Author Topic: Breznitsa’da Hıdrellez GeleneÄŸi (Gergövden)  (Read 18392 times)

0 Members and 2 Guests are viewing this topic.

Offline Rahmie

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 1981
  • Gender: Female
Breznitsa’da Hıdrellez Geleneği (Gergövden)

Hıdrellez gününden önceki akşam (5 mayıs Akşamı), küçük çiçek demetleri hazırlar genç kızlar. Rengarenk çiçeklerden oluşan bu demetçikler; gelin teli ya da değişik renkli iplerle, diğerlerinden ayırdedilecek şakilde bağlanarak, bir küp içerisine biriktirilir. Solmamaları için su da serpilir üzerlerine. En üste bir gül dalı (trendafilski pracki) ve ayna konulur ve küpün ağzı kırmızı bir kuşak (Poyas) la sarılarak bağlanır.

Ertesi sabah ”Hıdrellez(Ederlez)”dir. Erkenden kalkar herkes. Açık bir alana çıkarak üsütnü başını silkeler. Böylece kışın getirdiği hastalıkların atıldığına inanılmaktadır. Eşyalar da silkelenir aynı amaçla... Sonra leylak (zdravest-Geranium)’ larla yüzünü yıkar insanlar. Sağlıklı yaşama arzusunu ifade eder bu. Ardından bayramlık giysilerini giyen gençler; çiçeklerin küp içinde bekletildiği evin bahçesinde toplanır. Bazen komik giysiler (erkek kıyafeti giyen kızlar ya da kız kılığına giren erkekler gibi.) giyenler de olur. Hıdrellez günü neşeli olmalıdır herşey. Pesnalar da öyle. Acıklı olanlar söylenmez o gün.

Hıdrelez sabahı kadınlar küplerin başından çiçek çıkarmaya gider. Aynı zamanda erkekler de yazın çobanlık yapacak adamları belirlemek için mahalle meydanında toplanır. Küpün başına; pesna söyleyen güzel sesli birileri ve mutlaka evlenmemiş genç bir kız geçirilir. İlk pesna söylenirken küp açılır. Genç kız sırayla içindeki çiçek demetlerini çıkarmaya başlar. Çıkardığını herkesin görmesi için havaya kaldırarak sallar. Üzerindeki özel nişan sayesinde herkes kendi demetini tanır böylece. Her demet için ayrı bir dörtlük (mani) okur, pesna’cı kız (ya da kızlar). Kendi demetinin çıkarıldığını görenler; can kulağıyla dinler söylenen dörtlüğü. Kendi kısmetini anlatacaktır çünkü o. Çiçeğini küpe koyarken tuttuğu niyetin gerçekleşeceğine dair işaretler beklenir, pesna sözlerinden. Çiçek demeti ve pesna sözlerinin tesadüfen eşleştiği kabul edildiği için, ilgili kişinin yakın geceğinden haber veren bir tür fal gibi görülür bu olay. Yalnızca neşe ve umut yüklü pesnalar söylendiğinden, daima umutla dolar gençlerin yüreği. Pesnalar ve çiçek sallamalar küp boşalıncaya kadar sürer. Pesnası okunmuş çiçek elden ele uzatılarak sahibine ulaşır. Sahibi bazen gizler kendisini bazen de özellikle açık eder. Kendisini izleyen sevgilisi ya da yakınlarına iletilecek dolaylı mesaj anlamında da gelecektir bu davranışları. Bu aynı zamanda; gençlerin duygularını ifade etme fırsatıdır çünkü...

Bazen anneler delikanlı evlatları için de çiçek koyar küpün içine. Küpten çıkan çiçekle gelin adayı olarak gördükleri genç kızın başını ıslatırlar. Gerek bu davranışları ve gerekse genç kızın buna verdiği tepkiler; karşılıklı niyetlerin gayrı resmi ilanıdır aslında. Kimin kime gönül koyduğu belli olur sonuçta. Nişanlılık öncesi bir tür ”sözlü” olma durumu gösterir çevreye. Başkalarının devreye girmesi ayıplanacaktır artık.

Çiçekler çıktıktan sonra küpte kalan su atılmaz. Türlü kokular barındıran bir çiçek suyu haline geldiği için; isteyen evine götürüp elini yüzünü yıkar onunla.

Sonra salıncaklara gidip sallanır gençler. Burada da genç aşıklar; birbirini sallayarak dışa vurur duygularını.

Büyüklerimizin gençliğinde Hıdrellez günü bunlar yapılıyormuş Breznitsa’da. Adına da ”gergövden” denirmiş.

Rahmie
 

Offline plevnepomak

  • Senior member
  • ****
  • Posts: 182
  • Gender: Male
             6 Mayıs Hıdrelez günün (Gergövden)  hepimiz için bereketli,kazançlı,saÄŸlıklı,Mutluluk ve refah dolu bir yılın baharla birlikte baÅŸlangıcı olması dileÄŸimle ,vsiçki pomatsi çestiti Görgövden.

Offline iskeceli

  • iskeceli
  • Adviser
  • ****
  • Posts: 296
  • Gender: Male
6 mayis edrelez bizim bayramimizdir hepimize mutluluk getirsin .za na vrit pomakine cöstite edrelez bayram

Offline Rahmie

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 1981
  • Gender: Female
Hıdrellez Efsanesi

Avcılar Hıdırellez Resimleri

http://www.avcilar.bel.tr/AvcilarAlbum.aspx?album=26

Hıdrellez inancı, bir çok toplumlarda görülen bahar bayramları, bir başka değişle doğanın yeniden uyanmasını kutlayan geleneklerle doğrudan ilgilidir. Bir inanışa göre Hızır, baharın müjdecisidir. Türlü renkli çiçeklerden örülmüş bir cüppesi vardır. Al yemenisi ile bastığı yerde güller açılır, bülbüller ötüşmeye ve baharın bereketi her yerde kendini göstermeye başlar.
Hıdrellez bir efsaneye dayanan bir gelenektir. Efsaneye göre Hızır ile İlyas, ölümsüzlüğe erişmiş olan bu iki peygamber Hıdrellez günü buluşup görüşmüşlerdir. Bazı yörelerde 5 Mayıs, bazı yörelerde ise 6 Mayıs'ta kutlanır. Günün adı olan hıdrellez sözcüğü, Hızır ve İlyas isimlerinin birleşmesiyle ortaya çıkmıştır.

Hıdrellez, Anadolu'nun değişik yörelerinde değişik adetlerle kutlanır. Kimi yerlerde gül dallarına para ve kırmızı bezler bağlanır. Kimi yerde sütler sabah erkenden tarladan toplanan çiğ ile mayalanır.
Ama genelde birlikte yemekler yenilerek, çeşitli oyunlar oynayıp eğlenilerek, baharın gelişinin kutlandığı bir gündür.

Meselâ hıdrellez günü kır çiçeklerinin kaynatılarak suyundan içilmesinin hastalıklara şifa vereceği, hıdrellez gecesi bütün sulara nur yağacağından o gece suya girmenin her türlü hastalığa karşı bağışıklık sağlayacağı inancı birinci gruba örnek gösterilebilir.
 
Genellikle hıdrellez gecesi Hızır’ın yeryüzünde dolaştığı ve dokunduğu şeylere bereket getirdiği inancı çok yaygın olduğundan o gece evlerdeki yiyecek ve içeceklerin ağzının açık bırakılması, dileklerin bir kâğıda yazılarak gül ağaçlarının dibine konması vb. şeyler ikinci grubu teşkil eden uygulamalara örnek sayılabilir. Bunlara benzer pek çok örneğe her yerde rastlamak mümkündür.
Hıdrellez merasimleri Hızır ile İlyâs’ın buluşmasına atfen daima toplu olarak gerçekleştirildiği için bazı kasaba ve şehirlerin yakınında yeşillik bir mekândan oluşan ve “hıdırlık” denen, insanların bir arada yiyip içtiği, eğlendiği bir mesire yeri bulunur. Bu yerlerde icra edilen merasimler, eski devirlerde aynı zamanda evlenme yaşına gelmiş genç kız ve erkeklerin birbirlerini görüp beğenmelerine de imkân vermekteydi. Dolayısıyla hıdrellez merasimlerinin geleneksel Türk toplumlarında sosyal iletişim aracı olmak gibi pratik yönleri de bulunmaktaydı.

