŸ, bir o kadar da misafir. Bu arada kulüp armalı polar ve termal içliklerin satışı için bir masa kurdular kahvenin önünde, kafa bantları, termal içlikler, polar ceketler kapanın elinde kaldı maaÅŸallah.
 

 
 
Tekrar otobüslere bindik ve Spil Dağı Milli Parkı yönünde güzel manzaralı asfalt yoldan kıvrıla kıvrıla tırmanarak BeÅŸpınar köyünün altındaki çeÅŸme başına geldik.  120-130 kiÅŸi civarındayız.  Kulüp yöneticileri gerekli bilgilendirme ve uyarıları çeÅŸmenin duvarına çıkarak yaptılar.  Eski baÅŸkanlardan Doktor Zafer Güngör'de bugün aramızda, iyileÅŸmiÅŸ, yaşına ve soÄŸuÄŸa raÄŸmen doÄŸa ve yürüyüş tutkusuyla tekrar aramıza dönmüş.  A, B, C gruplarına ayrıldık.   Ben B grubundayım.  Yani ne yavaÅŸ ve kısa mesafe ne de koÅŸturarak daÄŸ tırmanma, orta ama tempolu karardayım.  Bir midibüs Atalanı'na gidecek yürümeyecekleri oraya kadar götürecekmiÅŸ.  EÅŸim Kaya gelmedi bugün, hızlı yürümek istemedi (biraz kilolu da :):)).  Aracın Atalanı'na  gideceÄŸini bilseydim ısrar ederdim gelsin diye.  Biliyorum evde çok sıkılacak bugün.  KeÅŸke gelseydi…
 

 
 
Saat 10:15.  Birden hafif meyil çıkışıyla yürüyüş  baÅŸladı, yükseldikçe rüzgar arttı, soÄŸuk ve rüzgar yanaklarımı ısırıyor.  Ali Bey boynumdaki poÅŸuyu aldı, başıma ve yüzüme sardı, “bu böyle kullanılır bu havalarda” dedi.  Allah razı olsun, suratım donacaktı ama tırmanışta olduÄŸumuz için vücutlar sıcak ve üşümüyorum.  Biraz sonra soyunma molasında üzerimizdeki polarlar çıkıyor,  üstümde sadece termal içlik ve üzerinde V yaka yün kolsuz jile.  Rüzgardan göğsümü boynumu ve başımı korudum mu baÅŸka korkulacak bir ÅŸey yok.  Hareket ettigim sürece üşümem ama durdum mu hemen poları giymek lazım.  Toprak kaskatı donmuÅŸ, su birikintileri donmuÅŸ.  TopraÄŸa bastıkça garç gurç ediyor.  Ormanların içine dalıyoruz.  Patika enfes, manzaralar ÅŸahane, rüzgarın uÄŸuldadığı tepelerin ıssız görüntüsü bile baÅŸtan çıkarıcı veya bakış açısına göre ürpertici.
 

 
 
Tek sırayız, önden baÅŸlayarak arkaya doÄŸru sayı alınıyor B grubu 58 kiÅŸi.  Rehber 20 dakikada bir durup bir kaç dakikalık nefes almak su içmek ve arka tarafın yetiÅŸmesi için mola veriyor ama fazla durulmuyor ,artçıdan "tamam herkes geldi" iÅŸareti geldi mi hemen yola devam.  Karşıdaki tepelerin arkasındaki en yüksek tepede Spil zirve  kulübesi nokta gibi görünüyor.  yanımdaki MürÅŸide Hanima “iÅŸte bak oraya çıkacağız” diyorum.  “Aman Allahım, çok uzak ve çok yüksek nasıl gideriz oraya?” diyor.  “Gideriz gideriz hiç merak etme” diyorum.  Saat 12 civarinda Atalanı'na geldik bile.  B grubunun performansi iyi, mızmızlanmak için deÄŸil yürümek için gelenlerin grubu.  Tempoyu tutturunca varıyrosun gideceÄŸin yere erken erken.
 

