Bulgarlar en çok ekmek darı ve et yerlerdi . Evlenme ve şenliklerinde saçı adeti yaygındı . Cenaze törenlerinde elçileri para saçarak karşılamak ve mezarlarına ölüleri için pirinç ve şarap bırakmak adetlerindendir . Hükümdarlar sofrada yemeğe başlamadıkça kimse başlamazdı . Ayrıca Hükümdarlar kime sofrasından bir lokma verirse ona ayrı bir sofra gelirdi . Buradan hanın meclisinde bulunan herkesin ayrı bir sofrası olduğu anlaşılıyor . Köpek havlamalarını uğurlu sayarlar o senenin bolluk içinde geçeceğine inanırlardı .
Bir kimse her şeyi kendi ailesi için ekerdi . Hükümdarların ekilen üründe hissesi yoktu . Her aile senede bir kez hükümdara samur kürkü verir ayrıca hükümdar ganimetlerden belli bir pay alırdı . Düğün yapan kimse verdiği ziyafete göre hükümdara at buğday gibi hisse ayırırdı .
Bulgar ülkesinde rutubetli havasından dolayı yiyecekler kuyu içinde saklanırdı . Zeytinyağı susam yağı ve tereyağı yerine balık yağı kullanılırdı . Et ve darıdan yapılan çorba temel besin kaynağıdır . Bulgar ülkesinde yaşıyanlar kalpak giyerlerdi . Hükümdar sokaktan geçerken herkes kalpağını çıkartarak onu selamlardı . Onun önünde herkes diz çökerek otururdu . Genelde kubbeli çadırlar kullanılırdı . Hükümdarlar çadırı bin kişiyi alabilicek büyüklükteydi .
Erkek bebek doğarsa bebek büyüyüne kadar ona dedesi bakardı . Biri ölünce çocukları değil kardeşleri mirasçısı olurdu .
Ölünün arkasından kadınlar değil erkekler ağlardı . Bulgarlar müslüman olduktan sonra cenaze adetlerini değiştirdiler .
Biri adam öldürürse suçuna karşı o da öldürüldü . Hırsılığın ve zinanın cezası ölümdü .
Bulgar ülkesine ticaret gemisi gelirse hükümdar gemiyi gezer mallarını sayar öşür vergisi alırdı . Kuzeyden gelen gemiler köle samur tilki sincap kürkleri güneyden gelenler ise işlenmiş maddeler ve tarım ürünleri getirirlerdi .
İbn Fadlan
Abbasi halifesi Muktedir’in 921’de İdil Bulgarları hükümdarı Almış Han'a gönderdiği heyette yer aldı. Görevi, oradaki Müslüman bilginleri denetlemek, halifenin mektup ve armağanlarını sunmaktı. Önemli bir diplomat ve dikkatli bir gezgin olarak kabul edilen İbn Fadlan, bu yolculuğunu 'Rihla' (Seyahatname) ve (كتاب إلى ملك الصقالبة; Kitāb ilā Malik al-Saqāliba) adlı ünlü yapıtında anlatmıştır
Evet arkadaşlar İbn Fadlan'ı Seyahatnamede anlattığı bulgarların 10. yy'daki yaşayış gelenek adet'lerini bize anlatıyo umarım beğenirseniz