Mevsimlik bayramlarımızdan biri olan Hıdrellez, ülkemizde etkin bir biçimde kutlanmaktadır. Büyük şehirlerde daha az olmak üzere, kasaba ve köylerde hıdrellez için önceden hazırlık yapılır. Bu hazırlıklar, evin temizliği, üst-baş temizliği, yiyecek-içeceklerle ilgili hazırlıklardır. Hıdrellez gününden önce evler baştan başa temizlenir. Çünkü temiz olmayan evlere Hızır’ın uğramayacağı düşünülür. Hıdrellez günü giyilmek üzere yeni elbiseler, ayakkabılar alınır.

Anadolu’nun bazı yerlerinde Hıdrellez günü yapılan duaların ve isteklerin kabul olması için sadaka verme, oruç tutma ve kurban kesme âdeti vardır. Kurban ve adaklar “Hızır hakkı” için olmalıdır. Zira bütün bu hazırlıklar Hızır’a rastlamak amacına yöneliktir.

Sonuç olarak, Anadolu’da hâlâ görkemli törenlerle kutlanan Hıdrellez Bayramı insanlık tarihinde çok eski zamanlardan beri kutlanmaktadır. Farklı zamanlarda, farklı isimler altında kutlansa da Hıdrellez motiflerine pek çok yerde rastlamak mümkün olmaktadır. Baharın gelişi ve tabiatın canlanması insanlar tarafından bayramlarla kutlanması gereken bir durum olarak algılanmıştır. Böylece bir bahar bayramı olan Hıdrellez evrensel bir nitelik kazanmıştır

Alinti


Offline Rahmie

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 1981
  • Gender: Female
HIDRELLEZ

HIDRELLEZÄ°N TANIMI


      Daha çok Batı Türk dünyasında kutlanan bir halk bayramıdır. Hızır ve Ä°lyas isimlerinin halk aÄŸzında aldığı ÅŸekilden ibaret olan hıdrellez, kökü Ä°slâm öncesi eski Orta Asya, OrtadoÄŸu ve Anadolu yaz bayramlarına dayanan, Hızır yahut Hızır ve Ä°lyâs kavramları etrafında dinî bir muhtevaya bürünmüş halk bayramının adıdır. Bu bayram, merkezini özellikle Anadolu ve Balkanların, Kırım, Irak ve Suriye’nin teÅŸkil ettiÄŸi Batı Türkleri arasında, bugün kullanılmakta olan Gregoryen takvimine göre 6 Mayıs(eski lülyen takvimine göre 23 Nisan) günü kutlanmaktadır.

      Hıdrellez, halk arasında ölümsüzlük sırrına erdiklerine ve biri karada, diÄŸeri denizde darda kalanlara yardım ettiklerine inanılan Hızır ve Ä°lyâs peygamberlerin yılda bir defa bir araya geldikleri gün olarak kabul edilir. Ancak bu beraberlikte, ismi yaÅŸatılmasına raÄŸmen uygulamada Ä°lyâs’ın ÅŸahsiyeti tamamen silinerek Hızır motifi öne çıkarılmıştır. Dolayısıyla bu bayramda icra edilen bütün merasimler Hızır’la ilgilidir. Bunun temel sebebi, Ä°slâm öncesi devirlerde üç büyük kültürün hâkim olduÄŸu alanda bu yaz bayramı vesilesiyle kültleri kutlanan insan üstü varlıkların daha ziyade Hızır’ın ÅŸahsiyetine uygun düşmesi ve onunla özdeÅŸleÅŸmesidir.

HIDRELLEZİN TARİHÇESİ

       Osmanlı Devleti’nde 6 Mayıs(23 Nisan) halk arasında yaz mevsiminin baÅŸlangıç tarihi sayılmaktaydı. Nitekim eski takvimde yıl ikiye ayrılmış olup 23 Nisan’dan(6 Mayıs) 26 Ekim’e(8Kasım) kadar süren 186 gün “Hızır günleri” adıyla yaz mevsimini, 23 Nisan’a kadar devam eden 179 gün de “Kasım günleri” adıyla kış mevsimini oluÅŸturuyordu. Hıdrellez de kışın sonuna erip yazın baÅŸladığı gün olarak kutlanmaktadır.

      Hızır ve Ä°lyâs’a tahsis edilen bu gün, Ä°slâm dünyasının her tarafında kutlanmadığı gibi kutlandığı yerlerde de adı, tarihi ve yapılan merasimler aynı deÄŸildir. Her ÅŸeyden önce Ä°slâm folklorunda Hızır ile Ä°lyâs hakkında çok zengin bir inançlar ve efsaneler literatürü ve bu ikisinin yılda bir defa görüştüğü inancı mevcut olduÄŸu halde bu gün belirlenmiÅŸ deÄŸildir; hattâ Türk dünyasının her tarafında 6 Mayıs kutlama günü olarak bilinmez. Fakat muhakkak olan ÅŸudur ki, Ä°slâm dünyasının önemli bir kısmında ve bu arada Türkler arasında her zaman hıdrellez adı altında olmasa da Hızır ve Ä°lyâs’ın buluÅŸtuÄŸu günün hâtırası çok eskiden beri deÄŸiÅŸik günlerde ve biçimlerde kutlanmaktadır. Nitekim XVI. Yüzyılda Ä°stanbul’da yerleÅŸen Yesevî tarikatına mensup Türkistanlı yazar Hâzinî, bu tarikatla ilgili çok önemli bir kaynak olan Cevâhirül-ebrâr min emvâcil-bihâr adlı eserinde(s. 196), baÅŸta Buhara ve Semerkant olmak üzere bütün Mâverâünnehir’de Hızır-Ä°lyâs adına ÅŸenlikler yapıldığını kaydeder. Ayrıca Türkiye’deki Alevîler ve Ä°ran’daki KızılbaÅŸ Karakoyunlu Türkmenleri(Çihilktenler) arasında Åžubat ayı ortalarında “Hızır nebî bayramı” adıyla hıdrellezden ayrı ve oruçla geçirilen bir bayramın kutlandığı bilinmektedir. Nevruz’dan altı hafta öncesine rastlayan bu bayram, eski on iki hayvanlı Türk takvimindeki yılbaşına tekabül etmekteydi.

      Yalnız Anadolu, Balkanlar, Kırım, Irak ve Suriye Türklerine mahsus bir halk ÅŸenliÄŸi olan hıdrellezin buralarda özellikle 6 Mayıs’ta kutlanması iklim ve tabiat ÅŸartlarıyla baÄŸlantılıdır. Bu tarih, sözü edilen bölgelerde ilkbahardan yaz mevsimine geçiÅŸi belirtmekte olup hicrî takvim sistemiyle hiçbir ilgisi yoktur. 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a baÄŸlayan gece güneÅŸin Ãœlker burcuna girdiÄŸi bir zaman parçasıdır. Bu tarihten 7-8 Kasım’a kadar bu burcu güneÅŸin batışından sonra görmek mümkün deÄŸildir. Yılın diÄŸer günlerinde ise Ãœlker burcu güneÅŸ battıktan kısa bir süre sonra görülebilmektedir. Bu suretle astronomik gözlemlere ve tabiat ÅŸartlarına uygun bir ÅŸekilde yıl kış ve yaz mevsimi olarak iki mevsime bölünmüştür. 8 Kasım bütün özellikleriyle kışın baÅŸlangıç tarihlerini, 6 Mayıs’a rastlayan hıdrellez günü de gerçek anlamda yazın baÅŸlangıç tarihini oluÅŸturmaktadır. Pek çok arÅŸiv belgesi, Osmanlı döneminde devlet nezdinde bile iÅŸlerin yılın bu iki mevsimine, yani “rûz-i Hızır’dan(Hızır-Ä°lyâs’tan) rûz-i Kasım’a” veya “rûz-ı Kasım’dan rûz-ı Hızır’a” kadar olan iki döneme göre planlandığını göstermektedir.