 
 
Atalanı yemyeÅŸil çayır etraf ormanlarla kaplı, gölet tamamen buz tutmuÅŸ, batonlarımızla kırmaya çalıştık ama çok sert kırılmıyor.  Demek ki eksi bilmem kaçta ÅŸu anda ısı.  Atalanındaki kafeterya kapalı, kapısına kilit vurulmuÅŸ.  Hani Milli Parklar Ä°daresi burayi iÅŸletmecilere vermiÅŸti?  Bir kaç daÄŸ evi çevresinden dolandık.  PikniÄŸe gelmiÅŸ bir kaç araç var.  Bir de jandarma binası.  Milli Parka giriÅŸte bile hiç bir görevli yok.  Atalanını geçip ormana dalıyoruz tekrar ama bu defa daha dik, etrafta yer yer kar var artık.  Hatta bir yerde bayağı kar varmış derken kafama bir kar topu yiyorum.  Emekli müfettÅŸs Günes Hanım pek güzel toplar yapıp gelene geçene fırlatıyor.  Ben doÄŸma büyüme Karşıyaka çocuÄŸuyum ne anlarım kar topundan, ne kartopu yapmasını bilirim ne atmasını, GüneÅŸ Hanımın toplarından korunmak için aÄŸaçtan aÄŸaca saklanarak kaçıyorum çünkü maaÅŸallah kartopları epey okkalı.  VurduÄŸu yerde patlıyor.  Yürüyüşçüler bu kar toplarıyla epey eÄŸlendiler ama çıkış da devam ediyor.  C grubu zirveyi yapmış güle oynaya dönüyorlar bile,  bize “20 dakika sonra zirvedesiniz” diyorlar, pek seviniyorum yaklaÅŸtık demek ki (yahu bunlar ne zaman çıktılar da iniyorlar, koÅŸarak mı çıktılar bu dağı, süpermen mi bunlar nedir?).  Neyse ben kendime bakayım.  B grubunun ne başında ne de sonundayım, orta karar iyidir. 
 

 
Saat tutmuyor ya zirve, kart ta basmayacağız öyleyse zorum ne, gücüm neyse o kadar iÅŸte.  Ä°ÅŸte zirvedeyim ben de, benden sonra da gelenler var yani.  Aman Allahım ne güzel manzara, ne büyük gurur, aÅŸağılardaki tepelerde hızlı çekim film gibi bulutlarin rüzgarla sürükleniÅŸisini izliyorum.  Tabii hemen bunları fotoÄŸraflamak ve bu güzelliÄŸi göremeyenlere de göstermek lazım, bir de zirveye çıktığını ispat için belgelemek gerek, deÄŸil mi?  Öyleyse haydi bol bol fotoÄŸraf çekilelim.  Ama başımdaki poÅŸuyu çıkartmalıyım ki yüzüm görünsün, ama heyhat,  rüzgar saçlarımı deli gibi oradan oraya savuruyor.  A, bak arkada taa uzaklarda karlar altında BozdaÄŸ.  Orada da hemen bir resim çekelim.  Burası niye kalabalık böyle? DaÄŸlarin zirveleri tenha olur sanırsınız, deÄŸil mi? Ama deÄŸil iÅŸte.  Eh burası o kadar da zor bir daÄŸ deÄŸil elbette, Atalanı'ndan 45 dakika içinde zirveye ulaÅŸtık, ne uçurum ne kayalık, sadece dik çıkış.   Biraz diÅŸini sıkan herkes çıkar.  Yeni yeni kiÅŸiler var.  Soruyorum, meÄŸer DostDer'in Manisa DaÄŸcı üyleri de buradaymış ama onlar Manisa'dan çıkmışlar.
 

 
 
Rehber düdük çalıyor, iniÅŸe geçiyoruz, inerken Zirve DaÄŸcılık grubuyla karşılaşıyoruz, selamlaÅŸma faslının ardından düşünüyorum, vallahi bugün Spil Dağı zirvesi Kemeraltı gibi olmuÅŸ, neredeyse her aÄŸacın arkasından baÅŸka bir grup çıkıyor.  IÅŸte bir grup daha iniÅŸte, onlar da DostDer'in Turgutluları.  Herkesle selamlaşıyoruz.
 

 
 
 
Oh cok şükür Atalanı'na geldik,  bir de küçük ates yakılmış herkes etrafinda.  Hemen piknik soframızı hazırlıyoruz.  Bakın sırt çantalarından neler çıkıyor; kuru patlıcan, biber dolması, etli lahana sarma, aluminyum folyoya sarılı ve ateÅŸte folyoyla ısıtılmış etli pilav, zeytinyaÄŸlıi bakla, zeytinyaÄŸlı kereviz, turÅŸu, bol yeÅŸillikli patates salatası, kabak tatlısı, aÅŸure.  Aklımda kalanlar bunlar.   Sonra bir de “Bu kadar yürüyorsunuz, daÄŸcılar neden zayıflamıyorsunuz?” diye soruyorlar bana.
 