      Öte yandan 6 Mayıs, Türkler’ in Anadolu’ya yahut daha genel bir ifadeyle OrtadoÄŸu’ya geldikten sonra tanıdıkları bir tarihtir. Zira DoÄŸu Hıristiyanlığı’nın Aziz Yorgi(Aya Yorgi, Hagios Georgios, Saint George) ya da YeÅŸil Yorgi kültü bu tarihte kutlanmaktaydı. DoÄŸu Hıristiyanlığı’nda çok önemli bir yeri olan bu kült zaman içinde Hızır-Ä°lyâs kültü ile birleÅŸerek özdeÅŸleÅŸmiÅŸ ve bu suretle 6 Mayıs tarihi OrtadoÄŸu ve Balkanlar’da Hıristiyan-Müslüman kültür etkileÅŸimi sonucunda hem Aziz Yorgi hem de Hızır-Ä°lyâs kültünün iç içe girmesinin bir sonucu olarak kutlanmaya baÅŸlanmıştır.

      Müslümanlarca Hızır ve Hıristiyanlarca Aziz Yorgi adına kutlanmasına raÄŸmen doÄŸrudan doÄŸruya Hıristiyanlıkla da Müslümanlıkla da ilgisi olmayan, OrtadoÄŸu ve Balkanlar’da hem Müslümanların hem de Hıristiyan halkların kutladığı bu yaz bayramının kökü Ä°slâm ve Hıristiyanlık öncesi Ä°lkçaÄŸ Anadolu, Mezopotamya ve Orta Asya kültürlerinde aranmıştır. Mezopotamya ve bütün DoÄŸu Akdeniz çevresindeki ülkelerde bazı tanrılar adına bahar veya yazın geliÅŸiyle ilgili birtakım âyinlerin yapıldığı bilinmektedir. Milâttan önce III. bin yılın sonlarında, Mezopotamya ovasını sulayarak etrafı yeÅŸillendiren Fırat ve Dicle nehirlerinin hayat verici gücünü simgeleyen Tammuz(Dumuzi) ilâhı adına bahar mevsimi baÅŸlangıcında Mezopotamya’daki Ur ÅŸehrinde görkemli âyinler yapıldığını gösteren tabletler bulunmaktadır. Tammuz, tabiatın ölüşü(sonbahar, kış) ve diriliÅŸiyle(ilkbahar, yaz) birlikte ölen ve yeniden dirilen bir tanrı kabul edilmiÅŸtir. YeÅŸillik ve bereketin timsali olan Tammuz kültü, Ä°brânîler kanalıyla Suriye ve Mısır üzerinden eski Yunanistan’a ve Anadolu’ya geçmiÅŸ, burada da aynı tanrı Adonis adıyla tanınmıştır. Louvre Müzesi’nde bulunan BoÄŸazköy tabletleri, benzer âyinlerin Hititler zamanında Anadolu’da yaz baÅŸlangıcında bitki ve yeÅŸillik tanrısı Telipinus için icra edildiÄŸini göstermektedir. Ayrıca eski Ä°ran’da yine yeÅŸillik ve su kavramlarıyla ilgili Haurvatât ve Ameretât adlı iki tanrı için bahar mevsiminde özel âyinler yapıldığı, Nevruz’un da bunlardan doÄŸduÄŸu bilinmektedir. Avesta’da diÅŸi varlıklar olarak kabul edilen Haurvatât suların, Ameretât ise bitkilerin koruyucusudur.

      Tabiatın âdeta yeniden dirilmesi demek olan baharın ve yazın geliÅŸi, ilk çaÄŸlarda dünyanın her tarafındaki insanların hayatında önemli bir olaydı. Bu olayın birtakım tabiat üstü güçlerle temsil edilmesi ve bunların ÅŸerefine âyinler düzenlenmesi evrensel bir hâdise olmalıdır. Nitekim eski Orta Asya’daki Türk boylarında da benzer âyinlerin yapıldığı bilinmektedir. Bu âyinler Yâkutlar’ da Nisan, Tunguzlar’ da Mayıs, diÄŸer bazı boylarda Mart ayında icra ediliyor ve büyük merasimlerle kutlanıyordu. Kısacası hıdrellez bayramının kökünde bütün bu kültürlerdeki bahar ve yaz bayramları geleneklerinin uzun asırlar süren katkılarını kabul etmek doÄŸru olacaktır. Bu katkıların en sonuncusu da Hızır ve Ä°lyâs’ın ÅŸahsiyeti etrafında geliÅŸen Ä°slâmî halk kültürüdür.

      Hıdrellez merasimlerinin icrası ve bu esnada yeÅŸillik ve su kavramlarıyla ilgili birtakım uygulamalar, bu halk bayramının putperest köklerini çok daha belirgin bir ÅŸekilde ortaya koymaktadır. Nitekim Ä°slâm âlimleri bu durumun farkına vararak bu konuda yasaklayıcı fetvalar bile vermiÅŸlerdir. Osmanlı Devleti’nde de hıdrellez kutlamalarının dinî açıdan sakıncalı olup olmadığının tartışıldığı, XVI. Yüzyılda Åžeyhülislâm Ebussuûd Efendi’nin fetvalarından anlaşılmaktadır. Ebussuûd Efendi, böyle bir günün kutsandığına inanmamak ÅŸartıyla sadece eÄŸlenmenin, yiyip içmenin sakıncalı olmadığını söylemektedir. Mouragea d’Ohsson da hıdrellez merasimlerinin Osmanlılar döneminde çok yaygın bir biçimde kutlandığını belirterek bunun vazgeçilmez bir gelenek halini aldığını ifade etmiÅŸtir.

      Anadolu’nun en büyük medeniyetine sahip Hititlerin ilkbaharlarda büyük bir coÅŸku içinde kutladıkları Vurulli, Nontariyashas ve Antahsumsar bayramları bizim Hıdrellez kutlamalarımızla aynı özellik arz etmektedir.

HIDRELLEZ KUTLAMALARI NASIL YAPILIYOR?


      Türkiye’de “Hıdırellez”, Kırım ve Dobruca’da “hıdırlez”, Makedonya’da “edirlez”(ederlez), Kosova bölgesinde “hıdırles”(hedirles, hadırles) gibi deÄŸiÅŸik biçimlerde söylenen hıdrellez merasimleri, çeÅŸitli ülke ve yörelerde teferruatta tabiî olarak birtakım farklılıklar gösterebilir. Ancak bunlar Hızır adının çaÄŸrıştırdığı gibi genellikle bolluk ve bereketi simgeleyen, su ve yeÅŸillik kavramlarının öne çıktığı, aÄŸacın bol bulunduÄŸu, bazen içinde türbe de yer alan mesire yerlerinde kutlanan merasimlerdir. 5 Mayıs günü temizlik yapıp yiyecek ve içecek hazırlama gibi iÅŸlerle baÅŸlayan hıdrellezle ilgili bütün merasimleri, âdet ve gelenekleri dört grupta toplamak mümkündür. 1. Åžifa ve saÄŸlık talebine yönelik olanlar. 2. UÄŸura, bereket ve bolluk talebine yönelik olanlar. 3. Mal, mülk, mevki ve servet talebine yönelik olanlar. 4. Kısmet ve talih açmaya yönelik olanlar. Meselâ hıdrellez günü kır çiçeklerinin kaynatılarak suyundan içilmesinin hastalıklara ÅŸifa vereceÄŸi, hıdrellez gecesi bütün sulara nur yaÄŸacağından o gece suya girmenin her türlü hastalığa karşı bağışıklık saÄŸlayacağı inancı birinci gruba örnek gösterilebilir. Genellikle hıdrellez gecesi Hızır’ın yeryüzünde dolaÅŸtığı ve dokunduÄŸu ÅŸeylere bereket getirdiÄŸi inancı çok yaygın olduÄŸundan o gece evlerdeki yiyecek ve içeceklerin aÄŸzının açık bırakılması, dileklerin bir kâğıda yazılarak gül aÄŸaçlarının dibine konması vb. ÅŸeyler ikinci grubu teÅŸkil eden uygulamalara örnek sayılabilir. Bunlara benzer pek çok örneÄŸe her yerde rastlamak mümkündür.

      Hıdrellez merasimleri Hızır ile Ä°lyâs’ın buluÅŸmasına atfen daima toplu olarak gerçekleÅŸtirildiÄŸi için bazı kasaba ve ÅŸehirlerin yakınında yeÅŸillik bir mekândan oluÅŸan ve “hıdırlık” denen, insanların bir arada yiyip içtiÄŸi, eÄŸlendiÄŸi bir mesire yeri bulunur. Bu yerlerde icra edilen merasimler, eski devirlerde aynı zamanda evlenme yaşına gelmiÅŸ genç kız ve erkeklerin birbirlerini görüp beÄŸenmelerine de imkân vermekteydi. Dolayısıyla hıdrellez merasimlerinin geleneksel Türk toplumlarında sosyal iletiÅŸim aracı olmak gibi pratik yönleri de bulunmaktaydı.

      Mevsimlik bayramlarımızdan biri olan Hıdrellez, ülkemizde etkin bir biçimde kutlanmaktadır. Büyük ÅŸehirlerde daha az olmak üzere, kasaba ve köylerde hıdrellez için önceden hazırlık yapılır. Bu hazırlıklar, evin temizliÄŸi, üst-baÅŸ temizliÄŸi, yiyecek-içeceklerle ilgili hazırlıklardır. Hıdrellez gününden önce evler baÅŸtan baÅŸa temizlenir. Çünkü temiz olmayan evlere Hızır’ın uÄŸramayacağı düşünülür. Hıdrellez günü giyilmek üzere yeni elbiseler, ayakkabılar alınır.

      Anadolu’nun bazı yerlerinde Hıdrellez günü yapılan duaların ve isteklerin kabul olması için sadaka verme, oruç tutma ve kurban kesme âdeti vardır. Kurban ve adaklar “Hızır hakkı” için olmalıdır. Zira bütün bu hazırlıklar Hızır’a rastlamak amacına yöneliktir.

      Sonuç olarak, Anadolu’da hâlâ görkemli törenlerle kutlanan Hıdrellez Bayramı insanlık tarihinde çok eski zamanlardan beri kutlanmaktadır. Farklı zamanlarda, farklı isimler altında kutlansa da Hıdrellez motiflerine pek çok yerde rastlamak mümkün olmaktadır. Baharın geliÅŸi ve tabiatın canlanması insanlar tarafından bayramlarla kutlanması gereken bir durum olarak algılanmıştır. Böylece bir bahar bayramı olan Hıdrellez evrensel bir nitelik kazanmıştır

TÃœRK EDEBÄ°YATINDA HIDRELLEZ


      Hıdrellez inanış ve âdetleri folklorda olduÄŸu gibi edebiyata da köklü biçimde yansımış ve Gılgamış destanından bu yana mitoslar halinde yazılı ve sözlü edebiyat geleneÄŸinde yer almıştır. Anadolu’nun pek çok yerinde hıdırlık denilen mesirelerin bulunması ve hıdrellez baÅŸta olmak üzere bahar eÄŸlencelerinin buralarda düzenlenmesi edebiyatta hıdrellez temasının canlı tutulmasına sebep olmuÅŸtur.

      Dede Korkut’ tan itibaren Ebû Müslim, Battal Gazi, DâniÅŸmend Gazi, Sarı Saltuk, KöroÄŸlu gibi kahramanların hayatı etrafında teÅŸekkül eden destanî romanlarda gerek Hızır ve Ä°lyâs’ın kiÅŸilikleri, gerek hıdrellez günü, gerekse hıdırlıklarda devam eden sosyal faaliyetler ve gelenekler ekseninde yer yer hıdrellezin de zikredildiÄŸi görülür. Klâsik Türk ÅŸairleri “evvel bahar”ı andıkları zaman genellikle hıdrellez günlerini kastetmekte ve baharı konu edinen ÅŸiirlerinde(bahariye) ekseriya bu günleri anlatmaktadırlar.

      Bazı mesnevilerde de hıdrellez ve hıdırlık bir çevre öğesi olarak anılır. Meselâ ÅžeyhoÄŸlu Sadreddin Mustafa’nın HurÅŸidnâmesi’nde HurÅŸid, uÄŸruna ölen âşığının mezarına türbe yaptırır ve adını Hıdrellez koyup burada sık sık Ferahşâd ile buluÅŸur. Halk ÅŸiiri geleneÄŸinde “bâdeli âşık”ların Hızır elinden dolu içmeleri(klâsik ÅŸiirde de aÄŸzına Hızır’ın tükürdüğü kiÅŸinin güzel ÅŸiir söyleyeceÄŸi rivayeti) ve zaman zaman hıdırlık mevkiinde saz çalıp ÅŸiir söylemeleri gelenektendir. Hıdrellez ile alâkalı zengin folklor malzemesinin bulunduÄŸu en önemli eser Evliya Çelebi Seyahatnâmesidir.

      Hıdrellez ÅŸenlikleri yapılırken özellikle dilek tutan genç kızlar tarafından söylenen aÅŸk ve hasret dolu mâniler anonim halk edebiyatının önemli bir bölümünü oluÅŸturur. Bu tür mânilere bütün Türk dünyasında rastlamak mümkündür. Bunun yanında halk ÅŸiiri geleneÄŸine uyularak bazı saz ÅŸairlerince hıdrellezi konu alan ÅŸiirler de söylenmiÅŸtir. Divan edebiyatında da hıdrellez çeÅŸitli özellikleriyle birçok beyitte yer almıştır. Osman Åžems Efendi’nin bir hıdrellez günü Ä°stanbul’dan Bursa’ya gitmek için vapura binerken söylediÄŸi, “Devran bizi yârân-ı kadîmden ayırdı/Oldukları gün Hızır ile Ä°lyâs mülâki” beyti bunun bir örneÄŸidir. Modern Türk ÅŸiirinde de hıdrellezden ilham alan manzumeler tertiplenmiÅŸtir: Arif Nihat Asya’nın “Hıdrellezde Kızlar” adlı ÅŸiiri bunlardan biridir.2

      Hunlara kadar uzanan eski Türk geleneÄŸinde Örüs Sara diye bilinen sürülerin otlaÄŸa çıkarıldığı 9 Mayıs tarihinin Anadolu coÄŸrafyası ve diÄŸer etkenlerle 6 Mayıs tarihinde gelenekleÅŸtirdiÄŸi Hıdrellez ile ilgili olarak halk edebiyatında hayli ürüne rastlıyoruz.

      ● Kul daralmayınca Hızır yetiÅŸmez.

      ● Hızır dedik hınzır çıktı.

      ● Hızır gibi yetiÅŸti, Hızır mısın mübarek

      ● Hıdırellez’ de bir tutam, sonrasında bin tutam

      ● Hıdırellez yaÄŸmurunun damlası altın olur

      ● Hızır diye yapıştığım hınzır olur.

      ● Hızır’ı bulsa külâh giydirir.

      Halk ÅŸairlerimizin de sadece Hızır ve Hızır Ä°lyâs’ı birlikte anarak söylenmiÅŸ ÅŸiirleri genellikle darlıkta yetiÅŸen Hızır temasını iÅŸlemektedirler.

      Yunus Emre’de ise iÅŸlenen tema; âb-ı hayat ve ölümsüzlük üstüne yoÄŸunlaÅŸmaktadır.

HIZIR’A ATFEDİLEN BAŞLICA ÖZELLİKLER


      Hızır, yaygın bir inanca göre, hayat suyu(âb-ı hayat) içerek ölümsüzlüğe ulaÅŸmış; zaman zaman özellikle baharda insanlar arasında dolaÅŸarak zor durumda olanlara yardım eden, bolluk, bereket ve saÄŸlık dağıtan, Allah katında ermiÅŸ bir ulu veya peygamberdir. Hızır’ın hüviyeti, yaÅŸadığı yer ve zaman belli deÄŸildir. Hızır, baharın, baharla vücut bulan taze baharın sembolüdür. Hızır inancının yaygın olduÄŸu ülkemizde Hızır’a atfedilen özellikler ÅŸunlardır:

Hızır, zor durumda kalanların yardımına koşarak insanların dileklerini yerine getirir.
Kalbi temiz, iyiliksever insanlara daima yardım eder.
Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar.
Dertlilere derman, hastalara ÅŸifa verir.
Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlar.
İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder.
Uğur ve kısmet sembolüdür.
Mucize ve keramet sahibidir.
      Hızır, bu nitelikleriyle mitoloji dünyasının kendilerine üstün yetenekler atfedilen tanrılarını hatırlatmaktadır.

BAŞLICA HIDRELLEZ ÂDETLERİ


      Hıdrellezde baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti veya kuzu ciÄŸeri yeme âdeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiÄŸi zaman saÄŸlık ve ÅŸifa bulunacağına inanılır. Bugünde kırlardan çiçek veya ot toplanıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceÄŸine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleÅŸip güzelleÅŸileceÄŸine inanılır.