 
Nasil zayıflayalım?  Bu kadar enerji harcadıktan sonra acayip acıkıyorsun, bir de herkes yanindaki yiyecekten bahsetti mi daha da acıkıyorsun.  Ama bu sefer soÄŸuk ve rüzgar yemekleri tam bitirmemize izin vermedi.  Eldivenle, poÅŸuyla, üstümde yünlerle, polarla fazla yenmiyor.  Hemen toparlandık ateÅŸin baÅŸina gittik, sırtımı bacaklarımı ısıtıyorum.  Termostaki sicak suya kahve de yaptm, içimi de ısttım.  A grubu daÄŸ evlerini gezmiÅŸ, "burada kalanların ısınmasının imkanı yok, hem de evler çok pis, tam bir mezbelelik" diyorlar. Ancak cevre tabii ki cok cok guzel.  Ama herkes bir an önce yürüyüşe baÅŸlamak istiyor çünkü rüzgardan zor duruluyor burada.  Bizim kalktığımız masalara Zirve grubu geldi, ateÅŸi söndürme iÅŸini onlara bırakıyoruz. 
 

 
Åžimdi iniÅŸte olduÄŸumuz için daha hızlıyız ve etrafa bakma olasılığım daha fazla.  Gene mola kayalıklarinin oraya geldik.  Burasi kuytu rüzgar yok ve güneÅŸ pırıl pırıl, hava billur gibi aydınlık.  Yanımızda ne kadar mandalin, portakal , elma  varsa hepsini yedik.  Hadi gene rehberin düdüğü ve orman kıyısındaki patikadan hızlı iniÅŸ, ara sıra fotoÄŸraf çekmek için duruyorum ama gene de koÅŸarak öne yetiÅŸebiliyorum.  Bir tepeyi aÅŸtık, iÅŸte BeÅŸpınar köyü dumanları tüten evleriyle aÅŸağıda ÅŸahane naïf bir kiÅŸ manzarası olarak duruyor.  Otobüslerimiz yol kenarına dizilmiÅŸ oyuncak arabalar gibi gözüküyor.   Saat 15:45te köydeyiz.
 

 
 
Köye inince doÄŸru kahvelere koÅŸulur, sobaların etrafına dizilinir, çaylar yudumlanır, ÅŸarkılar, türküler ve oyunlar.  Biz de öyle yaptik.  Köyün iki kahvesini de doldurduk.  Çay ocağında çaycı çayları yetiÅŸtiremiyor yazık.  Birinin çantasında kendi yaptığı bisküvili bir pudding kalmış, hepimiz çay kaşıklarıyla bu tatlıya dalıyoruz.  Üç saniyede kase boÅŸaldı. Bu köyün de ataları Çınardibi köylüleri gibi Pomak. Hepsi mavi gözlü. 
 

 
 
Çocuklar, gençler çeÅŸme başında gelen geçen daÄŸcıyla sohbet ediyorlar .  Kırk yılda bir daÄŸcılar köylerine hareket getiriyor onlar da memnun biz de memnunuz.  Hareket saatimiz  16:15.   C grubundan hızını alamayan 3-5 kiÅŸi burada hiç mola vermemiÅŸ, aÅŸagıdaki Sütçüler köyüne inmiÅŸler vadiden.  Sütçüler'den Ankara asfaltına çıkarken bindiler otobüse.  Saat tam 17.30da evden içeri girdim.  Bugünün zamanlaması harikaydı.   Yürüyüş bana göre hiç zor deÄŸildi, sadece biraz çıkış vardı bütün zorluk soÄŸuk ve rüzgardaydı.  Onunla da baÅŸa çıkmasını öğrendik, poÅŸuyu başına sardın mı tamam, poların içine de termal içlik, bir de yedek yün hırka.  HerÅŸey beyinde, olayları yorumlama ve yapıcı düşünme yeteneÄŸinde.  Yaptığın iÅŸten zevk alırsan hiç bir zorluk sana zorluk gibi gelmez.  Bugün ben hiç yorulmadım.  Zaten artık yorulmak nedir pek bilmiyorum…..(Gene beyinde bol bol salgılanan serotonin ve içime çektiÄŸim en temiz oksijenden herhalde..)
Haftaya Narlıdere-Altınvadi-Güzelbahçe parkurunda buluşmak üzere, sevgiyle kalın, doğal kalın….
 
Neşe Balkanlı - Haberkapısı
 
 
 

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42