      Hıdrellez gecesi Hızır’ın uÄŸradığı yerlere ve dokunduÄŸu ÅŸeylere feyiz ve bereket vereceÄŸi inancıyla çeÅŸitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, baÄŸ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi herhangi bir yere istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceÄŸine inanırlar.

      Hıdrellezde baht açma törenleri de oldukça yaygın olarak uygulanan geleneklerimizdendir. Bu törene Ä°stanbul ve çevresinde “baht açma”, Denizli ve çevresinde “bahtiyar”, Yörük ve Türkmenlerde “mantıfar”, Balıkesir ve çevresinde “daÄŸara yüzük atma”, Edirne ve çevresinde “niyet çıkarma”, Erzurum’da “mâni çekme” adı verilir. Törenler baharda tabiatın ve bütün canlıların uyanmasıyla eÅŸ anlamlı olarak insanların da talihlerinin açılacağı inancıyla, ÅŸanslarını denemek amacıyla yapılır. Hıdrellezden bir gece önce bahtını denemek ve kısmetlerinin açılmasını saÄŸlamak isteyen genç kızlar yeÅŸillik bir yerde veya bir su kenarında toplanırlar. İçinde su bulunan bir çömleÄŸe kendilerine ait bir yüzük, küpe, bilezik gibi ÅŸeyler koyarak aÄŸzını bir tülbentle baÄŸladıktan sonra bir gül aÄŸacının dibine bırakırlar. Sabaha erkenden çömleÄŸin yanına giderek sütlü kahve içip ağızlarının tadının bozulmaması için dua ederler. Ardından niyet çömleÄŸinin açılmasına geçilir. Çömlekten içindekiler çıkarılırken bir yandan da mâniler söylenir. Buna göre eÅŸyanın sahibi hakkında yorumlar yapılır. Hıdrelleze özgü bu uygulama temelde bu ÅŸekilde yapılmakla birlikte, yörelere göre bazı farklılıklar da gösterebilmektedir. Son zamanlarda ise bu tören yalnızca evde kalmış kızların kısmetini açmak amacıyla yapılmaktadır.

      Hıdrellez Kültür-Bahar Bayramı 1996 yılından beri Kültür Bakanlığı koordinatörlüğünde yurt çapında kutlanmaktadır. Bütün il valiliklerine genelge gönderilerek illerde kutlama komiteleri oluÅŸturulmakta ve komitelerin aldığı kararlar doÄŸrultusunda illerde gerçekleÅŸtirilecek faaliyetler belirlenmektedir. Ä°llerde gerçekleÅŸtirilen kutlamalar daha sonra rapor halinde Kültür Bakanlığına bildirilmektedir. Ayrıca daha önceden 6 Mayıs tarihinde geleneksel birtakım kutlamaların yapıldığı tespit edilen illerde konuyla ilgili alan araÅŸtırmaları yapılmaktadır. 3

      Hıdrellezlerde halkın kırlara ve bahçelere gitmesi olayı binlerce yıl önce yapılan bir merasimin uzantısı olabilir. Belki de bu kır ÅŸenlikleri “tabiatperestliÄŸin” ve yine Roma sır dinlerinde görülen Mayısta yapılan tarla törenlerinin ve yine sır dinlerinde dirilmeyi sembolize eden ilkbahar canlanmasının izlerini taşıyabileceÄŸi gibi, Türk boylarından kalma bir kalıntı da olabilir.

      Yazın ilk günü sayılan 6 Mayıs gününe Hıdrellez denmesinin sebebi Mûsâ(a.s.)’ın ümmetinden bir veli veya peygamber olduÄŸu bildirilen ve Kur’an-ı Kerim’de Kehf Sûresi 65. âyetinde “Kullarımdan bir” ibaresi ile ismi geçen Hızır(a.s.)’ın, kurak bir yere oturması ile o yerin yeÅŸerip dalgalanmaya baÅŸladığı hadîs-i ÅŸerîfle bildirilmiÅŸtir. Bu sebeple yaz baÅŸlangıcında ortalığın yeÅŸermeye baÅŸladığı güne yeÅŸil mânâsına gelen “Hızır” günü, yine bu günde Hızır ile Ä°lyâs (a.s.)’ın buluÅŸtukları rivayeti sebebiyle de Hıdırellez(Hızır-Ä°lyâs) denmiÅŸtir.

      Bugün yaz günlerinin baÅŸlangıcı sayıldığından temiz havadan ve bol güneÅŸten istifade etmek maksadıyla kırlara çıkmak halk arasında âdet haline gelmiÅŸtir. Bu günün Ä°slâmiyet’te dinî bir hüviyeti ve kutsiyeti yoktur.4

      Türk kültürünün tarih ÅŸuuru içinde dil, din, san’at, folklor ve sosyal hayat alanlarında yarattığı mahsullerin birlik ve kardeÅŸlik ruhunu yaÅŸattığını unutmamak lâzımdır.5

      Türkiye’de halk kültürü ya da halk sanatı kavramları genellikle kır-köy kültürü veya sanatı biçiminde algılanmaktadır.6

      Doç. Dr. Nimetullah Hafız’ın “Kosova’da Hıdrellez Âdetleri” isimli makalesinden öğrendiÄŸimize göre, eski Yugoslavya’da da hıdrellez âdetleri Türk dünyasındaki âdetlerle benzerlikler arz etmektedir.7

      Hıdrellez gelenekleri, barış içinde birlikte yaÅŸamayı saÄŸlayan kültürel deÄŸerlerimizdir.8

MUT YÖRESİNDE HIZIR VE HIDRELLEZ GELENEĞİ


      Hızır’ın Arapça kökenli Hadra-Hazra’dan üretildiÄŸi ve yeÅŸil anlamına geldiÄŸi söylenir ve buradan hareketle de aslen Hızır ile Ä°lyâs’ın ayrı kiÅŸiler olmadığı, Hızır’ın Türkler tarafından Ä°lyâs’a verilen bir sıfat olduÄŸu iddia edilir.

      Gerçekten Hızır’la ilgili geleneklerin tamamında yeÅŸil-yeÅŸillik ve tazelik motifleri bulunur.

      Dede Korkut Masallarında Hızır’dan “YeÅŸil donlu Hızır” diye bahsedilir. Aslında Hızır’ı ayrı, Hıdrellezi ayrı incelediÄŸimizde daha ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor:

      Efsane, rivayet, menakıp veya velayetnâmelerde Hızır bir nebidir. Ä°lyâs Peygamberle birlikte âb-ı hayat içmiÅŸ, ölümsüzlüğe eriÅŸmiÅŸtir. Bu nedenle de hâlâ yaÅŸamaktadır. Mevlânâ Celâleddin-i Rumî ve Hacı BektaÅŸ-ı Velî ile sohbete girmekte, arkadaÅŸlık etmektedir. Hz. Muhammed’in ricası üzerine ölmek kararından dönmüş, O’nun ümmetine müzaheret etme ricasını kabul etmiÅŸtir. Bu vasıflarıyla Hızır, her an insanların içinde, dara düşenlerin yardımına koÅŸmaktadır. Zaman zaman kiÅŸiliÄŸini belli eden olayların bulunduÄŸu rivayetler anlatılır.

      Halk arasında Hızır ile ilgili en yaygın kanaatlerden birisi; O’nun ne zaman ve hangi kılık ve kiÅŸilikte insanın karşısına çıkacağı belli olmadığı için kapıya gelen misafiri hoÅŸnut etmek, dilenciyi geri çevirmemek ÅŸeklindedir.

      Hıdrellez olayında ise hem Hızır yalnız deÄŸildir, hem de iÅŸlevi kiÅŸilerden kitleye yayılır.

      Efsaneye göre Hızır’ın ayağının bastığı yer yeÅŸerir ve ot biter. Hızır, eski çok ilâhlı dönemlerdeki mevsimlerle birlikte ilâhların da ölüp dirilmesi iÅŸlevini üstlenmiÅŸ gibidir.

      Rumî takvime göre ilkbaharın baÅŸlangıcı Mart ayının birinci günüdür. Bu, milâdi takvime göre Mart ayının 13. gününe tekabül eder.

      Mart dokuzu, üçüncü cemreden sonrasının bir takvim ile baÅŸlangıcıdır. Dokuzun dokuzu çıktıktan sonra kış geride kalmıştır. Ancak hayvancılar yani Yörükler için Aprul yani Nisan, hele hele Nisanın beÅŸi çok önemlidir.

      Ä°lkbaharın bu sayılı günlerinin ardından, 6 Mayıs’ta Hıdrellez gelir. Hıdrellez, her tarafın yemyeÅŸil otlarla kaplandığı, otlaklarda anaların ayrı, yavruların ayrı otlanabildiÄŸi bir dönemin başı sayılır. DoÄŸrudan rızk ve bereketle ilgili bu tarih, aynı zamanda aÅŸiret takviminde belli iÅŸlerin de baÅŸlangıç tarihidir.

      Çoban bu mevsimde tutulur ve kesenesi Hıdrellez-Koç Katımı arası için tespit edilir.

      Yavrular kendi baÅŸlarına otlayıp karınlarını doyurabildikleri için peynir mandıralarına da süt verimine, daha doÄŸrusu teslimine bu tarihte baÅŸlanır. Ä°lk teslimle birlikte sütçüden avans da alınacağı için, kışın tüccara borçlanan çiftçilerin borç ödeme tarihi de Hıdrellez olarak hesaplanır.

      Kısacası Hıdrellez, köylünün baÄŸ budama, baÄŸ bozumu, ekin, koç katımı, döl vb. meteorolojik ve topoÄŸrafik özelliklere göre tespit edilmiÅŸ belli günler takviminin çok önemli bir parçasıdır.

      Buna ilâveten Hızır ve Ä°lyâs’ın kiÅŸiliÄŸinde konunun bir de inanç yönü vardır.

      TaÅŸeli yöresinde yerleÅŸmiÅŸ ve yaygın inançlara göre Hıdrellez günü dikiÅŸ dikilmez, hamur yoÄŸrulmaz, çamaşır yıkanmaz. Bütün bu iÅŸlerin bir gün önceden yapılmış olması gerekir. Zira Hıdrellez eÄŸlenmeye ayrılmış bir gündür.

      Hıdrellez yaÄŸmur ile karıştırılıp piÅŸirilen sütten mayısız peynir ve yoÄŸurt çalınabilir.

      Hıdrellez günü yaÄŸmur bol ise bütün hayvanlar dışarıya salınarak bu yaÄŸmurla yıkanmaları saÄŸlanır. Böylece bu hayvanların sütlerinin bol, yünlerinin çok olacağına inanılır.

      Genç kızlar, Hıdrellez yaÄŸmurundan biriktirdikleri su ile yıkanırlar. Bu su ile yıkananların üstüne hastalık gelmeyeceÄŸi, saçlarının uzayacağı, gelin gittikleri eve bereket taşıyacaklarına inanılır.

      Kayıkçılar kayıklarını Hıdrellezde suya indirirler.

      Hıdrellez günü dal kırılmaz, aÄŸaç kesilmez. Bu gelenek Tahtacılar arasında mutlaka uyulması gereken kurallar arasındadır.

      Hıdırellez’ de niyet tutma, niyet kutusu kapatma, dilek dileme geleneÄŸi az da olsa yaÅŸamaktadır.

      Hızır ile Ä°lyâs’ın senede bir gün, bir gül aÄŸacının altında buluÅŸmak ve oraya bırakılmış iÅŸaretlerle istenenleri yerine getirmelerine dair olan gelenek ise daha ziyade genç kızların ilgi gösterdiÄŸi bir husustur.9

SONUÇ


      Hıdrellez gecesi evin damında ateÅŸ yakmak, eline aldığı uzunca bir sopanın ucunu alevlendirerek başının üzerinde bol bol çevirmek, mahalle aralarında yakılan ateÅŸlerin üzerinden atlamak, gündüzleri kırlara açılmak, parklarda hattâ mezarlıklarda oturup eÄŸlenmek, yiyip içmek gibi âdetler görebildiklerimizden birkaçıdır.

      Hıdrellez gününün dinimizle özel mânâda bir ilgisi yoktur.

      AteÅŸ üzerinden atlayınca ev sahibi olunacağına, ucunda ateÅŸ yana sopayı başının etrafında çevirince başının aÄŸrımayacağına inanmak gibi batıl inanışların dinimizle bir ilgisi olmadığı gibi, hangi gün olursa olsun eÄŸlence kastıyla kabristana gitmenin de hiçbir meÅŸrû yönü yoktur.

      Kabristan sadece ibret almak ve orada yatanlara Allah’tan maÄŸfiret niyaz etmek için ziyaret edilir.

      Edebin muhafaza edilmesi ve herhangi bir haramın iÅŸlenmemesi ÅŸartıyla o günde veya baÅŸka bir günde dinlenmek üzere kırlara açılabilinir. Bunun mahsuru yoktur. Mahsur, o gün kıra çıkmanın dinî bir vazife olarak düşünülmesindedir.10
 


Ekrem YAMAN


Offline Rahmie

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 1981
  • Gender: Female
Ahırkapı'da Hıdrellez 2008

Video Galerisi

http://www.hidrellez.org/video_galerisi.asp

Offline bello

  • Adviser
  • ****
  • Posts: 588
  • Gender: Male
  • Göçler, göçler, göçler...
BATI TRAKYA’DA HIDRELLEZ GELENEĞİ


Birçok toplumun kültüründe olduğu gibi bizim kültürümüzde de geleneksel mevsimlik bayramlar vardır. Halkın kendi değer yargılarına, dünya görüşüne, olaylara bakış açısına, olayları algılayış ve yorumlayışına göre oluşturduğu bu bayramlar, bünyesinde çeşitli inanç ve uygulamalar barındırır.
Toplumların ayakta kalmasında kültürlerin yeri ve önemi büyüktür. Kültürleri oluşturan önemli unsurların başında ise gelenek-görenek ve inançlar gelmektedir.

Gelenekler, tarihi kesin olarak tespit edilemeyen dönemlerden kalmadır. Neden, niçin, nasıl gibi sorular sorulmaksızın atadan oğula kalmıştır ve bu gelenekler milletleri ayakta tutmayı başarabilmiştir. Türk kültürü içinde canlılığını koruyan geleneklerden biri de “Hıdrellez”dir. Hıdrellez geleneği, bir bayram olarak bütün Türk milletinin topluca katıldığı, kutladığı, bir takım gelenekleri yerine getirdiği bir bahar bayramıdır. Oldukça eski bir devire inen bu kutlamalar, nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelmiştir.
Hıdrellez’den sonra yazın geldiği inancını yaşatan Türk toplumu, Hıdrellez’le birlikte artık karakışın geride kaldığını, gelecek günlerin tabiatın canlandığı bahar ve yaz günleri olduğunu vurgulamaktadır. İşte böyle bir günü Batı Trakya Türkleri de “bahar bayramı” olarak kutlamaktadır. Hıdrellez, yüzyıllardır kültürümüz içinde var olmuş, bugün de yaşatılmaya çalışılan önemli bir geleneğimizdir.
Hıdrellez; Hızır ve İlyas Peygamberlerin her bahar başlangıcında buluştuklarına inanılan 6 Mayıs'a rastlayan güne verilen isimdir. Bu isim, Hızır ve İlyas Peygamberlerin adından türemiştir. Efsaneye göre; ölümsüzlüğe erişmiş olan iki Peygamber Hızır ve İlyas, Hıdrellez günü buluşup görüşürler. Yerleşmiş geleneğe göre Hıdrellez günü, bu buluşmayı ve baharın gelişini kutlamak için eğlenceler düzenlenir. Eski Türkler zamanından kalma kutsal bir gündür. Hızır ve İlyas sözcükleri söylene söylene halk ağzında “Hıdrellez” biçimini almıştır.
Ölmezliğe eriştiğine inanılan Hızır’ın zaman zaman dünyayı ziyaret ettiğine, tanınmadan insanların arasına katıldığına, kaynaştığına ve iyi kalpli insanlara iyilik ettiğine de inanılır. Bu nedenle (Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez, Hızır gibi geldi) sözleri de bu inancı örneklemektedir.

Hıdrellez günü halk takviminde yazın başlangıç günü olarak kabul edilmektedir. Türklerdeki halk takvimine göre bir yıl iki ana bölüme ayrılır. Hıdrellez gününden (6 Mayıs) 8 Kasım’a kadar süren devre 186 gün olup Hızır günleri adıyla anılmaktadır. Bu dönem genellikle yaz mevsimine tekabül etmektedir. 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar süren ikinci devre kış devresi olup Kasım günleri olarak adlandırılmakta ve 179 gün sürmektedir.

Hıdrellez; havaların ısınması, cemrelerin düşmesi, ağaçların tomurcuklanması, dağlarda kır çiçeklerinin açması gibi olaylarla yeni bir mevsimin müjdecisidir.

BATI TRAKYA TÜRKLERİ HALK KÜLTÜRÜ’NDE HIDRELLEZ
Yunanistan’da yaşamlarını sürdüren Batı Trakya Türklerinin folkloru oldukça zengindir. Batı Trakya’da halen yaşatılan halk geleneği ve inançlarından birisi de geçmiş yıllardaki kadar coşkulu bir şekilde kutlanmasa da Hıdrellez geleneğidir.
Konuyu, Hıdrellez ile ilgili Gelenekler ve İnançlar olmak üzere iki ana bölümde incelemek uygun olacaktır.

BATI TRAKYA TÃœRKLERÄ°NDE HIDRELLEZ Ä°LE Ä°LGÄ°LÄ° GELENEKLER:
Eskiden Batı Trakya’da Hıdrelleze ilgi çok fazlaydı. Bir hafta önceden akrabalar davet edilerek Hıdrellez hazırlıkları başlardı. Bu özel günde mesire yerlerine gidilir, Hıdrellez eğlenceleri sabahtan akşama geç vakitlere kadar sürerdi. Son yıllarda da eskisi kadar coşkulu olmasa da Hıdrellez geleneği yaşatılmaktadır.

Hıdrellez gününden birkaç gün önce her gün genç kızlar, köyün ya da mahallenin meydanlığında veya uygun bir yerde toplanır ve Hıdrellez gününe kadar gelecek olan o özel günü karşılamak için bol bol eğlenirler, çeşitli oyunlar oynayarak kurulmuş olan salıncaklarda sallanırlar.
Hıdrellez gününden bir önceki gece, köy ve kasabanın bütün genç kızları toplanıp bir toprak çömlek bulurlar. Her genç kız bu toprak çömleğin içine kendisine ait; yüzük, kolye, küpe gibi bir eşyasını atar. Çömleğin içi su doldurulup ağzı kapatılır ve bir gül ağacının altına konur. Gece boyunca çömlek orada kalır.

Diğer yandan o gece her evde sonraki gün yapılacak eğlence için çeşitli hazırlıklar yapılır. Hıdrellez günü için kuzu veya oğlak kesilir, köyün erkekleri eğlence yerini hazırlarken, kadınlar ve genç kızlar da yemek hazırlıklarıyla uğraşırlar. Önceden belirlenmiş bir kişi de her aileyi gezerek her evden birer tabak mısır toplar. Toplanan mısır akşamdan ıslatılır.

Hıdrellez sabahı halk erkenden belli bir yerde toplanır ve topluca eğlencenin yapılacağı yere gidilir. Eğlence yerine gelince hep birlikte kahveler içilir, kadınlar ateş yakıp akşamdan ıslattıkları ve “Gölle” dedikleri mısırı kaynatırlar, erkekler de akşamdan hazırladıkları kuzuları pişirirler.
Ve sıra heyecanla beklenen ana gelir. Erkekler öğlen yemeği için hazırlık yaparlarken, kadınlar ve genç kızlar da ayrı bir yerde toplanıp akşamdan gül ağacının dibine bıraktıkları küpü alırlar. Çömlek ortaya konur, başına kırmızı bir çember örtülmüş olan küçük bir kız da çömleğin yanına oturtulur. Genç kızlar, kadınlar ve mani okuyacak olan kişi de çömleğin yanına oturur ve;
“Ateşleri yakalım
Yumurta haşlayalım
Bugün Hıdrellez günü
Maniye başlayalım” der.

Başı kırmızı çemberle örtülü olan küçük kız elini çömleğe sokar, manici kadın veya genç kız bir mani söyler. Mani bitince çocuk çömleğin içinden bir eşya çıkarır. Söylenen mani o eşyanın sahibi olan genç kızın niyetine çıkmış olur. Çömlekten kimin eşyası çıkarsa (herkes eşyasını bilir) okunan mani onun falıdır. Küpün içindeki bütün eşyalar bitine dek bu olay tekrarlanır. Küpte kalan su ile bütün kadınlar ve genç kızlar yüzlerini yıkarlar. Bu suyun ciltlerini kırışmaktan koruyacağına inanırlar.

“Niyet çekme” denilen bu olayın ardından genç kızlar çeşitli oyunlar oynayarak eğlenirler.
Öğlen olunca sıra yemeklerin yenmesine gelir. Yemekten sonra, genç kızlar akşamdan hazırlanmış salıncaklarda sallanarak türküler söylerler. Onların karşısında da köyün genç erkekleri davul zurna eşliğinde oyun oynayıp salıncaklarda sallanan kızları seyrederler.
Akşam üzeri herkes toplanıp evine gider. Gece, köy ve kasabalarda Hıdrellez gecesi düzenlenir. Bu gecede de gençler sabaha kadar oynayıp eğlenirler.

Hıdrellez Yemekleri:
Hıdrellez günü yaygın adetlerden biri; kuzu eti, yahut kuzu etiyle pişmiş yemek yemektir. Çünkü; Hıdrellez günü Hızır’ın gezdiği, ayağını bastığı yerlerde dolaşan kuzuların etinin, insanlara şifa, sağlık ve canlılık vereceği düşünülür.
Taze yaprak dolması, taze bakla yemeği ve her evden bir miktar mısır toplanarak kazanda kaynatılan “gölle” de Batı Trakya’da başlıca Hıdrellez yemeklerindendir.

Hıdrellez Kıyafetleri:
Hıdrellez günü herkes temiz giysiler giymeye özen gösterir.
Geçmiş yıllarda genç kızların Hıdrellez sabahı başlarına pembe oyalarla süslü beyaz çemberler bağladıkları da aktarılmaktadır.

Hıdrellez Oyunu:
Hıdrellez günü genç kızlar çeşitli oyunlar oynayarak hoş vakit geçirmeye çalışırlar. Eski yıllarda “Alaylar” oyununun Hıdrellez’in vazgeçilmezi olduğu belirtilmektedir. Bu oyun için genç kızlar iki gruba ayrılıp el ele tutuşurlar ve aşağıdaki türküyü karşılıklı birbirlerine söylerler:

1.Grup: - Alaylar alaylar destop alaylar.
Ne gördün, ne istersin bizim alaydan.
2. Grup: - Sizin alaydan bir kız isteriz.
1. Grup: - O kızın adını söyleyin bize.
2. Grup: - O kızın adı Ayşe Hanım’dır.
Türkü bu şekilde karşılıklı söylendikten sonra, ikinci grup birinci gruba zıplaya zıplaya gelini almaya gider ve;
-Ağlaya sızlaya biz gelin alırız
- Ağlaya sızlaya biz bu kızı alırız
diyerek gelini alıp götürürler. Bütün kızlar bu şekilde türküde yalnız isimleri değiştirilerek alınır ve oyun biter.

HIDRELLEZ İLE İLGİLİ İNANÇLAR
Batı Trakya’da Hıdrellez kutlamalarında bazı gelenekler mutlaka yerine getirilmektedir. Halk arasında bu geleneklerle ilgili olarak birtakım inançlar oluşmuştur.
Batı Trakya’da Hıdrellez’in yaklaşması ile evler baştan başa silinip temizlenir. Bu çabalar Hızır Aleyhisselam’ın eve
eve uğramasını sağlamak içindir. Hıdrellez suyu ile evindeki eşyaları yıkayan kişinin, bütün yıl boyunca rahatsızlıklarla karşılaşmayacağına inanılır. Hıdrellez günü birtakım bahar çiçeklerinin toplanarak, kaynatılıp içilmesi tamamen şifa inancı ile ilgilidir.
Hıdrellez’de yakılan ateş üzerinden sağlık, sıhhat dileyerek üç defa atlayan kişinin yıl boyunca sağlıklı olacağına inanılır.

Hıdrellez gecesi Hızır’ın yeryüzünde gezindiği ve dokunduğu yerlere bereket saçacağına dair olan halk inancı sonucu birtakım gelenekler oluşmuştur. Mesela; yiyecek ve içecek kapları ile erzak dolaplarının kapakları gece boyunca açık bırakılır, cüzdanların ağızları kapatılmaz.
Hıdrellez günü, güneş doğmadan kalkılır. Geç kalkanların, şafak vakti evleri dolaşan Hızır'dan nasiplenemeyeceğine inanılır.

Hıdrellez’de uygulanan en önemli tören şüphesiz “Niyet çekme” oyunudur. Genç kızların talihlerini açmak, kısmetlerini, geleceklerini belirlemek için uygulanmaktadır. Genç kızların “niyet çektikleri” toprak çömlekteki su ile yüzlerini yıkayanların da ciltlerinin kırışmayacağına inanılır.
Sabahleyin dua edilmesi, dilek ve temennilerde bulunulması, toplu olarak ailece yemek yenilmesi, yapılması gereken adetler olarak görülmektedir.
Hıdrellez sabahı ağaçlarda yaprak oynamaz.

HIDRELLEZ YASAKLARI
Temizlik ve yemek pişirme işleri Hıdrellez gününe bırakılmaz, birkaç gün öncesinden yapılır. O gün; yeme, içme ve eğlenme dışında hiç bir iş yapılmaz.
Hıdrellez günü; süpürge tutulmaz, süpürge tutanların o yıl, sıkıntılı işlerinin çok olacağına inanılır. İğne iplik ele alınmaz ve dikiş dikilmez. Hıdrellez günü eline iğne iplik alıp dikiş dikenlerin, o yıl boyunca kötülüklerle karşılaşacakları inancı yaygındır. İnanışa göre; bu günü evde geçirenler, Hızır'ın yeşillik yerlerde dağıttığı nasipten yararlanamazlar. Bunun için Hıdrellez gününü evde geçirmek iyi sayılmaz.

Hıdrellez günü çamaşır yıkanmaz, un elenmez ve ekmek yapılmaz, bağ ve bahçelerde çalışılmaz, tarlaya gidilmez. Hıdrellez günü nasip süpürülür inancı ile evler süpürülmez.
Hıdrellez günü sabah erkenden kalkmayan kişinin yıl boyunca işlerinin ters gideceğine, Hıdrellez’de salıncakta sallanmayanın o yıl çeşitli rahatsızlıklarla karşılaşabileceğine, salıncakta sallanan kişinin de hastalıklarının, dertlerinin sallanma sırasında döküleceğine inanılır.

SONUÇ
Batı Trakya’da Hıdrellez, uzun yıllardan beri yaşatılan bir geleneğimizdir. Bu geleneğimiz, bireyler arasındaki sevgi ve saygıyı pekiştirirken, yeni dostlukların kurulmasına, paylaşımın, dostluğun, kardeşliğin ve yardımlaşmanın yaşanmasına vesile olmakta, bütün bunların yanında da halkın eğlence ihtiyacını karşılamaktadır.


Kaynakça:
Halil İlknur, Özel Arşivinden, (Dedeağaç doğumlu Sayime Halil, Gümülcine – Kozlukebir köyü doğumlu Fatma İsmail, İskeçe doğumlu Fatma Rıza’dan derleme).

Ahmet Yaşar Ocak, İslam – Türk İnançlarında Hızır Yahut Hızır – İlyas Kültü, Ankara 1985, s. 136

Ahmet Yaşar Ocak, s.136; Ahmet S. İğciler, “Hıdırellez”, Çevren, Sayı: 41 (Priştine, Mart 1984 ), s. 66; Muhteşem Öksüzcü, “Yazın Başlangıcı Hıdırellez”, Sümerbank, Sayı: 11 ( 5 / 1962 ) , s. 58

Ali Yakıcı, “Hıdrellez Geleneği’nin Türk Halk Şiiri’ne Yansıması”, Milli Folklor 2 ( 10, 1991 ) s: 21


Offline Тоска

  • Charter member
  • *****
  • Posts: 2347
  • Gender: Male
  • % 100 + POMAK
Dnes e gergovden / hıdrellez. Pojelavam vi mnogo zdrave i uspehi po pytq kym lqtoto na 09. 
Hıdrellezin herkese mutluluk getirmesi ve tüm dileklerinizin gerçek olması dileği ile ...

Offline Metka

  • Forum fan
  • *****
  • Posts: 1696
  • Gender: Male
Аз също пожелавам на приятно прекарване на този празник на всички които го празнуват.
В село Лъжница например този езически празник е превърнат в празник на селото и там идват фолклорни групи от всякъде за да изнасят концерти.
В исторически контекс празникът символично е празник на животновъда.
Индоевропеиски празник които датира от предхристианската епоха.Празнувал се е сред номадските степни племена в Азия, та чак до Албания, тоест в цяла Евразия.
Този празник се празнува днес , когато освен печеното агнешко ,се правят и нарочни събирания на животновъди -  овчари, говедари  и козари.
Поставя се началото на кампания по преместване на стадата им от селото кадето са зимували, горе в планината в предалпииския или алпииския пояс.
Прави се и ново договаряне между собствениците на  животните и самите овчари , относно цената на услугите, пасенето на самите животни в планината.
Понякога тези срещи са много бурни и скандални но в краина сметка се постига договореност.

Пазарлъка са прави за 6 месеца и след това , когато стадата отново се докарват от планината в селото.
Това става в специален ден които се казва - Касъм.
Християнската общност също празнува тези празници като съответно те се казват - Георгов ден и Митров ден.
Основната разлика се състои в това че христианската общност е инплантирала в самите празници голяма доза православна религиозна доктрина.
Празниците им се свързват със Свети Георги и Свети Димитар.
Докато при нас помаците акцента е върху проблемите на скотовъдците,животновъдите , пролетта, после есента.
Християнската общност прави нарочни богослужения със свещенници, докато помаците изобщо не влагат религиозна практика.
Това е основната разлика , макар и че христианската традиция бе обект на посегаталство и злоупотреба от Асимилаторите в миналото и днес дори.Интересното е това че вазродителите декларираха едно време че са атеисти, а пък влагаха в пропагандата за този празник радикалн православен прозюлетизъм.
Твърди се по път и над път та чак до бога че виждате ли помаците празнуват Георгов ден заради това че са били християни или пак че това е накаква латентна форма на християнството.
Стига се до главозамаиваща мегаломаниа та даже почнаха да правят филми и за Нашенците и Горанците като се проектира и варху тях тази опасна възродителна доктрина.
За налагането и на тази налудничава идея в миналото се е стигало и до рецидиви.
Някои луди глави и днес папагалстват и тиражират такива версий.
Това поведение е разрушително за нашите традиции поради страхат от ново преименуване и покръстване.
Ето защо напоследак все повече и повече помаци спират да празнуват тови празник, след като акъла на онези не им идва.

Аз искам да ви поздравя с известната песен на Горан Брегович посветена на този празник

http://www.youtube.com/watch?v=g8ZiJ2xMckk#lq-lq2-hq

Offline pomakkan

  • Avarage member
  • ***
  • Posts: 74
  • Gender: Male
Pojelavam na vsiçki koito praznuvat tozi den mnogo zdrave ,ştastie i uspeh.

Честит празник на празнуващите живи и здрави.

Offline Snake

  • Forum fan
  • *****
  • Posts: 501
 Metka,ti da nesi stanal hristiqnin brat,ta shte praznuvash toq praznik,za nas e 4ujd toi. Az te misleh za brat muslim,izvini me.

Offline Metka

  • Forum fan
  • *****
  • Posts: 1696
  • Gender: Male
Metka,ti da nesi stanal hristiqnin brat,ta shte praznuvash toq praznik,za nas e 4ujd toi. Az te misleh za brat muslim,izvini me.
:D

Този празник тук в тази тема не е онзи Християнски празник за който ти си мислиш.
Прочети оща един път, тука какво съм писал на глас за да го разбереш.Ако трябва си го повтори.
Но тези неща сам ги писал и друг път, и то одавна, знам че си ги чел.
Нямало е проблем още тогава да ми произнесеш присъдата ;D


Offline Snake

  • Forum fan
  • *****
  • Posts: 501
IZVINI ME,AZ POMISLIH 4E NAISTINA SI ZALITNAL KUM  BULGARSKOTO.ZNAM 4E SI DOSTOEN MUSLIM-BROTHER :o ;)

Offline Nedim Mehmedoski

  • Moderator
  • *****
  • Posts: 543
  • Gender: Male
  • Torbesh
Kaj nas vo Labunista i opsto vo drimkolskiot kraj,vece 18/19 godini voopsto ne se praznuva "gjurgjevden"! :) :)

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42